Donnerstag, 4. März 2010

ALLAH'IN SIFATLARI VE DARWİNİSTLERE CEVAPLAR

ALLAH'IN "KAHREDICI", "INTIKAM ALICI", "CEZALANDIRICI" VE
"ZORLAYICI OLMAK" GIBI ISIM VE SIFATLARA SAHIP OLMASI
O´NA NOKSANLIK MIDIR? VE DARWINISTLERE CEVAPLAR.

gercekleri gösteren ALLAHin adiyla

Ateistlere göre Tanri/Allah: "Neligi olan, gercekligi olmayan bir kavram-
dir."

Biz Kur'anlilara göre ise "tek Tanri" kabul edilen Allah: "Neligi ve ger-
cekligi bildirilmis, varligi sabit ve kesin olan yüce bir Varlik'tir."

Ateist felsefeye göre "mükemmel Tanri": "Öfkesi, gazabi, azabi, inti-
kamciligi ve tuzakciligi olmayan düsünsel bir varliktir."

Fakat ateist akilcilarin bu Tanri tanimlamasi ve kendi kafalarina göre
Tanri'nin sifatlarini belirlemeleri, biz Kur'anlilar icin gecersizdir.

Cünkü Tanri varsa, Kendini tanitir ve O son olarak bir Elcisi'nin kalbine
indirdigi "Kur'an" isimli Kitabiyla Kendini tanitmis ve hangi isim ve sifat-
lara sahip oldugunu da bildirmistir.

O'nun bildirdigine göre; O, "Celil" ismi altinda: "Öfke", "gazap", "a-
zapetme", "zorlama", "kahretme" gibi sifatlara sahiptir. Ama bu si-
fatlar O'nun icin bir noksanlik degil, mükemmelliktir. Yani ateistlerin
bir Tanri icin "noksanlik" olarak gördükleri bu sifatlarin asil bulunma-
masi Allah icin bir noksanliktir.

Cünkü bu tür sifatlara sahip olmayan bir Tanri, suclu kullari hangi sifat-
la cezalandiracaktir? Yukaridaki sifatlara sahip olmali ki, cezalanmasi
gerekenleri cezalandirabilsin. Aksi takdirde o Tanri'nin; insanlari imti-
han icin seytani, seytanin varligi icin kötülügü, kötülügün cezasi icin de
cehennemi yaratmamasi gerekecektir. Fakat Tanri'nin ne yapmasi ge-
rektigini bir "yaratik" olan biz insanlar belirleyemeyiz. Kendi akillarina
göre bir belirlemede bulunanlar ise, Tanri'nin gercekligini kabul ede-
meyen veya etmek istemeyen ateistlerdir. Ateistlerin Tanritanimazligi -
ise, insanliga yol gösterici olamaz.

Bu sebeple biz, tek Tanri olan Allah'tan geldigine inandigimiz Kur'anin
yol göstericiligine bakariz. Bu bakisimizdan da cikartiyoruz ki; adaleti ve
bunun geregi olarak da suclulara cezasi olmayan bir devlet nasil mü-
kemmel bir devlet degil ve batisa mahkûm olursa, cezasi ve bunu vere-
cek sifatlari olmayan bir Tanri da, "noksan" bir Tanri'dir ve Onun Tanrili-
gi bir hictir. Gercek Tanri ise, bütün noksan sifatlardan arinmis olan
Tanri'dir. Ama bu noksan sifatlarin ne oldugunu insan yaratiklari belir-
leyemez. Bu sebeple Allah'in öfke, gazap, azap gibi sifatlara sahip ol-
masinin O'na bir "noksanlik" oldugu iddia edilemez. Edilirse, bos bir
iddia olur.

Cünkü nasil sadece sevgisi olan ve öfkesi ve cezasi bulunmayan bir
babanin cocugunun egitimi sakat ve eksik kalirsa ve bu eksiklik o ba-
bayi noksanli yaparsa, ayni sekilde öfkesiz ve cezasiz bir Tanri'nin "in-
san" denen akilli yaratiklarinin gelisimi de eksik kalir ve bu da o Tanri'
yi "yarim Tanri" yapar. Demek bir babanin öfke sahibi olmasi, onu "nok-
san baba" olmaktan kurtardigi gibi, Tanri'nin da öfke sifatina sahip ol-
masi, O'nu "mükemmel Tanri" haline getirir. Aksi ise, Tanri'nin gercek-
ligini gölgeler. Bu da Tanri icin mümkün degildir.

Allah isteseydi elbette insani madden ve mânen mükemmellesmis,
hic noksani olmayan bir varlik olarak da yaratabilirdi. Böyle yapmamis
olmasi ise, -ateistlerin zannettikleri gibi- O'nun "noksan sifatlari" bulun-
dugundan degildir. Tam aksine bütün sifatlarinin noksansiz olusun-
dan ve diledigini diledigi gibi yapma istegindendir. Ve hic bir varlik O'
nun bu istegine bir sınır koyamaz!

I$te bu yüzden Allah; kötüleri cezalandirir, isyankârlari dogal felâ-
ketlerle tokatlar, zalimlere tuzak kurar, iyilere tuzak kuranlarin tu-
zaklarini bozar! Diledigini güzel ve tam yaratir, diledigini de cirkin
ve noksan yaratir. Diledigini aciz kilar, diledigini de güclü kilar.
Varliklardaki bu noksanliklar da Allah'in (asla!) noksanligina delil
olmaz. Varliklardaki noksanliklari Allah'in noksanligina delil yap-
mak ise, seytanî bir aklin ürünü olabilir ancak! Bunu da i$te ateis-
tler yapmaktadir...

Dolayisiyla, Kur'andan yaptigimiz cikarima göre; gercek bir Tanri'
da bulunmamasi gereken sifatlar: Acizlik, fakirlik, muhtaclik, akil-
sizlik (yani herseyi bilmeme ve iyi hesab edememe), adaletsizlik,
zalimlik ve yalancilik gibi tüm olumsuzluklardir. Bu olumsuz ve
kötü sifatlar Allah'ta bulunmaz. Ancak diledigini cirkin yaratmak,
suclulara ceza kesmek, bazi kimseleri derde, belâya, hastaliga
ugratmak ve cebredici olmak gibi fiiller ve bu fiillerin gerektirdigi
isim ve sifatlar, Allah'ta bir noksanlik degildir.

I$te bu sebeple yaratilan ilk insan ciftinden sonra insanligin cogalma-
si icin onlarin cocuklari arasinda ensest iliskiyi serbest birakmak veya
onlari o iliskiye mecbur etmek, Allah icin bir noksanlik kabul edilemez.
Eger Allah isteseydi, insanligin cogalmasi icin daha farkli bir yol da ta-
kip edebilirdi. Ama O, bu yolu secmis ve uygulatmis. O'nu bu secimin-
den dolayi hesaba cekecek durumda degiliz. I$te bu yüzden Allah kimi
zaman ickiyi serbest birakir, kimi zaman da yasaklar. Insanligin duru-
muna göre onlarin dinlerinde istedigi degisikligi de yapabilir, elcisine
yaptirabilir.

Demek Darwinist teori, Kur'anin mükemmel Tanrisinda, O'na olan i-
nanci yikacak bir noksanlik bulamaz. Ateist Darwinistlerin Allah'ta bul-
duklarini sandiklari noksanliklar ise, onlarin ancak seytanî fikirleri ve
yanilmisliklari olabilir. Cünkü Allah, akil üretimi bir Varlik degil, akillari
üreten bir Varlik'tir. Darwinist ateistlerin yanilgisi ise Allah'i, "akil üreti-
mi" bir Varlik sanmalaridir. Halbuki gercek Tanri ancak yaratir, ama ya-
ratilmaz. Yaratilan bir varliga ise "Tanri" denmez, "Allah" denmez. De-
nirse, o, gercek Tanri olmaz.

$imdi "evrim" meselesine gelebiliriz: Mükemmel tek Tanri Allah
dileseydi; sudan bitkiyi, bitkiden hayvani, hayvandan insani veya;
baliktan kurbagayi, kurbagadan kertenkeleyi, kertenkeleden tim-
sahi, timsahtan gergedani, gergedandan da fili, ati, zebrayi, inegi,
öküzü; öküzden de keciyi, koyunu, kurdu; kurttan da köpegi, til-
kiyi, arslani, kaplani ve kediyi; kediden de fareyi; fareden de ya-
rasayi; yarasadan da ku$ ve kartali türetebilirdi. Eger Allah can-
lilarin üremesi icin bu yolu secseydi, bu halde baligin yumurtasina,
gelecekte ortaya cikacak binlerce hayvan türünün programlarini
yazmasi gerekecekti. Meselâ baligin yumurtasinda $u $u $u hay-
vanlarin programi bulunacak, o programlar icinde de baska hay-
vanlarin programi, bunlarin icinde de baska hayvanlarin programi
bulunacak ve programlara yerlestirilmis zamanlamaya göre de her
varlik ancak zamani geldiginde ortaya cikacak olsun. Fakat böyle
bir türetim seklinde insana varincaya kadar gececek zaman icinde
o canlilarin sperma veya yumurtasi icindeki sayisiz program israf
edilmis olacakti. Böyle bir israfa ne gerek var? Yüce Tanri bu is-
rafi kabul edebilir mi? Halbuki vakitleri geldiginde o varliklar mus-
takilen yaratilsa, daha iktisatli ve akillica hareket edilmis olmaz mi?
Elbette mustakil yaratim daha akillica bir yoldur. I$te Allah da bu
mustakil yaratim yolunu secmis, israfa yer vermemistir.

Demek, eger Darwin'in ileri sürdügü evrim olsaydi, ancak Allah'in özel
bir programlamasiyla olabilirdi. Fakat kendikendilige, tesadüfe ve do-
gal secilime dayanan bir evrim yolunun acilabilmesi ve evrimin gercek-
lesebilmesi ihtimali sifirdir. Böyle bir evrim ancak her hücrenin, gele-
cekte olmasi gereken herseyi bilen bir Tanri olmasiyla mümkündür.
Darwinistler de zaten simdiye kadar evrimin gerceklestigine dair bilim
adamlarini ikna edecek tek bir gecerli delil ortaya koyamamislardir.
Gecerli bir delil ortaya koymus olsalardi, evrim teorisi bugün "teori" ol-
maktan cikmis, "isbatlanmis bilim" olurdu. Fakat Darwinist teorinin is-
batlanmis bilim haline gecmesi hic bir zaman mümkün olmayacaktir.
Mümkün olmayacagi icin de biz bu teoriyi mezara gömdük.

Hem Ilâhî özel bir programlama olmasin, hem de tesadüf, kendikendi-
nelik ve dogal seleksiyon gibi körlük, saskinlik ve akilsizliga dayali bir
yolla baliktan insana uzanan hârika bir evrim meydana gelsin! Biz Kur'
anlilarin böyle bir seye inanmasi mümkün degildir.

Evet bir virüs, onu öldürecek a$ilar karsisinda bazi degisim ve dönü-
sümler gösterebilir. Fakat bu degisim ve dönüsümler evrimi isbatla-
maz. Eger bir virüs meselâ $u kadar milyon yil sonra -bu kadar vakit
ya$amasi mümkünse tabii!- bir akrebe veya baska bir canavara -hadi
akrep ve canavar olmasin da bir sivrisinek olsun!- dönüsebilirse, o
vakit evrim mümkün demektir ve o vakit insanin kökenini pirimata da-
yandirabiliriz. Acaba böyle bir kabiliyet bir virüsün genetiginde var mi-
dir? Bilim adamlari önce bunu arastirsin ve isbatlasinlar. Bir virüsün
DNA'sinda veya genetiginde bulunmayan bir program ve kabiliyeti;
kendikendinelik, raslanti ve dogal secilim gibi temel ve dayanagi ol-
mayan bilincsiz seylerden beklemek, aklin kabul edebilecegi bir sey
degildir.

Bir zigot yani döllenmis yumurtanin; önce kan, kalp, sinir sistemi, beyin
gibi bir vücut icin gerekli organlari kazanarak sonunda anne rahminde
insana dönüsmesini anlariz. Cünkü o yumurtada bir insanin programi
yazilmistir. Onda ne yaziliysa ortaya cikabilir. Cikmamak olamaz. Ama
bir pirimatin insana dönüsmesini kabul edemeyiz. Ancak o hayvanin
genlerinde böyle bir sonuc yazilmissa, öyle bir dönüsüm olabilir. Yok-
sa, olamaz!

Simdi arastirin bakalim: Bir pirimatin genlerinde insana dönüsüm ya-
zili midir? Yazili degilse, "kendikendinelik", "tesadüf" ve "dogal secilim"
beyleri bu dönüsümü nereden bilmis veya bulmuslardir? Bulmuslar
midir sahiden!

"Evrim olmus-bitmistir. Bunun kalintilari gösterilemez" gibi bir mazere-
tin bilimsel degeri yoktur. Bilimsel degeri olan acik-secik kanitlar istiyo-
ruz!

Evet, Darwin, teorisini herhangi bir Tanri anlayisini yikmak icin meyda-
na getirmemistir. Fakat onun teorisinin tamamen dinsizlige ve Tanri-
sizliga dayandigini da (bilimsel calismalarin bir dine veya dinsizlige da-
yanmasi gerekmese de) görmek ve kabul etmek zorundayiz.

I$te Darwinist evrim teorisindeki bu dehsetli dinsizlik sebebiyle ateist-
ler bu kuramin en yaman savunuculari olmuslardir. Eger bu evrim ku-
raminda bir dinsizlik olmasaydi, ateistler onu derhal mezara gömerler-
di. Ama biz onlarin ya$atmaya calistiklari teorisini, dinsiz oldugu icin
degil, bilimsel kaniti olmadigi ve olamayacagi icin mezara gömdük.
Bunun icin de "12 Subat Darwin Günleri"ni, biz, "Evrim Teorisi'nin
Ölüm Yildönümü" olarak kutluyoruz, kutlayacagiz...

Evrim Teorisi'nin ölüm yildönümü bütün inanclilara kutlu olsun!


BAZI SUALLERE CEVAPLAR

Dünya kâinatin merkezi midir?

Bir seyin merkez olabilmesi icin, onun bir yerin tam ortasinda olmasi
gerekmez. Meselâ kalbimiz, vücudumuzun tam ortasinda degildir, ama
bedenimizin merkezi hükmündedir. Veya bir ba$sehir, bulundugu ülke-
sinin tam ortasinda degildir (veya olmayabilir), fakat o vatanin merkezi
kiymetindedir.

Bu misâller gibi, Dünya da, evrenin tam ortasinda olmayabilir. Fa-
kat anlam ve kiymet bakimindan Dünyamiz kâinatin kalbi ve mer-
kezi hükmündedir. Bu hüküm de, Dünya'dan daha kiymetli bir ge-
zegen kesfedilinceye kadar gecerli kalacaktir.

Kalbe ayet iner mi?

Kur'anda; "ayetlerin Hz. Muhammed'in kalbine indirildigi"nden bahsedil-
mektedir. (Bakara 97, Suara 193-194) Böyle birsey nasil mümkün ola-
bilir?

Evet, bunun mümkün olabilmesi icin kalbte bir "hafiza"nin ve bu hafiza
icin de bir "beyin"in bulunmasi gerekir. Kalbin calismasiyla ilgilenen bi-
lim adamlari da coktan beri, biri kalbin üstünde, digeri de icinde olmak
üzere iki minik beyin bulundugunu kesfetmislerdir. i$te "Sinoatrial dü-
güm" ve "Atrioventriküler dügüm" denen bu iki minik beyinden birine a-
yet inmesi ve inen ayetlerin de o beyinin hafizasinda kaydedilmesi
mümkündür. Asklarimizi, sevgilerimizi, his ve duygularimizi ve sezgi-
lerimizi de, kalbimizdeki mini beynin hafizasinda (Kur'anin ifadesiyle:
"Gögsümüzde") saklamaktayiz. Bunun icin kalbin de bir "akli" vardir.

Kur'an da kalbteki bu akla isaret ederek, Hac 46'da: "Düsünecek kalb"
ten ve Mümin 19'da da "gögüslerin gizledigi düsünceler"den bahseder.
Böylece Kur'an, kalbte beyin bulundugunu ve onda bir "akil" oldugunu
15 asir önce haber vermis oluyor. Ama kalbte beyin bulundugunun kes-
fi ise henüz yarim asir kadar önce yapilmistir. Buradan da Kur'anin, bili-
min üstünde ve onu coktan ku$atmis bir Kitap oldugunu cikartabiliriz ve
cikartiyoruz. (Gercekleri gösteren Allah'a hamdolsun!)

Deccal ne zaman cikacak?

Peygamber hadislerine göre kiyamete yakin bir zamanda ortaya
cikacagi bildirilen ve hakki bâtil, bâtili hak göstererek din yikiciligi
ve yanilticilik yapan Deccal'in kisisel olarak meydana cikma vakti
artik cok yaklasti. Ama bu vakit, 10 yil gibi cok kisa bir zamandir.

Cünkü asirlardir faaliyette olan deccaliyet ahtopotunun kollari hükmün-
de bulunan komünizm, sosyalizm, ateizm, naturalizm materyalizm ve
Darwinizm gibi ne kadar akil uydurmasi dinsizlik cereyani varsa, bunla-
rin hepsi mehdiyetin mânevî kiliciyla koparilip parcalanmis bulunuyor.

Bu durumda bütün kollarini kaybetmis olan deccaliyet ahtopotunun
son olarak bir tek ba$i kalmistir. Bütün kollarini yani ideolojilerini kay-
betmis ve mehdiyet karsisinda yenilgiye ugramis bulunan deccal, bu
yenilgiden kurtulmak icin son kozunu oynayacak ve bunun icin de bazi
mûcizeler göstererek tanriligini ilân edecektir. Bundan baska da insan-
ligi aldatma sansi yoktur. Cünkü Tanri, Mehdi ve Mesih'den üstündür.
Insanlik da ortada ilân edilmis bir Tanrilik dururken, Tanri'nin asagisin-
da bulunan ve iki insandan ibaret olan Tanri elcisi Mehdi ve Mesih'i din-
lemek yerine sahte oldugunu düsünemeyecegi göz önunde duran bir
Tanri'yi dinlemeyi daha cok tercih edebilir. Tabii bu tercih büyük bir al-
danis olur.

I$te deccal bu üstünlügünü kullanarak Mehdi ve Mesih'e galip gelmeye
calisacaktir. Fakat onun bu gayreti, Mehdi ve Mesih'in onu imha etme-
siyle sonuclanacaktir. Cünkü insandan Tanri olmaz. Kendini Tanri ilân
eden bir insan, kendi idamina imza atmis demektir. Mehdi ve Mesih de
bu imzanin geregini yapmak zorunda kalacak ve insanligi sahte Tanri'
dan kurtaracaktir. Böylece deccaliyet son bulacaktir.

Not 1: Yüce Allah'in; azap verici, kahredici, intikam alici, tuzak kurucu,
zorla yaptirici ve cezalandirici sifatlarina karsilik; affedici, ho$görücü,
mükâfatlandirici, kolaylastirici sifatlari da vardir. Ve, acimasi öfkesini
a$mistir.

Not 2: Harun Yahya Hoca'nin; "deccal öldü" demesini, "deccal yenilgiye
ugradi" seklinde anlamaliyiz. Cünkü deccal, Mehdi ve Mesih'in silahiyla
öldürülecektir. Mesih'in henüz vazife ba$ina gecmedigini düsünürsek,
deccalin da "ki$i" olarak daha ölmedigini, ama bütün ideolojik kollarini
kaybettigini anlayabiliriz.

Zaman: Yeni Cag'in onu, Mart ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücâdele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: