Sonntag, 27. März 2016

TERÖRÜ ETKİSİZLEŞTİRMENİN ÇARESİ NEDİR?



     TERÖRÜ ETKİSİZLEŞTİRMENİN ÇARESİ
                                    NEDİR?

tüm kötülükleri yasaklamış olan tekTANRInın adıyla

Öncesinde halkının yüzde doksan dokuzu "Müslü-
man" olan Türkiye'yi vurmuş bulunan IŞİD, masûm
insanları yok etmek için programlanmış akıllı biyo-
lojik robotlarıyla, Avrupa'nın merkezi sayılan Belçi-
ka'yı da vurdu. Biyolojik robotları silah olarak kulla-
nan bu terör örgütü, başka Avrupa ülkelerini de vur-
makla tehdit etti. Bu tehditler de siz Avrupalı halkları
hiç şüphesiz büyük bir korku içine hapsetmektedir.

Fakat bu korku hapsinden kurtulmanın ve ona düş-
memenin bir çaresi elbette vardır. Peki, o çare ne-
dir? Terörün etkisini psikolojik olarak kıracak ve yok
edecek o çare: "Ölümü öldürmek"tir!

Eğer ölümü öldürmeyi başarırsanız, terör iflâs eder,
size hiç bir zarar veremez.O halde terör örgütlerinin
en büyük silahı olan "ölümle korkutma ve sindirme"
silahını etkisizleştirmek için ölümü öldürmek gereki-
yor. Peki, ölüm nasıl öldürülür?

Şu an bilim dünyası biyolojik olarak ölümü öldüre-
memektedir. Gelecekte de öldürmesi pek garanti
değildir. Bu garanti verilmiş olsa dahi, "kıyametin
mutlaka kopacağı" gerçeği karşısında bu garanti,
apaçık bir garantisizliktir. Hem kıyametin kopma
vakti de çok çok yaklaşmıştır. Onun kopma vaktine
de yüzbeş yıllık bir zamanımız kalmıştır.

Bu gerçekler de bizi, ölümü öldürmenin başka bir
yolunu bulmamıza dâvet ediyor. O halde bu dâveti
kabul edelim ve o yolu görelim. O yol ise, "Âhirete
inanç"tır.

Peki, Âhiret nedir?

Âhiret, evrenin ve içindekilerinin yıkılışını,bu yıkılış-
tan sonra bütün varlıkların yani dağların, denizlerin,
evlerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların silindiği
yer kürede insanların tekrar diriltilişini, bu diriltiliş-
ten sonra insanların yüce Tanrı'nın huzurunda he-
sap vermelerini içeren ve sonuçta gidilecek olan
cennet ve cehennem yurtlarının yeni ve ebedî ikinci
evrenidir. Bu evrene gitmemek hiç bir kimse için
mümkün değildir. Çünkü hiç bir insan ölümü öldüre-
mez ve kıyameti durduramaz. Tekrar diriltilişi de en-
gelleyemez. İnsanın bu âcizlikleri noktasında öte
dünya olan âhirete gidiş, ikinci evrende yaşayış ka-
çınılmazdır. Madem kaçış yoktur, âhirete inanmak-
tan başka çaremiz de yok demektir. Tabi bu çare-
sizlik karşısında insanların âhireti inkâr etme özgür-
lüğü vardır. Fakat bu özgürlük, ölümü öldürmez, e-
bediyet buldurmaz. Bizim derdimiz ise, ölümü öl-
dürmek ve ebediyet kazanmaktır.

Peki, âhirete niçin inanmalıyız?

En başta terörizmin bizi ölümle korkutmasını kır-
mak, yani ölümü mânen öldürmek için. Sonra kalbi-
mizin en büyük arzusu olan ebediyeti kazanmak i-
çin. En önemlisi de, evrenin ve içindekilerinin eşsiz
Sahibi istediği için.

Eğer dünya hayatını netice veren bir evren varsa
ve o evren hiç aksamadan tıkır tıkır işliyorsa, onu
işleten biri de vardır. İşte o büyük işleticiye biz,
"Tanrı" diyoruz. Sahibimiz olan yüce Tanrı, İsa, Mu-
sa ve Muhammed isimli elçileriyle ve onların eline
verdiği İncil, Tevrat ve Kur'an gibi kitaplarıyla biz
insanları belirli bir amaç için yarattığını haber veri-
yor ve o amacının gerçekleşmesi için de insanları
imtihan ediş müddeti dolduktan sonra dünya ve ev-
reni yıkacağını, bu yıkımdan sonra bütün insanları
dirilteceğini, onlardan hesap soracağını ve bu sor-
gudan sonra onları hakettikleri ebedî yurtlarına
göndereceğini bildiriyor.

Bu ebedî yurtlardan biri cennet, diğeri de cehen-
nemdir. Cenneti isteyenlerin üzerine düşen görev
şudur: "Evrenin Tanrısı tektir. İsa, Musa ve Muham-
med tek Tanrı'nın yaratığı ve elçisidir" deyip; haklı,
adâletli, namuslu, ibadetli, güzel ahlâklı ve iyilikçi
olmak ve bu değerlerin gerektirdiği şekilde yaşa-
maktır. Bu yasayışı en başta Kur'andan öğrenebi-
lirsiniz. İncil ve Tevrat'ı da, Kur'anın kontrolü altında
okumalısınız. Çünkü Kur'an, en son gönderilmiş Ki-
tap olduğu için gerçek İncil ve Tevrat'ı da içermek-
tedir. Yani gerçek İncil ve Tevrat'ı ararsanız, onu
ancak Kur'anda bulabilirsiniz. Kur'anı kabul etme-
diğinizde, gerçek İncil ve Tevrat'ı da kaybedersi-
niz. Bu kayıp da sizi, mutlu ebediyetiniz olan cen-
netten eder, cehenneme düşürür.

"El-Kaide ve IŞİD teröristlerinin inandığı Kur'ana
mı inanalım?" diyebilirsiniz. Evet, onlar da Kur'ana
inanmaktadır. Fakat onlar, öfkelerine yenik düşerek,
hak ve adâletin gereğini yerine getirmeyerek ve
Kur'anı keyflerine uydurarak tek Tanrı'nın gösterdi-
ği doğru yoldan sapmışlardır. Bu sapkınlık sebe-
biyle de Avrupalı ve Amerikalıları ve onlarla ortaklık
eden müslümanları düşman bellemişlerdir. Bu düş-
manlıkları yüzünden de masûm insanları acımasız-
ca katletmektedirler. Bu katliamlarıyla da elbetteki
cehennemi kazanmaktadırlar.

Niçin cehennemi kazanmaktadırlar? Çünkü evrenin
tek ve gerçek Tanrısı; "kötülüklerin açığını da, gizli-
sini de terkedin" ve "zulme meyletmeyin" ve "hak-
sızca bir masûmu öldüren bütün insanları öldürmüş
gibi olur" diyerek, teröre bütün kapıları kapatmıştır.
İşte IŞİDciler bu kapıları kırdığı için cehennemi ka-
zanmaktadır.

Ey ölümü öldürmek isteyen Belçikalılar ve Avrupa-
lılar! Ey ebediyet arayan insanlar! Geliniz, istedik-
leriniz ve aradıklarınız ancak Kur'andadır. Kur'anın
gösterdiği doğru yola girerek, ebedî cennetinizi
kazanınız, cehennemden kutulunuz. IŞİD terörist-
lerine de doğru yolu gösteriniz.

Madem ömrünüz tükeniyor ve karşıdan ölüm geli-
yor ve madem ölümü öldürecek inanç da Kur'anda-
dır, o halde Kur'anınıza sahip çıkınız, ebediyetinizi
kazanınız. Eğer siz bir yaratık olmasaydınız ve bu
evreni siz yaratsaydınız ve ölümsüz olsaydınız,size
bu dâveti yapmamıza gerek kalmayacaktı. Fakat
gerçekler tam bunun zıddı olduğundan, yani yaratık
olduğunuz, evreni siz yaratmadığınız ve ölümlü ol-
duğunuz için bu dâvetimize muhatap olmaktasınız.

Çünkü evrenin ve onun özeti olan dünyanın bir sa-
hibi var. O Sahip sizden; O'na ve meleklerine, ki-
taplarına ve peygamberlerine, kaderine ve âhireti-
ne inanmanızı ve bu inançla beraber; "Evrenin Tan-
rısı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tek Tanrı'nın
yaratığı ve elçisidir" demenizi ve bu deyişle bera-
ber haklıca, adâletlice, namusluca, ibadetlice, gü-
zel ahlâklıca ve iyiliklice yaşamanızı istiyor. Bu is-
teği yerine getirmekle doğru ve gerçek Din'i elde
etmiş olacaksınız. Ölümü öldürüp ebedî mutluluğu
kazanmanız da ancak bu global ve gerçek din ile
mümkündür.

Ey ölümden kaçan ve ebediyete aşık insanlar! Ev-
renin sahibi O olduğundan, sizin yaratıcınız ve ya-
şatıcınız O olduğundan, dünyanızı döndüren ve iş-
leten O olduğundan, Tanrı'ya borçlusunuz. O'na
inanç ve ibadetle bu borcu ödeyiniz ki, "gerçek in-
san" mertebesine çıkasınız. Bu mertebeye çıkma-
yanlar için cennet yoktur. Cenneti kaybedenler için
de ancak cehennem vardır. Bu cehennemden ka-
çınınız. Çünkü biyolojik olarak ölümü öldüremezsi-
niz. Tanrı'nın yerine geçip, O'na hesap vermekten
de kaçamazsınız. Bu da demektir ki, size cennet
ve cehennemden başka gidecek yer yoktur. İkisin-
den birini seçmekte özgürsünüz. Bu özgürlüğü iyi-
liğinize kullanmalısınız, kötülüğünüze kullanmamalı-
sınız. Hedefiniz cennet olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Terör dehşetine maruz kalmış Belçika halkı-
na geçmiş olsun diyor, katledilen masûm siviller
için de tek Tanrı'dan rahmet diliyoruz.

Not 2: Ey "müslümanım" diyenler! Allah'ın Mehdisi
yani doğruluğa götürücüsü artık aranızdadır. Mehdi'
ye tabi olun ki, doğru yolu bulasınız. Eğer ona tabi
olmayıp terör yolundan giderseniz, sapıtmış olursu-
nuz. Sapıtanların da tek tanrı Allah'a verecekleri bir
hesapları ve içine atılacakları ateşten bir hapisha-
neleri vardır. Bu hapse düşmekten sakınınız! Hem
unutmayınız, merhameti öfkesinden yüksek olan
Allah, "cihad" denen O'nun yolunda gösterilen gay-
reti farz, ama masûmları katletmek olan terörü ya-
sak etmiştir. Kendinizi Allah'ın yerine oturtup, O'nu
da geçip bir "zâlim Tanrı" olma hakkınız yoktur.
Kendilerini tanrılaştıranların yeri, ancak cehenne-
min dibidir!

Ey "cihad ediyoruz" diyerek, "İslâm Devleti kuraca-
ğız" diyerek ve "Alevî-Sünnî" diyerek masûmları
katleden katiller! Cinayetlerinize son veriniz. Allah'
ın Mehdisi'ne karşı gelmekten sakınınız! Çünkü
Allah'ın Mehdisi, altmış İslâmlı Ülke'nin ordularına
sahiptir. Onunla asla baş edemezsiniz!

Not 3: Ey ölümsüzlük isteyen Avrupalılar! "Ölen in-
sanların ruhlarının başka bedenlerde yaşayıp git-
mesi" düşüncesini kabul etmeyiniz. Çünkü bu dü-
şünce, "sahte ebediyet"tir. Bu sahte ebediyetin
ömrü de kıyamete kadardır. Halbuki size, kıyamet-
ten sonra da devam edecek bir ebediyet lâzımdır.
Bu ebediyeti de ancak İsa'nın, Musa'nın ve Mu-
hammed'in gerçek dininde bulabilirsiniz. Gerçek
din de ancak Kur'andadır.

Ey cenneti arayan Avrupalılar! "Cennetin dünyada
kurulacağı" düşüncesini de kabul etmemelisiniz.
Çünkü sayıları yüz milyar kadar olacağı tahmin edi-
len cennetlikler için şu Dünya'mız, çok çok küçük
bir yerdir, kapasitesi yetersizdir. Yüz milyar cennet-
lik insan için Güneş'in büyüklüğünden yetmiş mil-
yon defa daha büyük bir yıldız gereklidir. Bu da,
ayrı bir evrenin kurulmasını gerektirir. Cennetin
mekanı küçücük bir yer olamaz.

Not 4: Ölüm ve yeniden diriltilişle ilgili olarak şu link-
teki makaleden faydalanabilirsiniz:

Not 5: Kur'ana hizmet etmek isteyenler, bu bildiriyi
Belçika ve diğer Avrupa dillerine çevirerek o ülkele-
rin halklarına ulaştırabilirler.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Mart sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *

                  

Keine Kommentare: