Sonntag, 28. Februar 2016

SURİYE İÇİN DOĞRU ÇÖZÜM VE BARIŞ NEDİR?



                               SURİYE İÇİN
           DOĞRU ÇÖZÜM VE BARIŞ NEDİR?

                            doğruluğa götüren
            oğulsuz ve ortaksız TANRI'nın adıyla

Suriye konusunda ABD ve Rusya anlaşarak 27 Şu-
battan itibaren geçerli olmak üzere ateşkes kararı
aldılar. 1 Nisan'da da seçimlere gidilecekmiş. Peki
bunlar, Suriye sorununu çözecek mi, barışı sağla-
yacak mı?

Hak ve adâlete uygun doğru bir çözüm ve barış p-
lanı olmazsa, alınan kararlar ve yapılacak uygula-
malar, Suriye sorununu çözmeyecektir.

O halde hak ve doğru olan çözüm ve barış planı
nedir, nasıl olmalıdır?

Hak ve doğru olan çözüm ve barış planı şudur:

Bu plan da iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi: Su-
riye'yi yönetmekte olan Beşar Esad ve tüm kadro-
su, demokratik bir rejime geçmeyi kabul etmeliler.
Bu kabulleriyle birlikte yönetimden çekilip, katlettir-
dikleri 400 bin Müslüman Suriyelinin hesabını ver-
mek üzere Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim
olmalılar. Bu şık ile Suriye'nin birlik ve bütünlüğü ve
de egemenliği korunmuş olur.

İkinci şık: Eğer birinci şık kabul edilmediği takdirde,
Suriye'deki her ırk veya dinlinin nüfus oranına göre
Suriye topraklarını bölüştürmektir. Yani Nusayrilere
yüzde on, Kürtlere yüzde on ve Müslüman Araplar'
a da yüzde seksen toprak. (Burada Kürtlerin hakkı
unutulmadığı gibi, Türkmenlerin de hakkı unutulma-
malıdır.) Herkes hakkına râzı olmadığı takdirde,
savaş kaçınılmaz olur.

Bu kaçınılmaz savaşta Müslüman Dünya elbette
Müslüman Arapların, Müslüman Türkmenlerin ve
Müslüman Kürtlerin yanında olacaktır.

Şimdi Rusya, İran, Esad yönetimi, ABD, AB ve bü-
tün Birleşmiş Milletler üyeleri bu plandan birincisine
veya ikincisine râzı olmalı ki, Suriye sorunu bölge-
sel bir savaşa neden olmasın. Bu bölgesel savaşın
bir dünya savaşına dönüşme rizki de vardır.

O halde geliniz, ey Birleşmiş Milletler üyeleri! Bu
teklif ettiğimiz plandan birinci veya ikinci şıkka des-
tek verin ki, kapımızı çalmakta olan bir dünya sava-
şının önüne geçebilelim. Dünyamıza yazık olma-
sın.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Eğer Esad rejimi bu planı kabul etmezse,
büyük bölgesel bir savaşın patlak vermemesi için
Rusya, İran, ABD ve AB Suriye'yi derhal terketme-
lidir. Çözüm, Muhaliflerle Rejim güçlerinin savaşına
veya anlaşmasına bırakılmalıdır. Eğer Rusya ve İ-
ran Suriye'den çıkmazlarsa, Müslüman Dünya'nın
onlara karşı bir savaşı kaçınılmaz olur.

Not 2: Esad rejimi, bu planın ikinci şıkkına göre e-
linde bulundurduğu tüm topraklardan çekilip, Laz-
kiye gibi çok küçük bir alana sığışması gerekiyor.
Çünkü elinde bulundurduğu bölgeler, onun hakkı
değildir. Beşar Esad, hakkı olmadığı topraklardan
derhal çıkmalıdır.

Not 3: IŞİD ne olacak? IŞİD sorununu Müslüman
Dünya çözebilir. IŞİD ya gasbettiği toprakları ter-
keder, ya da Müslüman Dünya'nın milyonlarca or-
dusu tarafından silinir. Dolayısıyla çözüm, Müslü-
man Dünya'nın elindedir. Bu sebeple eğer çatışma
ve savaş istemiyorlarsa, Rusya, İran, AB ve ABD
derhal Suriye'yi terketmelidir. Eğer terketmezlerse,
çıkacak bölgesel bir savaşın suçluları ve sorumlu-
ları onlar olacaktır. Bu büyük ülkeler, Suriye'nin yüz-
de doksanının "Müslümanlara ait" olduğunu unut-
mamalıdır. Onların haklarına ve seçeceği rejimleri-
ne saygılı ve sevgili olmalıdırlar. Barışın doğru yo-
lu budur. O halde geliniz, ey bütün dünya ülkeleri!
Barışın gereklerini yerine getirelim ve Dünya Barı-
şı'nı koruyalım. Bu korumayı yapabilmek için de,
Suriye'yi Rusya ve ABD'nin keyfine bırakmayalım.
Ülkeler arası çoğunluk oyumuzla Barış'ı kurtaralım.

Not 4: Rusya ve İran, Suriye'de 400 bin Müslüman'
ın katledilmesine destek verdiler. AB ve ABD ise,
katliamı seyrettiler. Dolayısıyla bu ülkeler, Suriye
sorununu çözebilecek ülkeler değildir. Sorun çö-
zücü olamayacak ülkeler de, hiç ikiletmeden Suri-
ye'yi terketmelidir. Eğer gerekli olursa, Suriye'ye
girme hakkı, Müslüman Dünya'nındır.(Aslında Rus-
ya, İran ve ABD'nin, "katliamı desteklemek ve sey-
retmekten" UCM'de sanık sandalyesine oturtulma-
ları gerekiyor. Eğer BM üyesi ülkeler çoğunlukla
parmak kaldırırlarsa, üç katliam suçlusu ülke mah-
kûm ettirilebilir.)

Not 5: Son kez söylüyoruz! Rusya ve İran'ın Suriye'
de işi yok. Kaybettikleri bir hak da yok. Çünkü bu
iki ülke, bir zâlimin iki işgalci dâvetlisidir. Kötülüğün
dâvetlileri derhal Suriye'den çıkmalıdır!

Not 6: ABD, PYD ve YPG ile olan ortaklığına son
vermediği takdirde, Türkiye'nin de IŞİD'le ortaklık
kurma hakkı vardır. ABD, Türkiye aleyhinde emel-
leri olan bu dinsiz ve komünist zihniyetli ve PYD/
YPG isimli ortakla, Türkiye'ye kötülük etmektedir.
ABD bu kötülüğü terketmelidir. Dostuna ihanet et-
memelidir. ABD'nin bu ihaneti karşısında Türkiye
sırtını ona dayayamaz, ona güvenemez. Bu güven-
sizlik de Türkiye'yi yalnızlığa iter. Bu itiliş de ancak
Rusya'nın işine yarar. Rusya da Türkiye'yi kolayca
avlar. Yoksa ABD'nin istediği bu mudur?

Not 7: AB ve ABD tarafından eli güçlendirilen Rus-
ya, Türkiye'ye mutlaka saldıracaktır. Bu saldırıda
Rusya'nın üç darbesi vardır. Birinci darbesini Türki-
ye'ye indirecektir. İkinci darbesini Avrupa'ya ve ü-
çüncü darbesini de Amerika'ya indirecektir. Çünkü
Rusya'nın, "dünyaya egemen olmak" gibi bir hede-
fi ve emeli vardır. Fakat Rusya, istediği darbeleri
vurabilmesine rağmen bu hedefine varamayacaktır.
Çünkü Kader'de ona böyle bir hak ve başarı yoktur.

Not 8: ABD yönetimi, Müslüman Kardeşler teşkilâ-
tını terör listesine almaya hazırlanıyormuş. ABD
sanki kendinin tersine döndü ve bu dönüşüyle de
PYD/YPG gibi terör örgütlerini dost ve ortak, Müs-
lüman Kardeşleri de düşman görmeye başladı. A-
ma ABD yönetimi bilmelidir ki, terörizmle ilgisi ol-
mayan Müslüman Kardeşler'i terörist kabul etmek,
dünyadaki bütün müslümanları terörist kabul etmek-
tir. Bu da, ABD'nin adâletsizliği olur. Bu adâletsizlik
de, Müslüman Dünya'yı ABD'ye düşman eder.Aca-
ba ABD bu düşmanlıkla ne kazanacaktır? Yoksa
ABD'ye adâletin ne olduğunu mu öğretmemiz ge-
rekiyor? ABD, büyük bir teşkilâtta küçük bir grubun
terörize olmuş olmasıyla bütün teşkilâtın teröristlik-
le damgalanamayacağını bilmiyor mu? Eğer Müs-
lüman Kardeşler teşkilâtı, kendi içindeki küçük bir
grubun terörizmini kabul ederse ve ona sahip çıkar-
sa, ancak bu halde onu terör listesine alabilirsiniz.
Aksi halde gereken ayrımı yapmak zorundasınız.
O zaman da: "Müslüman Kardeşler teşkilâtındaki
XY isimli grubu terörist ilân ediyoruz" dersiniz. Ama
bütün teşkilâtı terörist ilân etmeye hakkınız yoktur.
Eğer Müslüman Kardeşler darbeye karşı olduğu
için böyle bir ilâna başvuruyorsanız, bu da sizin de-
mokrat olmadığınızı ve demokrasinin düşmanı ol-
duğunuzu gösterir. Şunu da unutmayın: Müslüman
Kardeşler'in darbeye ve diktatörlüğe karşı savaş-
ması, onların hakkıdır. Bu savaşa da "terörizm"
derseniz, artık size ne diyelim!?

Yoksa Müslüman Kardeşlerin kendilerini aklamaları
için YPG gibi Suriye'de IŞİD'e karşı savaşmaları ve
Mısır'da darbecileri ve diktatörleri alkışlamaları mı
gerekiyor? Eğer Müslüman Kardeşler'e terörist
damgası basma haksızlığını yaparsanız, o zaman
Müslüman Dünya da size "terör devleti" damgası
basma hakkı kazanır. Bu damga hoşunuza gider
mi? Madem gitmez, yaptıklarınıza dikkat edin! Kar-
şımızda doğru yoldan çıkmış ve sapmış bir ABD
görüyoruz. Ve merak ediyoruz: Acaba "ABD'yi kim-
ler yönetiyor? Yoksa ABD yönetimini cinler ve şey-
tanlar mı ele geçirdi?"

Ey ABD yönetimi! Sen neler yapmaktasın? Senin
akıl sağlığın yerinde mi? Ama bundan sonra ne ya-
parsan yap, Müslüman Dünya tarafından sözün din-
lenilmeyecektir. Çünkü bizim nazarımızda dünya li-
derliğini kaybettin. Kaybettiğini geri istiyorsan; Rus-
ya ve İran'ı Suriye'den çıkar, Beşar Esad'ı ve reji-
mini devir veya devrilmesine yardım et, demokrasi-
ye sahip çık. Aksi halde sözün geçersizdir. Eğer
senin menfaatlerin demokrasiyi çiğnemeyi gerekti-
riyorsa, bizim menfaatlerimiz de ona sahip çıkmayı
gerektiriyor. Şimdi ne yapacağız? Çatışacak
mıyız?

Suriye'de demokrasiye engel olmak ve Mısır'da da
onu ezdirmekle Rusya'ya, İran'a ve Kuzey Kore'ye
benzediğinin farkında mısın? Ey ABD yönetimi!
Farkında mısın?

Ey ABD yönetimi! Şunları da söylemeden gönlü-
müz rahat etmeyecek: Müslüman Kardeşleri Sisi'ye
ezdirdiğin yetmedi mi? Şimdi de onları teröristler
listesine almaya çalışıyorsun? Müslüman Kardeşler
sana ne kötülük etti?

Ey Suriye'de 400 bin Müslüman Arap'ın katledilişini
seyretmiş olan Amerika! Söyle, sen "ne devleti"
sin?

Not 9: Suriye'de Beşar Esad'ı zamanında devirme-
yerek Türkiye'yi 2,5 milyon mülteciyle dolduran
ABD yönetimi, Türkiye'nin mülteciler için yaptığı ve
yapacağı masrafın üçte birini hatta tamamını karşı-
lamak zorundadır. Türkiye ABD'den, ona düşen pa-
yı istemelidir. Bu isteme, bir dilencilik değil, ABD'
nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeme-
sinin bedeli ve cezâsıdır. Bu cezâ mutlaka ödetil-
melidir. Ayrıca BM'de ABD'den, 400 bin Suriyeli
müslümanın katledilmesine engel olmamasının
hesabı da sorulmalıdır.

Not 10: Bu bildiri, Türkiye yönetimi tarafından bütün
Birleşmiş Milletler üyelerine iletilmelidir.

Not 11: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platform-
da paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Şubat sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Freitag, 26. Februar 2016

FETÖ LİDERİNİN SON KONUŞMASINA CEVAP!



FETÖ LİDERİNİN SON KONUŞMASINA CEVAP!

         melekten şeytan çıkaran ALLAHın adıyla

"Salih Zât"“ dediğiniz lideriniz, 22 Şubat'taki konuş-
masında şunları söylemiş: "Allah, sahabenin yaptır-
dığını size yaptırtıyor. Sahabenin yaptığına karşı
çıkanlar olsa olsa şeytanın çırakları olabilir. Zulüm
ile abat olanın sonu berbat olur. Yakında onlara
acıyacak duruma geleceksiniz. Bir yönüyle köksüz
birer ağaç gibi devrilecekler. Bir bir devrilecek ve
sizden yardım, medet, istiane bekliyor gibi acı acı
yüzünüze bakacaklar. Esas haklarında ağlanacak
birisi varsa onlardır.”

Ama bilmelisiniz ki siz FETÖcüler, 78 milyon Türki-
yelinin siyasal iradesini gasbetmeye kalktınız. Bu
kalkışınızla Sahabe'nin yaptığını değil, şeytanın
askerliğini yaptınız, zulüm işlediniz ve sonucunda
sonunuz berbat oldu!

Liderinizin Türkiye'yi yönetenler hakkında söylediği
"köksüz birer ağaç gibi devrilecekler" iddiası ise,
onun temennisidir. Fakat onun bu temennisi ger-
çekleşmeyecektir. Çünkü Türkiye'nin yüzde dok-
sandan fazlası iktidardakilerden iyilik görmekte ve
yüzde ellisi de "çok yaşa Erdoğan, çok yaşa Davut-
oğlu" demekte. Liderinizin temennisinin gerçekle-
şebilmesi için Türkiye'nin yüzde altmıştan fazlası-
nın İktidar'dan kötülük görüyor olması gerekir. Ama
böyle birşey hiçbir zaman olmayacaktır. Size karşı
da işlenmekte olan bir zulüm yoktur. Çünkü devlete
ve millete karşı suç işleyenleri cezâlandırmak, zu-
lüm değildir. Fakat şeytan, adâleti zulüm olarak
gösterir. Siz bu gösterime aldanmamalısınız.

Hem Cenab-ı Hak, liderinizin keyfine göre değil,
Kendi adâletine, hikmetine ve rahmetine göre hare-
ket eder. Allah'tan haksızlık, adâletsizlik, hikmetsiz-
lik ve rahmetsizlik beklenemeyeceğine göre, lide-
rinizin temennilerinin gerçekleşmesi mümkün olma-
yacaktır. Bu sebeple liderinizin bedduaları ya boşa
gider, ya da kendine raci olur. Nitekim bu rücuyu da
hergün görmekteyiz.

Herşeyden haberi olan Allah(cc), din ve memleket
düşmanlarıyla ittifak içinde olan bir cemaatin ve li-
derinin dualarını nasıl kabul edebilir ki? Hiç mi dü-
şünmüyorsunuz? Ama "Allahım! Bizi şu içine düş-
tüğümüz şeytanlıktan ve şeytanlıklardan kurtar" de-
se lideriniz, böyle bir duanın kabul edilmesi müm-
kündür. Fakat bu duayı edecek basiretliler nerede?
Haydi, sizin edemeyeceğiniz bu duayı biz edelim:
Allahım! Onları içine düştükleri şeytanlıklarından ve
şeytanca işlerinden kurtar. Eğer kurtulmak istemez-
lerse, onların hakkından gel. Türkiyemizi onların kö-
tülüklerinden koru.

Liderinizin yapacağı şey şudur: Önce kendi kötülük-
lerini görmelidir. Eğer bunu görmek istemezse, ar-
tık o, şeytanlaşmış bir insandır. Şeytanlaşmış bir
kimseden ise hak ve adalet beklemek mümkün ol-
maz. Eğer şeytanlıktan çıkma iradesini gösterebi-
lirse, düşman bellediği kimselerin düşman olma-
dığını, onlara karşı haksızlık ve adâletsizlik içinde
olduğunu görecek, kendini düzeltmeye çalışacak-
tır.

Evet, lideriniz ve sizler bu çalışmayı mutlaka yap-
malısınız. Eğer yapmazsanız, insan değilsiniz! İn-
san olmak isterseniz, hak ve adâletle hareket et-
melisiniz. Eğer bir düşmanınıza ettiğiniz kötülük
doksandokuz mâsuma zarar veriyorsa, haksızlık
ve adâletsizlik içerisindesiniz demektir. Siz de,
İktidardakiler'e yaptığınız düşmanlıkla bütün Tür-
kiye'ye kötülük etmektesiniz. Hak ve adâlete sa-
rılarak bu kötülüğünüze son vermelisiniz. Bunun
için de din ve memleket düşmanlarıyla kurduğu-
nuz ittifakı sonlandırmalısınız. Bu sonlandırmayı
yapmadığınız müddetçe, sizlerin "Sahabe'nin yo-
lunda" olduğunuza inanamayız.

İktidarı ellerinden zorla almaya çalıştığınız adam-
lara "zâlim" derken, kendi zâlimliklerinizi unutma-
yınız. Zâlimliğini unutan şeytana benzemeyiniz.
Sizin göreviniz, milletin dinine hizmetti, yoksa ikti-
dar hırsızlığı ve gaspçılığı değildi. Siz, Türkiye'yi
yönetenlerle uğraşmayın ki, biz de sizinle uğraş-
mak zorunda kalmayalım. Türkiye'nin yönetenleri-
ne olan haksız düşmanlığınızla bütün Türkiye'ye
hatta bütün Âlem-i İslâm'a kötülük yapmakta oldu-
ğunuzu görün ve bilin de, bu zulmü terkedin. Eğer
terketmezseniz, İslâm Âlemi'ndeki bütün cemaatler
yakanıza yapışacaktır. O halde kötülüğünüzü terke-
din, selâmet bulun! Ama lideriniz, işlediği suçların
hesabını vermek zorundadır. "Ben suçsuzum" di-
yorsa, gelsin Türkiye'ye isbatlasın. Kendini aklama-
sının başka yolu yoktur.

Din ve memleket düşmanlarıyla ittifak kurarak An-
kara saldırısına ortaklık etmektesiniz. Bu ortaklık
içinde olanlar Sahabe'ye nasıl benzeyebilir ki?
Kendinizi Onlara benzeterek Sahabe'ye iftira etme-
yin! Çünkü Onlar, sizin gibi siyasal iktidar gaspçılığı
ve hırsızlığı yapmaya kalkmadı. Çünkü Onlar, din
ve memleket düşmanlarıyla ittifak kurmadı. Siz ne-
rede, Onlar nerede! Size düşen, "biz zâlimlerden
olduk!" diyebilmektir. Diyebiliyor musunuz?

Hem bir "Salih Zât", siyasal bir düşmanlık yüzün-
den Türkiye'nin düşmanlarıyla ittifaklar kurarak, bin
türlü melânet işleyerek 78 milyon millete kötülük et-
mez. Ama sizin lideriniz ediyor! Hâlâ onun yanlışla-
rını görmeyecek misiniz? Hâlâ onun yanlışlarının
peşinden gidecek misiniz? Onu hâlâ Mehdi veya
Mesih olarak mı göreceksiniz? Onu hâlâ "Salih Zât"
mı belleyeceksiniz?

Lideriniz "Salih Zât" olsaydı, din hizmetini siyasal
iktidar hırsının üzerinde tutar, Hizmet'i batırmazdı.
Ama sizin lideriniz batırdı! Ona hâlâ Salih Zât mı
diyeceksiniz?

Evet, liderinizin bir salihlik yönü vardı, ama o yön
şimdi onun şeytaniyetlikleri tarafından yutulmuş du-
rumdadır. Bunu görmezseniz, şeytana hizmet et-
miş olacaksınız! Ve ne yazık ki, onun emrinde ve
hizmetindesiniz. Artık bu alçak hizmetten kurtulun!

Siyasal düşmanlık yüzünden Türkiye aleyhinde fa-
aliyet göstermek, size kâr getirmez. Ama zarar ge-
tirdiği açıktır! "Salihlik" yoluna girerek bu açığınızı
kapatmalısınız.

Evet, sizin lideriniz bir "melek"ti. Ama şimdi o, şey-
tana dönüşmüş bir Türkiye düşmanıdır. Şeytan in-
sanlara düşman olduğu gibi, lideriniz de Türkiye'ye
düşmandır. Türkiye'ye dost olsaydı, Türkiye'nin
düşmanlarıyla ittifak kurmazdı. İslâmın düşmanla-
rıyla ittifak içinde olan bir lideri "Salih" görmeniz,
yanlış yolda olduğunuzun kanıtıdır. Bu dünya, bir
imtihan dünyasıdır. Sizi zorla doğru yola sokama-
yız. İstediğiniz yolu seçmekte serbestsiniz. Ama
Türkiye'ye kötülük etmeye devam ederseniz,
bunun cezâsını çekersiniz. O zaman bu cezâyı,
"zulüm" olarak görmemelisiniz.

Not: Yeni Akit yazari Nureddin Veren'in 24 Şubat
tarihli "Gülen'in İkinci Sinsi Yalanı" ve 25 Şubat ta-
rihli "Gülen'in Üçüncü Sinsi Yalanı" isimli makalele-
rini okumakta fayda var:


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Şubat sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *