Donnerstag, 26. Mai 2016

SOYKIRIM OYLAMASI YAPACAK OLAN ALMAN MECLİSİ'Nİ UYARIYORUZ!



       SOYKIRIM OYLAMASI YAPACAK OLAN
            ALMAN MECLİSİ'Nİ UYARIYORUZ!

            gafilleri uyaran yüce TANRInın adıyla


Almanya hükümeti 2 Haziran'da "soykırım oylama-
sı" yapacakmış. Bu oylamada Osmanlı'nın son dö-
nemindeki 1915 Ermeni olaylarını "soykırım" ola-
rak niteleyen birkaç tasarı görüşülecekmiş. Alman-
ya yönetimi bu görüşmeleri yaparken ve karara
varırken çok iyi düşünmelidir. Bu görüşmelerde ve
verilecek kararlarda Osmanlı hükümeti aleyhine bir
sonuç çıkarsa, Almanya yönetimindekiler bu kara-
rıyla kendilerinin bir "tarih cahili" olduklarını ortaya
sermiş olacaklardır. Eğer bu cahilliği bile bile yapı-
yorlarsa, bununla da "adâletsizliklerini" göstermiş
olacaklardır. Adâletsizlik ise zulümden kaynaklanır.
Kendilerinin zâlimliğini ilân edecek bir tasarıyla Al-
manya yönetimi, nereye varacak ve ne kazanacak-
tır?

Almanya yönetimi, cahillik ve zâlimlikle Türklere
ve Ermenilere "barış" götüremeyeceğini iyi bilme-
lidir. Eğer Almanya yönetimi onlara -o olaylarla
ilgili- bir barış götürmek istiyorsa, tarihî şartları göz-
önünde bulundurmalı ve adâletten sapmamalıdır.
Aksi halde Almanya yönetimi barışçı değil, bozgun-
cu olacaktır.

Eğer Almanya yönetimi "bozguncu" olmak istemi-
yorsa, Ermenilere şunu diyebilmelidir: "Atalarınızın
Rusya'nın kışkırtmalarıyla katlettiği 520 bin Osman-
lı vatandaşının acısını Türkiyelilerle paylaşmaya
hazır olun ve bu ağır katliamı bir 'soykırım' olarak
kabul edin. Eğer atalarınızın gerçekleştirdiği bu
'Osmanlı soykırımı'nı kabul etmezseniz, biz de,
Avrupa ülkelerinin Osmanlı'yı zor durumda bırak-
masıyla meydana gelmiş 'Ermeni Sürgünü'yle ilgili
barışçı bir pozisyonu kabul edemeyiz."

Almanya yönetimi Ermenilere şunları da söyleyebil-
melidir: "Bizim o dönemdeki Alman atalarımız,
sonucunda onbinlerce ölüm bulunan 'Ermeni Sür-
günü'ne öncülük ve aracılık etmiş olabilir. Bundan
dolayı biz suçlu sayılmasak da atalarımız adına siz-
den özür dileyebiliriz. Ama o zamanki Osmanlı hü-
kümetinin bir 'soykırım' yaptığını iddia edemeyiz.
Çünkü Osmanlı hükümetinin bu sürgünü bir 'soykı-
rım kastı'yla yaptığına dair elimizde kesin bir kanıt
bulunmamaktadır. Hem kendi yönetimindeki 72 mil-
leti 4-5 asır kardeşçe yönetmiş bir Osmanlı'yı 'soy-
kırımcı' olarak nitelememiz de doğru ve âdil ol-
maz."

Bunları diyemiyecek bir Almanya yönetimi, "Türki-
ye'nin dostu" olduğunu iddia edemez. Böyle bir
iddiası olmayan Almanya yönetimi ise, "Türkiye'
nin düşmanı" olduğunu açıkça göstermiş olur. Bu
gösterim karşısında da Türkiye yönetimi de, yeni
bir pozisyona girecektir.

Bu pozisyon gereği Türkiye yönetimi, Almanya yö-
netimine şöyle bir teklif götürebilir: "Sizin ülkemiz-
deki Suriyeli göçmenlerin ülkenize gelmemesi için
bize vermek istediğiniz 3 veya 6 milyar Avro'nun
birkaç misli daha fazlasını biz size verelim, siz de
Türkiye'deki 3 milyon Suriyeli göçmeni ülkelerinize
alın. 23 Avrupa Birliği üyesi ülke, bu 3 milyon göç-
meni rahatlıkla paylaşabilir. Türkiye tek başına 2-3
milyon göçmeni 3-5 yıldan beri barındırabiliyorsa,
bir Avrupa ülkesi payına düşecek 70 veya 100 bin
göçmeni niye barındıramasın? Hem siz Avrupa ül-
keleri Türkiye'den daha zengin değil misiniz? Eğer
bu üç milyon göçmeni ülkelerinize kabul ederseniz,
ne kadar hakperest, ne kadar adâletli, ne kadar ya-
bancısever ve medenî olduğunuzu bütün dünyaya
göstermiş olursunuz. Böyle güzel bir gösterimden
niye kaçacaksınız ki! Hem Suriye'de Beşar Esad'ı
zamanında devirmeyerek mülteci sorununu yaratan
ve 400 bin Suriyelinin de katledilmesine sebep o-
lan ABD yönetiminin hatalarının sonucunu niçin
biz Türkiye yüklenelim? Bu yükün yarıdan fazlasını
sorumlulardan biri olan siz Avrupa ülkelerinin yük-
lenmesi gerekmez mi? Madem gerekir, alın bu
yükü, biraz da siz taşıyın. Yorulduğunuz zaman da
gerçek sorumlu olan ABD'ye postalarsınız ve ona:
'Bir dünya lideri olarak Beşar Esad'ı zamanında de-
virmemenin ve Türkiye'nin uçuşa yasak bölge teklif-
lerini kabul etmemenin ve hem Suriye'nin kaderini
Rusya ve İran'ın keyfine bırakmanın cezâsını çek'
dersiniz."

Türkiye "şantaj" yapmaz. Sadece teklif götürür! Si-
ze bir teklif getirdiği zaman da, gerçek kimliğiniz
ortaya çıkar. Gerçek kimliğinizin ortaya çıkmasını
ve zor durumda kalmayı istemezseniz, Türkiye a-
leyhinde alacağınız kararlarınızda dikkatli olursu-
nuz.

Sonuç olarak; Türkiye'yi kızdırmakla doğru bir yere
varamayacağınızı, alacağınız olumsuz kararın da
ancak sizi bağlayacağını, ama Türkiye'yi bağlama-
yacağını ve onu Türkiye düşmanları dışında yüzde
doksandan fazla Türkiyeli'nin reddedeceğini iyi bil-
melisiniz.

Onbeş-yirmi yıl sonra sizin yerinize gelecek yöne-
ticilerinizin bu yaptıklarınızdan dolayı Türkiye'den
özür dileyeceklerini de unutmamalısınız.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Avrupa Birliği ülkelerinin ve Amerika Birleşik
Devletleri'nin yöneticilerine soruyoruz: "Niçin İsrail'
e ve Ermenistan'a: 'İşgal ettiğiniz topraklardan çı-
kın.Aksi halde sizlere savaş açmak zorunda kalırız'
demiyorsunuz da, yüz yıl öncesine gidip, Osmanlı
hükümetini karalamak gibi dâvâcısı ve dâvâlısı ha-
yatta olmayan konuları gündem yaparak Türkiye'yi
taciz ediyorsunuz? Eğer atalarınızın yaptıklarıyla
ilgili günah çıkarmak istiyorsanız, bunu, Osmanlı
hükümetine iftira atmadan yapmalısınız. Eğer eli-
nizde Osmanlı hükümetini mahkûm edecek kesin
bir delil varsa, önce bunu ortaya seriniz. Sizinle
ondan sonra konuşalım. Bu konuyla ilgili bir mah-
keme yapılsa, bu mahkemede siz Avrupa ülkeleri
Rusya'yla beraber mahkûm olursunuz. Osmanlı
ise beraat eder. Bunu da iyi belleyiniz!

Not 2: Avrupa Parlamentosu Başkanı demiş: "Tür-
kiye AB kriterlerinden süratle uzaklaşıyor." Sayın
Başkan, sizin bu sözleri söylemeye hakkınız yoktur!
Çünkü ABD yönetimiyle beraber sizin ülkelerinizin
yönetimleri, Mısır'da Sisi darbesine ve onun bütün
dünyanın gözleri önünde yaptığı katliama seyirci
kaldınız, demokrasinin baltalanmasına göz yumdu-
nuz. AB lideriniz de bu demokrasi katliamcısıyla
el sıkışmaktan çekinmedi. Çünkü kahrolası men-
faatleriniz bunu gerektiriyordu, değil mi!? Şimdi
siz bu halinizle Türkiye liderine lâf etmeye nasıl
hak sahibi olabilirsiniz? Türkiye lideri, Sisi gibi ic-
raatlarda bulunsa dahi onunla el sıkışmak zorunda
değil misiniz? O halde? Lütfen dilinize sahip çıkı-
nız! Kendinizi dünyaya daha fazla maskara etme-
yiniz... Eğer darbeci Sisi'nin karşısında gerçek bir
demokrat gibi durabilseydiniz ve onu engelleye-
bilseydiniz, o zaman "Türkiye'nin AB kriterlerinden
süratle uzaklaştığını" iddia edebilir, onun liderine
de lâf sokabilirdiniz. Ama ne yazık ki, siz o devri
kaçırdınız. O halde siz önce kendi kusurlarınızı
düzeltiniz, onlarla meşgul olunuz. Türkiye'ye ve
liderine lâf etme hakkınız yoktur. Hem Türkiye'yi
AB'ye almayacağınızı iyi biliyoruz. Türkiye'yi daha
fazla kandırmayınız. Kıyametin kopmasına 105 yıl
kadar bir zaman kaldı. Kıyamet koptuktan sonra mı
Türkiye'yi AB'nize alacaksınız? Ya şimdi, ya da hiç!
Türkiye'yi daha fazla oyalamayın. Dürüst olun! Tür-
kiye, daha demokrat olmak için PKK terörizmine,
demokrasi yıkıcılarına ve vatan hainlerine boyun
eğemez. Bunu hiç bir ülke Türkiye'den istememeli-
dir, isteyemez!

Not 3: Avrupa Birliği, Türkiye'nin Birliğe alınıp alın-
maması konusunda artık kesin kararını vermelidir.
Bunun için de 5 büyük AB ülkesi biraraya gelip bir
oylama yapsın. Beşte üçü evet derse, Türkiye Bir-
liğe girer. Beşte üçü hayır derse, Türkiye'nin AB
yolu kapanmış olur. Gerekli karar bir yıl içinde ve-
rilmelidir. Verilmelidir ki, Türkiye de tutacağı yolu
bilsin.

Not 4: AB ülkeleri ve ABD bilmelidir ki; Türkiye bir
yıl içerisinde Başkanlık'a geçecektir. Çünkü şartlar
bunu gerektiriyor. ABD'ye helâl olan bir Başkanlık
sistemi, herhalde Türkiye'ye haram olamaz. Eğer
AB ülkeleri Türkiye'nin Başkanlığa geçmesini iste-
mezlerse, bu takdirde önce ABD kendi ülkesindeki
Başkanlığa son versin. Böyle birşey gerçekleş-
mezse, Türkiye yoluna devam eder. Aslında Türki-
ye hür ve egemen bir ülke olarak bu konuda kimse-
den izin alacak değildir. Ama Türkiye, konuyla ilgili
olarak dost ülkelerin görüşünü alabilir. Türkiye'nin
geçeceği sistem, bir "diktatörik başkanlık" değil,
"demokratik başkanlık" olacaktır. 66 yıllık bir de-
mokrasi tecrübesi olan Türkiye, diktatörlüğe geçe-
cek değildir. Türkiye'de böyle bir şeyi kimse be-
nimseyemez, kabul edemez.

Not 5: Avrupa ülkelerinin liderleri şu noktayı iyi bel-
lemelidir:Adâletin bir ilkesi olarak sizler, atalarınızın
yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.Ama ken-
di yaptıklarınızdan ve yapmanız gerekirken yapma-
dıklarınızdan sorumlusunuz. O halde sorumluluğu-
nuzu biliniz ve İsrail ile Ermenistan'ın işgalciliklerine
son verdiriniz. Bunu, ABD ile birlik olup başarabilir-
siniz. Gerekeni yapmadığınız takdirde, yüce Tanrı,
dünyanın siyasal dizginlerini sizin elinizden alıp, o
dizginleri tutmayı hakedenlere verecektir. Bunun da
zamanı gelmiştir. Eğer AB ve ABD yönetimlerinin
siyasal ve ekonomik dizginleri, Avrupa ve Amerika'
daki İsrail Lobisi'nin elindeyse, AB ve ABD gereke-
ni yapamaz. Bu durumda bu işi başka güçler halle-
decek demektir. Bu güçler harekete geçtiğinde de,
AB ve ABD'nin o harekete geçecek olan güçlere
engel olma hakkı olmayacaktır. O halde AB ve
ABD yönetimleri, İsrail ve Ermenistan'ın işgalcilikle-
rine bu yılın son ayının sonuna kadar son verdirsin.
Türkiye yönetimi de bu konuda AB ve ABD üzerin-
de gereken baskıyı yapmalıdır. İsrail ve Ermenis-
tan'ın içinde bulundukları haksızlık, kıyamete kadar
devam edemez. Bu haksızlığın derhal son bulması
gerekiyor. BM de bu işi halletmesini bilmelidir. Hal-
ledemeyecekse, dükkanını kapatmalıdır!

Not 6: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı ve Türkiye yönetimi de, konuyla ilgili özel
bir bildiriyi dünya ülkeleri liderlerine iletecektir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Mayıs sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Donnerstag, 5. Mai 2016

RUSYA'NIN DİLİ BAYAN ZAHAROVA!



         RUSYA'NIN DİLİ BAYAN ZAHAROVA!

  zâlimleri kahredecek olan yüce TANRInın adıyla

Osmanlı'nın "sonu"nu görüyorsunuz da, "başı"nı
neden görmüyorsunuz? Eğer Türkiye imparatorluğa
çıkmak isterse,onun imparatorluğu 6 asır yaşıyacak
demektir. Ama hiç merak etmeyin! Yeryüzünde hiç
bir imparatorluk 6 asır yaşayamaz. Çünkü dünyanın
bir asırlık bir ömrü kaldı. Bunun için ne sizin, ne de
Türkiye'nin uzun bir imparatorluğu olamaz. Bu se-
beple eğer siz de imparatorluk istiyorsanız, elinizi
çabuk tutmanız gerekir. 5-10 yıl içinde imparatorlu-
ğunuzu kurdunuz kurdunuz. Yoksa herşey bitmiş
olacaktır.

Türkiye imparatorluğa çıkabilir. Çünkü o, hakka ve
adâlete dayanmaktadır. Ama siz, Avrupa ve Ameri-
ka'nın tepesinde nükleer bombalarınızı patlatma-
dıkça imparatorluğa çıkamazsınız. Çünkü hakka ve
adâlete dayancınız yok. Bunu da, uçağınızın düşü-
rülmesi olayında açıkça gördük: Türkiye'yi uluslara-
rası mahkemeye çıkarmaya cesaret edemediniz.
Hakka ve adâlete dayanmaktan korktunuz. Kin ve
öfkeye sarıldınız. Ekonomik ambargolarınızla Tür-
kiye'nin bağazına sarıldınız. Tıpkı Avrupa ve Ame-
rika'nın size yaptığı gibi. Ama bu boğaz sıkan eli-
niz, zavallı bir eldir. Bu yüzden zorbalık yapmadan
dünyaya hükümdar olamazsınız. Olsanız da, hü-
kümdarlığınız çok az yaşar. Ama hakka ve adâlete
dayanan, 6 asır yaşar. Türkiye de bu yaşamın he-
nüz "başında"dır, sonunda değil. Sizin devriniz bitti.
Avrupa ve Amerika'nın devri de bitti. Şimdi sıra,
Türkiye'nin. Dolayısıyla "Müslüman Dünya"nın. Lüt-
fen sıra bozmayınız, hak çiğnemeyiniz. Hak çiğne-
yenler, çiğnenir.

Eğer sizin ve Avrupa'nın yıkıcılığı olmasaydı, Os-
manlı İmparatorluğu 6 asır değil, 6 bin asır yaşardı.
Şimdi de yıkıcılığınız Suriye'dedir. Halkından 400
bin müslüman Arap'ı katlettirmiş bir diktatörü ayak-
ta tutmaya, yaşatmaya çalışıyorsunuz. Bu çalışma-
nız bir "zulüm"dür! Görebiliyor musunuz? Size dü-
şen iş, bunu görmek ve masum sivilleri katletmeye
son vermektir. Son verin ki, ülkenizin ve devletinizin
şanını, şerefini gösterin. Eğer "bizim ülkemizin şa-
nı ve şerefi zulmetmektedir" diyorsanız, bu da, kim-
liğinizi bütün dünyaya göstermek olur. Bu çirkin kim-
liğe sahip çıkanlar ve zulme seyirci kalanlar dünya-
ya hükümdar olamaz, hakkı yoktur. ABD de, sizin
gibi sivil katliamcısı ve zâlim destekçisi bir ülkeyi
Suriye'de kendine ortak yaparak, dünyanın sorunla-
rını çözemeyeceğini ve dolayısıyla dünyaya daha
fazla liderlik edemeyeceğini bütün dünyalılara gös-
termiş oldu. Bu durumda dünya liderliği kimin hak-
kıdır? Suriye halkını imha edenlerin mi, yoksa imha
edilmekten kaçanları kurtaranların ve sahip çıkanla-
rın mı? İyi düşünün! "Güçlü olan haklıdır" demeyi
bırakırsanız, zulüm ve haksızlığa düşmezsiniz. Bu
da sizi insanlık nazarında yüceltir. Yücelmek ve yü-
celtilmeye ne dersiniz? Yoksa; "bunlar anlamsız
şeylerdir. Tek anlamlı şey, çıkarlarımızdır" mı diye-
ceksiniz? Bunu da ancak dinsizler ve insanlıktan
çıkmış olanlar söyler!

İnsanlıktan çıkmış olanların varacağı yer de ancak
cehennemdir! Ama yüce Tanrı cennetlik olma hak-
kını da elinizden almış değildir. Buna siz karar ve-
receksiniz. Kararınız?

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Eğer ABD yönetimi; "ben dünya liderliğini
devam ettirmek istiyorum" diyorsa, Rusya ve İran'ı
Suriye'den çıkarmalı ve Beşar Esad'ı ve rejimini ik-
tidardan uzaklaştırmalıdır. Eğer "ben bunları yapa-
mam" derse, bu takdirde "Müslüman Dünya" Suri-
ye'ye el atmak zorunda kalır. Geleceğin yeni ABD
başkanı bayan Clinton kararını şimdiden vermelidir.

Not 2: Rusya eğer dünya imparatoru olmak isterse,
Avrupa ve Amerika'nın sırtını yere vurmak zorunda
kalacaktır. Eğer Rusya, 2020 yılına kadar impara-
torluğunu gerçekleştiremezse, batacaktır. Bu batış-
tan kurtuluş, Avrupa ve Amerika'nın elindedir. Yani
Rusya'nın varlığı Avrupa ve Amerika'ya esirdir. Ba-
kalım Rusya, bu esaretten kendini nasıl kurtaracak-
tir? Esir edicilere saldırarak mı, yoksa onların talep-
lerini kabul edip elini ve gözünü Baltık ülkelerinden
çekerek ve Kırım'ın ilhakını kaldırarak mı? Eğer
Rusya saldırmayı seçerse, herhalde İran ve Kuzey
Kore'yi yanına alacaktır.

Not 3: Kıyamet, 2121 ila 2126 yılları arasında ko-
pacaktır. Tanrı, dinsizliğe koşan insanlık karşısında
4 milyar yıl daha beklemez. Bilim adamları da zaten
dünyanın fazla bir ömrünün kalmadığını görebil-
mektedir. Rus lideri Putin ise, 5-10 yıl içinde bu
dünyayı terkedecek, yani Rus İmparatorluğu'nu
gerçekleştiremeden veda edecektir. Belki de elini
çabuklaştırarak bu hayalini gerçekleştirebilir. Bunun
için de sağlam 4-5 yılı var gibi görünüyor.

Not 4: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Mayıs'ın ilk haftası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *