Donnerstag, 18. Juli 2013

KUR'ANLILAR ARASI BİRLİĞE ÇAĞRI

      KUR'ANLILAR ARASI BİRLİĞE ÇAĞRI

  müslümanları birliğe dâvet eden ALLAHın adıyla


İslâmlı ülkelerimize siyasal bir bahar gelmeye baş-
lamıştı. Bizleri siyaseten özgürleştirecek bu bahar,
şimdi Kuzey-Batı'dan esen sert rüzgârlarla tersine
çevrilmeye çalışılmakta ve demokrasilerimiz birer
birer darbelenmek üzeredir.Doğadan gelmeyen bu
insan yapımı uğursuz rüzgâr ve fırtınaların etkisini
kırmak ve yok etmek için hemen birleşmek ve bü-
tünleşmek zorundayız. Aksi halde özlediğimiz ba-
har, kışa döndürülecek ve donmaya devam edece-
ğiz. İşte biz yeryüzündeki bütün Kur'anlılar, bozgun-
cuların ürettiği bu uğursuz kışa asla izin vermemeli-
yiz.

O halde derhal birlik ve bütünlük olmak zorundayız.

Peki, bu birlik, nasıl bir birliktir?

Birliğimiz, İslâmlı ülkeler arası değil, İslâmlı ülkele-
rin halkları arasında bir birlik olacaktır. Bu birlik sağ-
landıktan sonra, ülkeler arası birlik ve bütünlüğe ge-
çilebilir ve böylesi daha sağlıklıdır. Bu sağlıklı birlik
sayesinde ülke yönetimlerimizi doğru bir yönetime
sokabilir, onları diktatörlük ve krallıktan kurtarabiliriz.

Bu birliğimizin lideri, Hz. Mehdi'dir.

Birliğimizin amacı; düşmanlık etmek için değil, düş-
man saldırılarına karşı savunmak ve aramızda kuv-
vet sağlamak içindir.

Birliğimizin inançsal dayanağı; "Allah'tan başka ilah
yoktur. Muhammed O'nun elçisidir" hakikatidir. Bu
en yüksek hakikatin altındaki meseleler ayrılık ba-
hanesi yapılmamalı veya geçici olarak askıya alın-
malıdır.

Bu birliğimizin silahı; inanç ve ideoloji, dua ve birlik-
tir.

Düşmanımız ise; en başta bölünmüşlük, sonra da
baharımıza kasteden bozguncu güçlerdir. Bu boz-
guncu güçlerin elinde muhtemelen nükleer silahlar
olacaktır.

Bozguncu güçlerin elindeki nükleer silahlar karşı-
sında: "Onların atomik silahlarına mukabil bizim i-
nanç ve ideolojimiz, dua ve birliğimiz hiç yeterli olur
mu" diye sorulabilir.

Fazlasıyla yeterlidir! Çünkü sağlam bir inanç, ölümü
ve ölüm korkusunu yok eder ve düşman karşısında
insanı dik tutar. Doğru bir ideoloji ise, insanlığın ak-
lını fetheder. Bozguncu düşmanlarımızın ideolojisi
ise, bitmiş ve batmıştır. Bizim ideolojimiz ise: Hak
ve adâlet ve namus'a ve iyilikçiliğe dayanır ve yeni
doğmaktadır ve bu doğuş, yakında dünyaya galip
gelecektir.

Çünkü bizim Kitabımız'ın öğrettiği medeniyet; kuv-
vete değil, hakka dayanır. Hak ise; adâleti, yani öl-
çülü olmayı emreder, aşırılığı yasaklar. Hedefinde;
insanları sürtüştüren menfaatçilik değil, sevgi do-
ğuran iyilikçilik vardır. Birlik yönü; saldırganlık üre-
ten ve başkasını yutmakla beslenen ırkçılık değil,
kardeşlik getiren dindaşlık, sınıfdaşlık ve vatandaş-
çılıktır. Hayat ilkesi; savaşmayı emreden çarpışma-
cılık değil, birlik ve dayanışma sağlayan yardımlaş-
macılıktır. Gayret ve hizmeti ise; insanı insanlıktan
çıkaran nefse taparlık değil, insanı insan eden
hakka kulluktur.

İşte bunun için iyiyi ve insanlaşmayı arayan dünya
insanlığı, yeni varoluşunu, Kur'anın emrettiği mede-
niyette bulacaktır.

Hak etrafında birlik ve bütünlük, yıkılmaz bir kaledir.
Ülkesel kalemiz: Türkiye'dir.

Dua ise, aynı anda birleştiği takdirde mûcizeler ya-
ratır! Bir buçuk milyar Kur'anlının duasının aynı an-
da birleştiğini düşünün. Böyle birleşik çok büyük bir
dua karşısında Allah'ın cevabı ve kabulü hemen
gelir ve bu da düşmanlarımızı helâk eder. Unutma-
yınız; düşmanlarımızın nükleer silahları varsa, yüce
Allah'ın da meteor bombaları, tsunamileri, kasırga-
ları, hortumları, depremleri ve yere batırmaları var-
dır. Ve Allah'ın yardımı, iyilerle ve haksızlığa uğra-
yanlarla beraberdir. Bunun için İran'ın ve Pakistan'
ın nükleer silahlarına ihtiyacımız yoktur.

Allah'ın Mehdisi diyor ki: "Ey yeryüzündeki bütün
Kur'anlılar ve ey tüm 'müslümanım' diyenler! Ara-
nızdaki fikir ve mezhep ayrılıklarına derhal son ve-
riniz. Bu çağrım, Allah ve Elçisi içindir: Haydin birli-
ğe, haydin birliğe! Yazıklar olsun bu dâvete gelme-
yene!"

Not 1: Birlik olmayı kabul eden Kur'anlılar, aşağıda-
ki notu hep bir ağızdan bütün dünyaya haykırmalı-
dır.

Ey Amerika! Tahrir Meydanı'nda toplanan Mursi
muhalifi halk istedi diye, Mursi'nin darbelenmesine
izin verdin. Şimdi de Adeviyye Meydanı'nda topla-
nan milyonlarca Mursi taraftarı halk, yapılan darbe-
nin geri alınmasını istiyor. Haydi, bu halkın isteğini
de yerine getir. Tahrir meydanında toplanmış olan-
lar halksa, Adeviyye Meydanı'nda toplananlar da
halk. Hem de ötekinden daha fazla. Mursi'nin iktida-
rı, meşru bir iktidardı. Seçimle gelmiş bu iktidarın
darbelenmesine izin vererek büyük bir haksızlık et-
tin. Eğer "ben haklı ve adâletli bir devletim" diyor-
san, bu haksızlığı ortadan kaldır ve seçimsiz gelen
gayri meşru darbe hükümetini darbele ve onu daha
fazla tanıyamayacağını dünyaya ilân et. Eğer bu ilâ-
natı yapmazsan, bütün dünyanın gözleri önünde
haksızlık ve adâletsizlik etmiş olmakla küçülecek-
sin ve küçüldün. Bu küçülmüşlükten kendini hâlâ
kurtarabilirsin. "Artık çok geç" diyorsan, hiç olmaz-
sa tutuklanmış bulunan Mursi ve taraftarlarını ser-
best bıraktırarak günahını hafifletmeye çalış.

Not 2: Bu bildiri, tercüme edilerek bütün Ortadoğu
halklarına ulaştırılmalıdır.

Not 3: Soru: Türkiye, Mısır'ın geçici darbe hüküme-
tini tanımalı mıdır?

Cevap: Tanıyabilir. Ama, "gayri meşru darbe hükü-
meti" olarak...

Hakkın, adâletin, namusun ve iyilikçiliğin galibiyeti
yakındır!

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Temmuz ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Çağrı.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *


Keine Kommentare: