Mittwoch, 19. Februar 2014

RECEP TAYYİP ERDOĞAN GİTMELİ MİDİR?



  RECEP TAYYİP ERDOĞAN GİTMELİ MİDİR?

        en güzel cevabı verdiren ALLAHın adıyla

Bu sualin doğru cevabını seçimlerde halk verecek
ve demokratik süreç dolduğunda da sayın Erdoğan
iktidardan gidecektir. Vaktinden önce gitmesi için
ise, onun büyük bir hata işlemesi gerekir. Böyle bir
hatayı işlemediği müddetçe de, (sağlık ve sıhhati
de elverdiği takdirde) gitmesi mümkün olmayacak-
tır.

Peki, sayın Erdoğan gerçekten gitmeli midir?

Dost ve düşman muhalefet onun gitmesini çok isti-
yor. Bunun için de düşman muhalefet tarafından Er-
doğan'a, "Gezi Darbesi" ve dost muhalefet tarafın-
dan da "Yolsuzluk Darbesi" indirildi. Daha önce as-
ker ve ergenekon darbelerini savuşturmasını bilen
Erdoğan, şimdilik bu yeni darbeleri de atlatmış gö-
rünüyor. Acaba üçüncü bir darbeyle baş edebile-
cek mi? Burası meçhûldür. Fakat dost ve düşman
muhalefetin bir darbe daha vuracağı veya vurmak
isteyeceği meçhûl değildir.

İşte bu üçüncü darbeyi yememek için sayın Erdo-
ğan, yerel seçimlerde yüzde 40'ın üzerinde oy alsa
bile demokratik süreci dolduğunda iktidardan bir
müddet uzaklaşmayışünebilmelidir. Bu uzaklaş-
ma ile muhalefetin gazı alınmış olur. Eğer muhale-
fet; "bu bize yetmez, AKP yıkılmalıdır" derse, o za-
man Erdoğan'ın gitmesine gerek yoktur, mücâdele-
sine devam eder.

Erdoğan mutlaka gitmeli midir?

Dost ve düşman muhalefetin Erdoğan'ın gitmesi
için vurduğu darbeler, Türkiye'ye zarar vermektedir.
Türkiye'ye zarar verecek üçüncü bir darbenin gel-
memesi için sayın Erdoğan, siyasetten bir müddet
uzaklaşmayışünebilir. Ancak onun bu uzaklaş-
ması Türkiye için daha büyük zarar getirecekse, bu
uzaklaşmadan vazgeçebilir.

Eğer sayın Erdoğan, muhalefetin (varsa) gizli gü-
nahlarıyla veya onlara bazı ödül ve taviz vaadleriyle
muhalif cepheyi susturabilirse, bu takdirde onun
mutlaka gitmesine gerek kalmaz.

Eğer Erdoğan'ın elinde onun iktidarda kalması için
muhalefeti susturacak bir artısı yoksa, bu takdirde
demokratik süresini zorlamamalıdır.

Bu arada tabii AK Parti de, "Erdoğan giderse AK
Parti biter" korkusunu bırakmalı ve kendini "Erdo-
ğan giderse AK Parti bitmez" konumuna getirmeli
ve gerekli sistemini kurmalı ve oturtmalıdır. Bu sa-
yede Amerika'daki gibi, başkanlığa bir aktör de
gelse, ülkeyi kolaylıkla yönetebilmelidir.

Erdoğan'ın "Paralel Yapı"yı tasfiye etmesi doğru
mudur?

Doğrudur! Çünkü gerçek bir iktidar, ortak kabul et-
mez ve kendisini devirmek isteyenlere de sessiz
kalamaz. İktidarda hangi parti lideri olursa olsun,
Erdoğan'ın yaptığını yapmak zorundadır. Ancak a-
ciz ve korkar liderler, Erdoğan'ın yaptığını yapa-
mazdı; belki o yapılara ya teslim olurlardı, ya da is-
tifa edip kaçarlardı. Bunun için Erdoğan'ın Ergene-
konik ve Paralel yapıları tasfiye etmesi yanlış değil-
dir, isabetlidir.

Türkiye, Gülen Cemaati'nin "Hizmet"ine feda edile-
bilir mi?

Son olarak ortaya çıkarılan gizli ses kayıtlarından
anlaşıldı ki, Cemaat'in hükümete, yani AK Parti ikti-
darına indirdiği darbe, "hizmeti korumak için"miş.
Ve onların düşüncesine göre "Türkiye dahi hizmete
fada edilebilir"miş.

Eğer Cemaat bu düşüncesinde hâlâ hemfikirse ve
o kayıtlar onlara aitse, o elbette ki yanlıştadır. Çün-
kü Türkiye Hizmet'e feda edilemez. Çünkü bugün
Hizmet, Türkiye'nin varlığı sayesinde vardır. Türki-
ye yoksa, Hizmet de yoktur. Yanlış bir iktidar, Hiz-
met'e feda edilebilr. Fakat Türkiye, Hizmet'e feda
edilemez. Feda edildiği takdirde o hizmeti nasıl ko-
ruyacaksınız ve nasıl ilerleteceksiniz? Arkanızda
çlü ve sözü geçer bir devlet yoksa, hizmetinizi
kolayca susturabilirler.

Hem Allah'ın dinine hizmet eden tek cemaat, Gülen
Cemaati değildir. Dünyada Allah'ın dinine hizmet e-
den onlarca, yüzlerce cemaat vardır. Gülen Cema-
ati'nin hizmeti belki en yükseği, en globali en ılımlı-
sı ve en kalitelisidir. Ama tek hizmet, onun hizmeti
değildir.

Hem vakti geldiğinde Allah'ın Mehdisi bir tek bildi-
riyle insanlık dünyasını fethedebilir, gerekli dâveti
yapabilir. Bunun için "hizmet", "her şey" değildir.
Her şey değildir ki, Türkiye ona feda edilebilsin!

Türkiye, ancak onun halkları çoğunlukla dinsizleştiği
veya ateistleştiği zaman dinsel hizmete feda edile-
bilir. Ama şimdi öyle bir durum söz konusu değildir
ve kıyamete yakın bir zaman(2090)a kadar da ol-
mayacaktır. Bu sebeple Türkiye hiç bir dinsel hiz-
mete feda edilemez.

Cemaat'i bu konularda aşırılığa ve hükümete darbe
indirecek kadar ileriye götüren, onun müntesipleri-
nin, Fethullah Gülen Hoca'yı, "Mehdi Makamı"nda
görmeleri olabilir. Fakat bütün cemaatler ve bağlı-
ları bilmelidir ki, Fethullah Hoca âhirzaman Mehdisi
değildir. Eğer o bir Mehdi olsaydı, bunu açıkça ilân
ederdi. Yüce Allah'tan Mehdilik almadıkça da böyle
bir ilânat yapamaz. Böyle bir ilânat yapılmadıkça da
onun "Mehdi" olduğunu kabul etmek doğru olmaya-
caktır.

Ve yine bütün cemaatler bilmelidir ki, âhirzaman
Mehdisi, yüce Allah'tan  (peygamberlik değil) elçilik
almış olan Mehmed Nur'an'dır.

Allah'ın Mehdisi, Gülen Cemaati'ne sabır tavsiye et-
mişti. Fakat onlar, sabretmek yerine, hükümete dar-
be vurmayı seçtiler, zarar ettiler. Şimdi de vurdukla-
rı darbenin sonuçlarına katlanmak zorundadırlar.

Cemaat'in "hizmet için" AK Parti iktidarına darbe
indirmesi çok yanlış olmuştur. Çünkü Türkiye, "böl-
gesel güç" olmak zorundadır. Çünkü Ortadoğu'nun,
Orta Asya'nın ve Doğu Afrika'nın kurtuluş ve selâ-
meti buna bağlıdır. Şartlar da bunu gerektirmekte-
dir. O bölgelerin Türkiye'nin liderliği altına girmek-
ten başka çıkış yolları da yoktur ve o bölgeler küre-
sel güçlerin ellerine de daha fazla bırakılamaz. Bu-
nun için Türkiye'nin bögesel güç olması, Hizmet'
ten daha önemlidir. Türkiye'nin bölgesel güç olma-
sı, onu "küresel güç" olmaya götürecektir. Ancak
Türkiye'nin bölgesel güç olmasıyla, "Hizmet", yolu-
na devam edebilir. Türkiye'nin bölgesel güç olma-
sını hedefleyen tek parti, AK Parti'dir. Diğer partile-
rin böyle bir hedefi olmadığı için, (demokrasiye
hizmet dışında) onların bir kıymeti yoktur. Bu hede-
fi seçmedikleri müddetçe de iktidar olma şansı bu-
lamayacaklardır.

Şu an Cemaat bütün ülkelerde okullara sahipse, bu
büyük ölçüde AK Parti iktidarı sayesinde olmuştur.
İslâmiyet'e ve dindarlaşmaya tahammülü olmayan
bir CHP iktidarında böyle bir şey olabilir miydi? Bu-
nun için AK Parti, "yanlış bir iktidar" değildir. Yanlış
bir iktidar değildir ki, onu devirmek caiz olsun! Hem
onu devirince daha iyisi mi gelecek? Eğer daha iyi-
si varsa, bunu da ancak halk, kendi oylarıyla getire-
cektir.

Bu yüzden Cemaat, AK Parti'ye indirdiği "yolsuzluk"
kılıflı darbeyi aslında kendine indirmiştir.Çünkü Hiz-
met'e leke düşürmüş ve onu tehlikeye sokmuştur.

Dolayısıyla Cemaat, düşüncelerini yeniden gözden
geçirmek zorundadır. Bununla birlikte artık şu hu-
susta da hemfikir olalım: İslâmlı ülkeler ilânihaye A-
merikan gücüne dayanamaz. Artık kendi güçlerini o-
luşturmalarının zamanı gelmiştir. Bunun için de Tür-
kiye'nin etrafında birliklerini kurmak zorundadırlar.
Türkiye de bu konuda çalışmalarına başlamalı ve
gerekli teklifini İslâmlı ülkelere götürmelidir.

Bu birlik konusunda; "bütün İslâmlı ülkelerin ekono-
misi, bir avrupa ülkesinin ekonomisi kadar bile etmi-
yor" denmesin. Çünkü herşey ekonomiden ibaret
değildir. Hem bugün Avrupa ve Amerika ekonomi-
leri de pek parlak bir durumda bulunmuyor. Ve hem
Amerika'da da, ona dayanılacak bir güç kalmadığı
iyi düşünülmelidir. Çünkü 15 trilyonluk bir borç, bü-
yük bir zayıflıktır. Amerika dıştan güçlü görünüyor,
fakat içeriden zayıftır. Bu zayıflıktan kurtulabilmesi
için de, borçlarından kurtulması gerekiyor. Acaba
ABD, bu borçlarından ne zaman ve nasıl kurtulur?
İslâmlı ülkelerin ABD'nin kurtuluşunu bekliyecek
vakitleri var mı? Çünkü dünyanın yıkılışına 110
yıl gibi az bir zaman kaldı!

Ortaya dökülen ses kayıtlarında: "CİA ve Mossad'
ın, Uzun Adam (Erdoğan)ın gitmesini istedikleri"
belirtilmiş ve "eğer gitmezse, Cemaat'in okullarını
kapatmakla" Cemaat'i tehdit etmişler. CİA ve Mos-
sad bu haberi yalanlamadığı müddetçe kayıttaki
sözler doğru demektir. Ama CİA ve Mossad dik-
katli olsun! Eğer Erdoğan'a herhangi bir zarar ver-
meye kalkarlarsa, uzaydaki uyduları, yüce Tanrı ta-
rafından gök taşlarıyla tahrip edilecektir. Melekler
hedeflerini şaşırmaz, ona göre!A ve Mossad,
Türkiye'nin iç işlerine karışmaktan uzak durmalıdır.

Fethullah Hoca'nın AK Parti'ye ve Erdoğan'a yaptı-
ğı beddua tutar mı?

Allah'ın Mehdisi "amin" demedikçe tutmaz. Hem
Hoca'nın ettiği bedduaların tutması için onun yüzde
yüz haklı olması gerekir. Ama haklı değildir. Çünkü
AK Parti ve Erdoğan, ona bir kötülük etmedi. Asıl
kötülüğü, Cemaat, Erdoğan'a yaptı. AK Parti'nin
dershaneler ile ilgili düzenlemeleri ise, on yıllardan
beri düzeltilmesi gereken yanlışları düzeltmek için-
di. Yoksa cemaatin hizmetine darbe vurmak için
değildi. Bunun için Fethullah Hoca haklı değildir.
Haklı olmadığı için de bedduası geçersizdir. Hükü-
mete vurduğu darbenin sonuçlarından cemaatin uğ-
rayacağı zararların faturası da cemaate racidir. Bu
zararlardan AK Parti hükümeti sorumlu tutulamaz.

Erdoğan'ın "hizmete zarar vereceği" düşünülen dış
icraatları ise, o kadar zararlı değildir. Zararlı olsa bi-
le, o icraatların yapılması gerekiyor. Artık bundan
sonra Türkiye, Avrupa ve Amerika'dan icazet almak
zorunda değildir. Tutması gereken istikameti kendi-
si belirleyecektir.

Allah'ın Mehdisi'ne itaat etmemenin zararları nedir?

Bunun zararlarını görmek için şunlara bakmak gere-
kir:

1- Allah'ın Mehdisi, o zamanın hükümetine: "Baş ör-
tülü kadınlara zulmünüzü kesiniz. Yoksa İlâhî bir to-
katla cezalandırılırsınız" diyordu. Fakat onlar dinle-
mediler ve zulümlerine devam ettiler. Ama sonunda
hükümet ve asker, "Marmara Depremi"yle tokatlan-
dılar. Ama ne yazık ki, kötülere bir felâket geldiği
zaman, mâsumları da yakıyor. Fakat mâsumlar
mükâfatlarını Allah'tan alırlar.

2- Allah'ın Mehdisi, Saddam Hüseyin'e: "İktidardan
çekil" dedi. O ise diretti, Amerika'ya başkaldırdı,
başı alındı. Eğer iktidardan çekilseydi, Bağdat
harap olmazdı.

3- Amerika Başkanı, Taliban'dan El-Kaide liderini
istedi. Allah'ın Mehdisi de Taliban'a "ver" dedi. Tali-
ban ise vermeyi kabul etti. Ama bununla birlikte El-
Kaide liderinin Birlemiş Milletler Mahkemesi'nde
yargılanmasını şart koştu. Başkan Bush ise bunu
kabul etmedi. El-Kaide liderini Taliban'dan alama-
yınca da, Amerika Taliban'a savaş açmak zorunda
kaldı. Bu savaş sonucunda Taliban iktidarını kay-
betti ve Afganistan haraboldu. Eğer Taliban Allah'ın
Mehdisi'ni tam dinleseydi, bugün iktidarda bulunu-
yor olacak ve ülkesi de harabiyetten kurtulacaktı.
Ama ne yazık ki, New York'taki ikiz kulelere bedel,
Ortadoğu'da iki minare harabiyete uğradı. Taliban,
El-Kaide liderini Amerika'ya vermeli miydi? Evet,
vermeliydi. Çünkü El-Kaide lideri bir mâsum değildi
ve New York'ta 3300 mâsum insanı katletmişti. O-
nun Amerika'da yargılanması da, Amerika'nın hak-
kıydı.

4- Mısır'da Müslüman Kardeşler'in siyasal lideri
Mursi'ye karşı sokak darbesi başladığında, ordu,
Cumhurbaşkanı'nın istifa etmesini istedi. Allah'ın
Mehdisi de bu istifanın Mısır'ın geleceği yani onun
zarar görmemesi için kabul edilmesi gerektiğini bil-
dirdi. Fakat Mısır Cumhurbaşkanı, istifayı kabul et-
memeyi tercih etti. Eğer istifayı kabul etseydi, bu-
gün Müslüman Kardeşler'in eli daha güçlü olacak
ve 5 bin mâsum insan da cuntanın katliamından kur-
tulacaktı. Ama şimdi? Müslüman Kardeşlerin eli en
zayıf durumda bulunuyor!

(Allah'ın Mehdisi'nin verdiği emirler, müslümanların
aleyhineymiş gibi görünüyor. Ama sonuçta onların
lehine çıkıyor, görüyorsunuz!)

5- CHP lideri Deniz Baykal, durmadan başörtüsü
özgürlüğünü engelliyordu. Allah'ın Mehdisi de, bu
engellemenin son bulması için bildiri yayınlıyor ve
Baykal'ı uyarıyordu. Ama Deniz Baykal bu uyarıları
dinlemedi. Sonuçta da kendi partidaşları tarafından
yediği bir kaset darbesiyle partisindeki 20 yıllık ikti-
darını kaybetti.

(Ey Mehdi inkârcıları! Hâlâ Allah'ın Mehdisi'ni inkâr
edecek misiniz?)

6- Allah'ın Mehdisi, Suriye diktatörüne "iktidardan
inmesini" bildirdi. Ama o inmiyor! Fakat çok yakında
belâsını bulacaktır.

7- Allah'ın Mehdisi'nin "sabır tavsiyesi"ni dinleme-
yen Gülen Cemaati'nin başına gelenleri zaten gör-
dünüz ve görüyorsunuz.

Bunlardan anlaşılmalıdır ki, Gülen Cemaati ve lideri,
-dinsel anlamda- en yüksek merci değildir. Bu konu-
da en yüksek merci, Allah'ın Mehdisi'dir.

O halde bütün müslümanlar bu noktayı dikkate al-
malı ve gereğine uymalıdır. "İmamımız yok, halife-
miz yok" diye dövünmeyi bırakmalıdırlar. Ve bilme-
lidirler ki: Allah'ın Mehdisi, İmamı ve Halifesi; müs-
lümanların keyfine uymaz.

Eğer müslümanlar içinde -Adnan Hoca da dahil- Al-
lah(cc)tan "elçim olur musun" veya "seni Mehdi
seçtim" şeklinde açık bir dâvet ve görev alan olduy-
sa, bunu açıklasın. Yoksa böyle bir dâvet ve görev-
lendirmeye sahip olmayan bir kişi, Mehdi olamaz.
Bir müslüman da yalan söyleyemez. Ve Allah(cc),
birden fazla kişiye elçilik verebilir ama mehdilik ver-
mez. Ve şeytan da hiç bir insana "Allah'ın elçisi olur
musun" şeklinde bir dâvette bulunamaz. O ancak in-
sanların Allah'a ulaşmasına, müslümanlaşmasına
engel olmak için çalışır.

O halde bazı cemaat liderlerini "Mehdi" sanmaktan
vazgeçelim. Allah'ın Mehdisi, Allah(cc)tan elçilik al-
mış olan "Mehmed Nur'an"dır, bilelim.

Eğer onun mehdiliği hakkında bir delil isteyen olur-
sa, onun delili -Allah(cc)tan aldığı bilgi ve ışık hari-
cinde- şudur: "Allah'tan başka ilah yoktur." Yani: "Al-
lah'tan başka bir ilahın varlığı gösterilebilirse, Meh-
med Nur'an, Allah'ın Mehdisi  değildir". İkinci bir
Tanrı'nın varlığı gösterilemeyeceğine göre; bilin-
melidir ki, Mehmed Nur'an, "Allah'ın Mehdisi"dir.

"Şu Mehmed Nur'an kimdir? Ortaya çıksın da bir
görelim" diyenlere de verilecek cevap şudur: İslâm-
lı ülkelerin birleşmesine kadar Mehmed Nur'an gizli
kalmayı sürdürecektir.

Fethullah Gülen Hoca affedilmeli midir?

O ses kayıtlarındaki sözlerden anlaşılıyor ki, Para-
lel Yapı'dan hükümete inen ve Türkiye'yi 100 milyar
dolar zarara uğratan darbe, "hizmet aşkı" yüzünden
olmuştur. Aşk yüzünden anne-babasına isyan eden
çocukların affedilmesi mümkün olduğu gibi, hizmet
aşkı yüzünden devlete isyan eden bir cemaat lideri-
nin de affedilmesi mümkündür. AK Parti hükümeti,
Gülen Hoca'yı (şahsi olarak) affedebilir ve affetme-
lidir. Ancak (devlet olarak da) dağıtmış olduğu "Pa-
ralel Yapı"yı geri iade etmek zorunda değildir ve
kanunen suç sayılan eylemlerin ve eylemcilerinin
de (yasal suç oluşmuşsa) cezalandırılması gerekir.
Artık Türkiye'nin güzel geleceği için AK Partililer ve
Gülen taraftarları bu kavgaya son vermeliler. Daha
fazla bu kavga ateşine odun taşımamalıdırlar. Fet-
hullah Hoca, bir hizmet eri ve lideri olarak hâlâ kıy-
metlidir. Sayın Erdoğan, Fethullah Hoca aleyhinde
konuşmamalıdır. Cemaat de, AK Parti'ye ve lideri-
ne vurmayışündüğü herhangi bir darbeden vaz-
geçmelidir.

Soru: Bir sinema oyuncusu, Hz. Muhammed rolü
oynayabilir mi?

Cevap: Her şeyden önce bilinmelidir ki, (ruhuna se-
lam ve rahmet olsun) Hz. Muhammed; bir Tanrı de-
ğil, bir melek değil; bir Tanrı elçisidir. Ona Tanrı üs-
tü veya Tanrı'ya denk bir kutsallık vermek haramdır,
dinen helâl değildir. O halde Hz. Peygamber'i,
"Tanrı elçisi" olmaktan fazla bir kutsallığa çıkarma-
ya hakkımız yoktur. Çünkü o, din üstü bir varlık de-
ğil, dinin âleti bir varlıktır. Yani o, Allah'ın bir âletidir,
elçisidir. Ve o, "insan bir elçi"dir.

İkinci olarak: Kur'anda şu sekilde bir âyet vardır:
"Allah'ı hayra engel yapmayın". O halde bir Pey-
gamber de hayra hiç engel yapılamaz ve yapılma-
malıdır. Buradan anlamalıyız ki; Hz. Peygamber di-
ne âlet edilebilir. O zaten, Allah'ın dininin bir âletidir.
O halde dine hizmet için bir sinema oyuncusu Hz.
Muhammed'in rolünü oynayabilir. Bunda dinen ve
Kur'anen bir sakınca yoktur. Sinema oyuncusunun
tıpa tıp Hz. Muhammed'e benzemesi şart değildir.
Hadis kitaplarındaki tarif edilen sûretine göre bir o-
yuncu bulunabilir veya ona benzetilebilir. Burada ö-
nemli olan iş, İslâmiyet'e hizmet için bir film yap-
maktır. Unutmayalım, Hz. Muhammed de bir "insan"
dır. Kötülüğe âlet edilemez, ama iyiliğe âlet edilebi-
lir. Âyet de bellidir: Yeminleriniz (veya kutsallarınız)
yüzünden Allah'ı hayır işlerine engel yapmayın. (Ba-
kara 224) Peki, Hz. Muhammed, Allah'ın dinine hiz-
mete engel yapılabilir mi? Elbette ki yapılamaz! O
halde müslümanlar bu konudaki katılık ve aşırılığa
son versin. Dine hizmet edecek bir filmde melekle-
rin de bir ışık şeklinde role katılması mümkündür,
dine zararı yoktur. Zaten melekler de, ışıktan yara-
tılmış, kanatlı, uçan varlıklardır. Önemli olan, onları
kötülüğe ve dünyaya âlet etmemektir.

Eğer bu fetvayayı çürütecek bir delili olan bir müs-
lüman bilgin varsa, çıksın, delilini göstersin!

Siz; "dine hizmet etmenin sinemadan başka yolları
da vardır" diyebilirsiniz. Ama sinema yoluyla hizmet
etmek isteyenlere de engel olamazsınız.  Buna en-
gel olabilmeniz için elinizde çok kuvvetli dinsel bir
delil olması gerekir. Böyle bir delile sahip olmayan-
ları da dinlemek zorunda değiliz. Hem bu zamanda
televizyon ve sinemanın, dine hizmet için en etkili
bir araç olduğu da unutulmamalıdır.

Bu konuda İslâmlı ülkelerin din âlimleri birleşerek
bir karara varıp açıklama yapmaları da güzel olur.

Türkiye'deki yerel ve genel seçimlerde dindarlar
hangi partiye oy vermelidir?

(Mehdiyet ve Hilafet makamı olarak) bu konuda bir
zorlamada bulunmamız mümkün değildir. Dindarlar,
dinlerine ve dünyalarına faydalı olacağınışün-
dükleri istediği partiye oy verebilirler. Ama Türkiye'
nin bölgesel ve küresel güç olması için çalışan bir
partiyi tercih etmeleri daha isabetlidir.

Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an'ın duası: "Allahım!
Türkiye'nin yağmurunu ver, onu kuraklıktan koru ve
kurtar. Onu, İslâmlı ülkelerin lideri yap."

Not: Erdoğan'ı "otariter"likle suçlayan Türkiyeli ay-
dın ve yazarlara soruyoruz: Sürekli olarak darbelere
maruz kalan Erdoğan'ın yerinde olsaydınız ne
yapardınız?

a- Erdoğan'ın yerinde olmak istemezdim.
b- Erdoğan'ın yaptıklarını yapardım.
c- Erdoğan'ın yaptıklarından daha iyisini yapabilir-
dim.
d- İktidarı bırakır kaçardım.
e- Darbecilere teslim olur, iktidarı onlarla paylaşır-
dım.
f- Hükümeti orduya devrederdim.

Cevaplarınızı ve yüzdelerini bekliyoruz. Vereceği-
niz cevaplar, sizin şahsiyetinizi de ortaya koyacak-
tır. Bakalım, Erdoğan'dan iyi mi olacaksınız, kötü
olacaksınız? Görelim!

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondördü, Şubat ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *

Keine Kommentare: