Sonntag, 21. Juni 2009

M E D Y A' Y A H İ T A P

M E D Y A' Y A H I T A P

baristiran ALLAHin adiyla


"Ergenekon dostu" oldugu iddia edilen bazi gazete ve televizyonlar,
onun dostu olmadigini isbatlamak istiyorlarsa, "AK Parti'yi ve Fet-
hullah Gülen Cemaati'ni bitirme plani"nin belgesinin "sahte"(!) oldu-
gunu isbata calismaktan vazgecmelidirler. Cünkü belgenin sahte
olup olmadiginin isbati, televizyon ve gazetelerin i$i degil, polis ve
adaletin i$idir. Öyle ise i$i uzmanina birakalim.

Hem kendimizi kandirmayalim: Türk Silahli Kuvvetleri(TSK) icinde
darbe heveslisi bir takim her zaman olmustur ve $u anda da bulun-
maktadir. Bizim yapmamiz gereken, onlarin hevesini kirmaktir, cos-
turmak degil.

Öyle ise "Ergenekon dostu" olmadigini isbatlamak isteyen ve iste-
meyen bütün televizyon ve gazeteler, ordu icindeki darbe heveslile-
rine ültimatom verircesine $öyle haykirabilmelidirler: "Biz, darbe de-
gil, DEMOKRASI istiyoruz. Türkiye demokratiktir ve demokratik ka-
lacaktir!"

Bu ültimatomu vermeyen medya ise kendini "Ergenekon dostu" ve
darbe taraftari olarak göstermis olacaktir. Ergenekon cetesi ise,
Türkiye'nin dostu degildir. Cünkü kimse kendi keyf ve kafasina göre
vatan kurtariciligina kalkamaz.

Cünkü Türkiye bir "Cumhuriyet"tir: Egemenlik halka aittir. Halk co-
gunlugunun izni olmadan kimse kendi keyfine göre Türkiye'nin kade-
riyle ilgili kararlar alip veremez.

Cünkü Türkiye "Laik"tir: Onun yönetimi dine veya dinlestirilmis bir i-
deolojiye dayandirilamaz. O halde kimse: "Türkiye bizim dinimize
veya ideolojimize göre yönetilecektir" diyemez.

Cünkü Türkiye "Demokratik"tir: Iktidar, halk cogunlugunun sectigi
partiye aittir. Halk da istedigi partiyi secme hakkina sahiptir. Onun
secimini kabul etmemek, onu a$agilamaktir, diktatörlüktür! Dikta-
törlük ise, zulümdür!

Bir kismimiz bu zulme sahip cikiyor. Nicin bu sahip cikis? Hepimiz
bu vatanin cocuklari degil miyiz? Evet öyleyiz! Bir anlamda hepimiz
kardesiz. Kardesligin geregi ise, birbirine dost olmaktir, düsman ol-
mak degil. Öyle ise dostlugun yollarini arayalim. Bunun icin de bir-
birimizi anlamaya, dinlemeye calisalim.

Nedir alip veremedigimiz? Iktidar istiyoruz ve onu birbirimizin elinden
zorla kapmaya calisiyoruz. Bu calisma neden? Cünkü kücük bir kis-
mimiz, büyük bir kismimizi "öteki" görüp, onu ezmek istiyor, ona e-
gemen olmak istiyor. Büyük kisim da ezilmemek ve ezilmekten kur-
tulmak ve korunmak istiyor. Bu yüzden de ezilen kisim, iktidari de-
mokrasi araciyla kendini "seckin" gören kismin elinden almis durum-
dadir. Seckin kismimiz da bunu hazmedememekte ve halkin sectigi
iktidari devirmeye calismaktadir. Bu calisma icin de ordunun ve cete-
lerin yardimini istemekte ve onlara siginmaktadir. "Laikligin elden gi-
decegi"nden korkarak da bu siginmasini "hakli" görmeye ve göster-
meye calismaktadir.

Peki, bu calisma "dogru" mu? Degil! Cünkü Türkiye'de halk cogunlu-
gunun "laikligi yok etme" gibi bir istegi ve hedefi yoktur. Kücük bir a-
zinligin böyle bir hedefi olsa da, bunu halk cogunluguna kabul ettire-
bilecek bir gücü bulunmamaktadir. Dindar cogunlugun ise böyle bir
hedefi ve arzusu yoktur. Onun hedef ve arzusu: Laiklik bahanesiyle
gasbedilmis ve gasbedilmekte olan haklarini geri almaya calismak
ve her alanda müslümanca ya$ayabilmektir. Bunun icin de kendine
yakin gördügü ve haklarini kurtarabilecegini düsündügü partileri ikti-
darda görmek istemektedir. Onun bu istegine kimse engel olamaz
ve olmamalidir. Cünkü herkes istedigi partiyi secmekte hürdür.

Eger seckinci sinif iktidar istiyorsa, önce gasbetmis oldugu haklari
iade etmeli ve bunu istemelidir. Bunu istemedigi müddetce bu sinifin
partisi iktidar yüzü göremez. Belki bunu bildigi icin ordu ve ceteler-
den yardim isteyecektir ve istemektedir. Fakat bu istek, gayri mesru
ve zulmani bir istektir. Türk halki da bu istegin pesine takilanlara ge-
cit vermeyecektir ve buna kararlidir.

Eger Türk Silahli Kuvvetleri "milletin ordusu"ysa, bu karara uyacak
ve saygi gösterecektir. Bunun geregi olarak da elini siyasetten ce-
kecek ve iktidar üzerindeki vesayetini kaldiracaktir. Aksi halde mil-
letin ordusu degil, seckin sinifin ordusu oldugunu göstermis olacak
ve Türk ve Kürt halkinin düsmanligini cekecektir. Bu cekis de, bir ic
savasin baslangici demektir. Bu baslangica start vermek isteyen bir
sinif ise, milletin dostu degil, düsmani olur. Milletin düsmani olanlar
ise, "vatansever" olamazlar. Onlar ancak nefisperesttirler ve egoizm-
lerinin egemenligini istemektedirler. Egoizmin egemenligi ise, Tanri
katinda reddedilmistir. Eger egoizm bir ülkeye egemen olursa, Tanri
böyle zulümsel bir egemenligi deprem gibi cesitli felâketlerle yok
eder.

Yok olus istemeyenler, egoizmlerinin tanrilastirilmasina son versin,
varlik bulsunlar. Bu varlik icin de; hakka, adalete, namusa ve evren-
sel degerlere itaat etsinler. Bu itaatin geregi olarak da demokrasiye
"evet" desinler. Ve; laikligi despotizme, cumhuriyeti de zümre ve
sinif egemenligine cevirmesinler. Bunun isbati olarak da gasbetmis
olduklari ve bu gasbtan vazgecmek istemedikleri Kürtler'in ve Kur'an-
lilar'in haklarini iade etmeye razi olsunlar, halk cogunluguyla uzlas-
sinlar.

Ancak bu uzlasma, anlasma ve sözlesme ile Türkiye bölünmekten,
dagilmaktan ve parcalanmaktan korunmus ve kurtulmus olacaktir.

Gercek "vatanseverler" de, bu kurtulusa "okey" diyenlerdir.

Öyle ise, "okey" diyenleri görelim! Barisalim.

TÜRK HALKI'NIN BARISI KUTLU OLSUN!

Not 1: Ergenekon cetesinin pisliklerini masum bir cemaatin üzerine
atarak kimse temiz olamaz.

Not 2: Yakinda Türkiye'deki siyasetin yönünü ve akisini degistirecek
bir bildiri yayinlayacagiz. Bekleyiniz...




Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Haziran ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Baris.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: