YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARLA
DOSTLUK MÜMKÜN MÜ?
İsa'nın, Musa'nın, Muhammed'in tek Tanrı'sı
ALLAHın adıyla
Kur'anda bu suale cevap aradığımızda karşımıza
ilk olarak Maide sûresinin 51. âyeti çıkıyor. Bu âye-
tin birinci cümlesi der: "Ey inananlar, Yahudileri ve
Hıristiyanları dost edinmeyin."
Bu söz "hak"tır. Peki bu hak sözün "adâleti" nedir?
Çünkü hak, adâletsiz; adâlet, hak'sız olmaz. Bu te-
mel ilke sebebiyle o sözün adâletini, yani "ölçüsü"
nü bilmek zorundayız. Çünkü o âyet, sözü mutlak
bırakıyor. Yani bir ölçü vermiyor. Bu durumda o sö-
zün ölçüsü nedir? Eğer bunun bir ölçüsü yoksa, o
söz yarım kalır. Yarım söz de, bizim aradığımız su-
ale cevap olamaz.
O âyetin ölçüsünü ararken, yani "bütün Hıristiyan ve
Yahudiler bir midir, hepsi kötü müdür, onların tama-
mını düşman bellemek zorunda mıyız" diye sordu-
ğumuzda; Maide sûresinin 57. âyeti bize gereken
cevabı, yani ölçüyü verir: "Ey inananlar, sizden ön-
ce kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden dininizi
eğlence ve oyun yerine koyanları dost tutmayın; ..."
Yani demek oluyor ki, müslümanlar; "onların dinini
oyun ve eğlence yerine koyan Yahudi ve Hıristiyan-
ları" dost tutamaz. Bunun muhalif anlamı da ortaya
koyar ki; "müslümanların dinini oyun ve eğlence ye-
rine koymayan ve onlara düşmanlık göstermeyen
Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluk mümkündür."
Kur'an, böyle bir dostluğa yasak koymamıştır ve ko-
yamaz. Çünkü İslâmiyet'in getirdiği dünya düzeni
(Kur'anizm)in, yani "İlâhî İdeoloji"nin temeli; (Evre-
nin ve içindekilerinin Yaratan'ına, öte dünyasına, ki-
taplarına, meleklerine ve peygamberlerine inançtan
sonra)Hak, Adâlet, Doğruluk ve Namusluluk, İbadet
ve İyilikçilik'tir. Dolayısıyla temelinde adâlet bulunan
bir din, yani İslâmiyet, Hıristiyan ve Yahudilerin iyile-
riyle ve hattâ düşmanlık göstermeyen dinsiz ve ate-
istlerle dahi dostluk ve yakınlaşmayı yasaklamaz.
Bu yüzden bu ölçüleri bilmeyen ve dinde ölçüyü ka-
çırmış bulunan bazı Hıristiyan, Yahudi ve Müslü-
manların birbirlerini düşman bellemelerinin ve bunu
sürdürmelerinin kıymeti yoktur. Bu din sahiplerinin
iyileri isterlerse birbirleriyle dostluk kurabilirler, bir-
birlerine yakınlaşabilirler.Çünkü Tevrat, İncil ve Kur'
an; bir "düşmanlık kitabı" değil, "dostluk kitabı"dır,
"barış kitabı"dır. Ama düşmanlık gösterenlere de
dostluk gösterilemeyeceği, yaratılışın gereğidir.
Kur'an da bu gereğin gereği olarak düşmanlık gös-
teren kitaplılarla dostluğu yasaklamıştır. Ama dost-
luk gösterenlerine karşı bir yasak getirmemiştir.
Kur'andan bu sözümüze destek veren pek çok â-
yet göstermek mümkündür. Onlardan birisi şudur:
"Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurt-
larınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan
ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz.
Çünkü Allah, adalet yapanları sever."(Mümtehine 8)
İşte bu ölçü ve gerçekleri bilmeyen bazı müslü-
manlar, Fethullah Gülen cemaatinin Yahudi ve Hı-
ristiyanlarla yapmakta olduğu "diyalog çalışmaları"
nı eleştirmekte veya onlara karşı çıkmaktadır. Hal-
buki Gülen cemaati bu çalışmaları, İslâmiyete ve
müslümanlara düşmanlık gösteren Yahudi ve Hıris-
tiyanlarla değil, dostluk gösteren veya yakınlaşmak
ve tanışmak isteyenleriyle yapmaktadır. Hem dost-
luk başkadır, diyalog başkadır. Diyalog, bir konu ve
sorun hakkında görüşmek, konuşmaktır. Dostluk i-
se, kalp ve kafaları birbiriyle uyuşan insanların kay-
naşmasıdır. Fikir ve inanç birliğine girdiklerinde
Müslümanlarla Hıristiyanlar birbirleriyle kaynaşabilir,
dost olabilirler. Hem bu dostluğa, hem bu diyaloğa
kimse yasak koyamaz!
Tanrı tektir.
İsa, Musa ve Muhammed;
ortaksız Tanrı'nın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın onüçü, Mart ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *