Dienstag, 12. März 2013

YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARLA DOSTLUK MÜMKÜN MÜ?

              YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARLA
                    DOSTLUK MÜMKÜN MÜ?

      İsa'nın, Musa'nın, Muhammed'in tek Tanrı'sı
                              ALLAHın adıyla

Kur'anda bu suale cevap aradığımızda karşımıza
ilk olarak Maide sûresinin 51. âyeti çıkıyor. Bu âye-
tin birinci cümlesi der: "Ey inananlar, Yahudileri ve
Hıristiyanları dost edinmeyin."

Bu söz "hak"tır. Peki bu hak sözün "adâleti" nedir?
Çünkü hak, adâletsiz; adâlet, hak'sız olmaz. Bu te-
mel ilke sebebiyle o sözün adâletini, yani "ölçüsü"
nü bilmek zorundayız. Çünkü o âyet, sözü mutlak
bırakıyor. Yani bir ölçü vermiyor. Bu durumda o sö-
zün ölçüsü nedir? Eğer bunun bir ölçüsü yoksa, o
söz yarım kalır. Yarım söz de, bizim aradığımız su-
ale cevap olamaz. 

O âyetin ölçüsünü ararken, yani "bütün Hıristiyan ve
Yahudiler bir midir, hepsi kötü müdür, onların tama-
mınışman bellemek zorunda mıyız" diye sordu-
ğumuzda; Maide sûresinin 57. âyeti bize gereken
cevabı, yani ölçüyü verir: "Ey inananlar, sizden ön-
ce kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden dininizi
eğlence ve oyun yerine koyanları dost tutmayın; ..."

Yani demek oluyor ki, müslümanlar; "onların dinini
oyun ve eğlence yerine koyan Yahudi ve Hıristiyan-
ları" dost tutamaz. Bunun muhalif anlamı da ortaya
koyar ki; "müslümanların dinini oyun ve eğlence ye-
rine koymayan ve onlara düşmanlık göstermeyen
Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluk mümkündür."

Kur'an, böyle bir dostluğa yasak koymamıştır ve ko-
yamaz. Çünkü İslâmiyet'in getirdiği dünya düzeni
(Kur'anizm)in, yani "İlâhî İdeoloji"nin temeli; (Evre-
nin ve içindekilerinin Yaratan'ına, öte dünyasına, ki-
taplarına, meleklerine ve peygamberlerine inançtan
sonra)Hak, Adâlet, Doğruluk ve Namusluluk, İbadet
ve İyilikçilik'tir. Dolayısıyla temelinde adâlet bulunan
bir din, yani İslâmiyet, Hıristiyan ve Yahudilerin iyile-
riyle ve hattâ düşmanlık göstermeyen dinsiz ve ate-
istlerle dahi dostluk ve yakınlaşmayı yasaklamaz.

Bu yüzden bu ölçüleri bilmeyen ve dinde ölçüyü ka-
çırmış bulunan bazı Hıristiyan, Yahudi ve Müslü-
manların birbirlerini düşman bellemelerinin ve bunu
sürdürmelerinin kıymeti yoktur. Bu din sahiplerinin
iyileri isterlerse birbirleriyle dostluk kurabilirler, bir-
birlerine yakınlaşabilirler.Çünkü Tevrat, İncil ve Kur'
an; bir "düşmanlık kitabı" değil, "dostluk kitabı"dır,
"barış kitabı"dır. Ama düşmanlık gösterenlere de
dostluk gösterilemeyeceği, yaratılışın gereğidir.
Kur'an da bu gereğin gereği olarak düşmanlık gös-
teren kitaplılarla dostluğu yasaklamıştır. Ama dost-
luk gösterenlerine karşı bir yasak getirmemiştir.
Kur'andan bu sözümüze destek veren pek çok â-
yet göstermek mümkündür. Onlardan birisi şudur:

"Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurt-
larınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan
ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz.
Çünkü Allah, adalet yapanları sever."(Mümtehine 8)

İşte bu ölçü ve gerçekleri bilmeyen bazı müslü-
manlar, Fethullah Gülen cemaatinin Yahudi ve Hı-
ristiyanlarla yapmakta olduğu "diyalog çalışmaları"
nı eleştirmekte veya onlara karşı çıkmaktadır. Hal-
buki Gülen cemaati bu çalışmaları, İslâmiyete ve
müslümanlara düşmanlık gösteren Yahudi ve Hıris-
tiyanlarla değil, dostluk gösteren veya yakınlaşmak
ve tanışmak isteyenleriyle yapmaktadır. Hem dost-
luk başkadır, diyalog başkadır. Diyalog, bir konu ve
sorun hakkında görüşmek, konuşmaktır. Dostluk i-
se, kalp ve kafaları birbiriyle uyuşan insanların kay-
naşmasıdır. Fikir ve inanç birliğine girdiklerinde
Müslümanlarla Hıristiyanlar birbirleriyle kaynaşabilir,
dost olabilirler. Hem bu dostluğa, hem bu diyaloğa
kimse yasak koyamaz!

                                  Tanrı tektir.
                    İsa, Musa ve Muhammed;
             ortaksız Tanrı'nın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Mart ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *

Sonntag, 3. März 2013

(Yazarımız Hüseyin Avdıç, Bülent Ersoy'u uyarıyor)

(Yazarımız Hüseyin Avdıç, Bülent Ersoy'u uyarıyor)

                            BÜLENT HANIM
         O VASİYETİNDEN VAZGEÇMELİDİR

Bugün Gazetesi'nin haberine göre Bülent Ersoy;
"500 bin dolar değerindeki yüzüğüyle gömülmek
istediğini vasiyet etmiş. Verilen haber şöyle:

Ersoy, "Dünya malı dünyada kalır. Hiç kimse öbür
tarafa kimse beyaz kefenden başka bir şey götüre-
meyecek biliyorum ama bazen düşünüyorum gö-
mülürken tek taşımla gömüleyim de orada parıl
parıl parıldayım" dedi.

(Bu haber doğruysa eğer); Bülent hanım bu istek
veya vasiyetinden derhal vazgeçmelidir. Çünkü bu
vasiyeti duyan mezar soyguncuları, dört gözle onun
ölmesini bekleyecekler ve o öldüğünde de, soygun
için, onu mezarında rahatsız edeceklerdir.Böyle bir
rahatsız edilmeyi ve soygunculara iş çıkarmayı ve
onlara bayram ettirmeyi hangi aklı başında olan
ister!

Bülent Hanım, eğer siz, o yüzüğün parasının öldü-
ğünüzde fakirlere dağıtılmasını vasiyet etseniz, o
fakirlerin duasını alırsınız. O dualar da kabirde ru-
hunuza genişlik verir. Umarım, o vasiyetinizden
derhal vazgeçersiniz ve bunu hemen duyurursu-
nuz. Mezar soyguncularını üzmek sizin hakkınız-
dır. Bu hakkınızı kullanınız...

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Mart başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *