Donnerstag, 31. März 2011

ERGENEKON ÜYELERİNİ BEKLEYEN AKÎBET

ERGENEKON ÜYELERİNİ BEKLEYEN AKÎBET

Fethullah Gülen Hoca, Ergenekon üyelerine dokunmadı. Belki
Hoca'nın, onların varlığından bile haberi yoktu. Ama Ergenekon
üyeleri Hoca'ya dokundu! Onu önce bir terörist gibi yargılattırdı-
lar, sonra da Amerika'ya sürgün ettirdiler. Bunlar da yetmedi on-
lara, şimdi hâlâ onunla uğraşıyorlar, yani ona "dokunuyor"lar. Fet-
hullah Hoca ise: "Ben onlara dokunmam, onlarla uğraşmam" diyor.

Fethullah Hoca'ya dokunan bir kısım Ergenekon üyeleri "yandı"lar,
yani Allah'tan belâlarını buldular. Çünkü Allah, Allah dostu olan
kullarının intikamını alır, dostlarının düşmanlarıyla uğraşır. Bunun
için, Fethullah Hoca'ya düşmanlıktan vazgeçmeyen ve henüz belâ-
sını bulmamış olanların da yakında bir belâya uğrayacaklarını göre-
biliriz. Bu belâ; ya büyük bir deprem olur, ya tedavisi imkânsız bir
hastalık, ya hapislerde çürüme, ya da bizim bilemeyeceğimiz başka
bir şey olur.

Orduyu, İstihbaratı ve Yargı'yı ele geçirmiş ve devletin en gizli bel-
gelerine sahip olmuş oldukları halde, "Fethullah Hoca'nın Emniyet'i
ele geçirdiğini" iddia edebilen ve ona düşmanlıklarını sürdüren Erge-
nekon üyeleri, akîbetlerini şimdiden görebilirler. Onlar, Fethullah
Hoca'dan değil, ama inanmadıkları Allahlarından bulacaklardır.
Çünkü Allah, Kendi dostlarını yalnız bırakmaz. Onlara kötülük e-
denlerden intikamını mutlaka alır. Fethullah Hoca'ya kötülükle do-
kunanları, Allah dokunur. Dokunulmak istemeyenler için de yol bel-
lidir: Düşmanlığa son vermek!

Gülen'i Amerika'ya hapsettirenler, kendilerini cehenneme hapseden-
lerdir.

Not: Gülen Cemaati'ni şeffaflaşmaya dâvet edenler, bunu önce Er-
genekon'a yapsınlar. Bu yapılmadıkça, Türkiye'nin pisliklerinden
arınması mümkün değildir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Mart sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyandırma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Montag, 28. März 2011

TÜRKLER MÜSLÜMAN MIDIR?

TÜRKLER MÜSLÜMAN MIDIR?

insanları İslâmiyet için yaratmış olan ALLAHın adıyla

Bir yazar bize sordu: "Türk Ordusu içindeki yüzde seksen Kemalist
subay, müslüman değil mi?

Onların müslüman olup olmadıklarını bilmiyoruz. Onların en azından
"dindar müslüman" olmadıklarını biliyoruz. Çünkü, dindar müslüman-
ların Türk Ordusunda barınması yasaktır. Bu yasak sebebiyle bin-
lerce dindar subay ordudan atılmıştır.

Gelelim, bütün Türklerin müslüman olup olmadığına: Namaz kılma-
yan, oruç tutmayan, zengin olduğu halde zekât vermeyen bir kimseye
"müslüman" denemez. Bu tür insanlar eğer Allah'a inanıyorlarsa, onla-
ra ancak; "inançlı", "Allahlı" denebilir. Çünkü müslümanlık: Allah'a
teslimiyet'tir. İbadetle Allah'ın emir ve isteklerine teslim olmamış in-
sanlara "müslüman" dememiz, mümkün değildir. Eğer "Türkler'in yüz-
de doksan dokuzu müslümandır" dersek, yalan söylemiş oluruz.

İslâmiyetin özetiyle: Adaleti, ibadeti ve insaniyeti olmayan kimselere
"müslüman" dememiz, doğru değildir. Bunun için; adaleti, ibadeti ve
insaniyeti olmayan Türkler ve Araplar, müslüman sayılamazlar. Aynı
şekilde Allah'a ibadeti olmayan Hıristiyanlar da, "İsa Dini'nden" değil-
dir.

Duamız: Allah, Türkleri ve Arapları müslümanlığa kavuştursun!

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Mart sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

ERGENEKON'UN ORDUSU

ERGENEKON'UN ORDUSU

ERGENEKON'UN ORDUSU Farzedelim ki, Gülen Cemaati'nin
Emniyet Teskilâtı'nda yapılanması var ve bu yapılanma bütün teşki-
lâtı ele geçirmiş olsun. Ne olur? Ordu bir darbe yapmak istese, po-
lisi iki günde ezer geçer. Çünkü ordunun tankı, füzesi, savaş uçağı
vardır. Ama polisin tabancasından başka bir şeyi yoktur. Varsa bile
ordununki yanında cüce kalır. Ordunun, darbe yapmak gibi bir a-
macı olabilir. Çünkü iktidarı ele geçirmek arzusuna sahiptir, sahip
olabilir. Fakat polisin böyle bir düşünce ve arzusu yoktur. Eğer em-
niyet teşkilâtı Ergenekon çetesinin elinde olsaydı, ordunun sahip ol-
duğu düşünceye o da sahip olabilirdi. Şimdi düşünelim: Hangisi da-
ha tehlikelidir? Madem Ergenekon çetesinin üyeleri iftiralarından
vazgeçmiyorlar ve iktidarı devirebilmek için "İmamın Ordusu" bom-
basını patlatabiliyorlar, demokratlar da TSK içindeki "Ergenekon'
un Ordusu" füzesini patlatabilmelidirler. Ve bununla ilişkili olarak;
(isimlerin doğrusunu biliyorsunuz) Veli Küçük, Yalçın Büyük, Batı
Perinçek, İlker Yalçın, Şemsettin Dalan, Ahmet Haberal gibi erge-
nekon üyeleri terar tekrar sorguya çekilip, Türk Silahlı Kuvvetleri
içindeki gizli Ergenekon Ordusu'nun deşifre edilmemiş subay ve ge-
nerallerinin kimler olduğu ve hangileriyle irtibat halinde oldukları ve
gizli silah depolarının nerede bulunduğu mutlaka öğrenilmelidir. Çün-
kü, Ordu içindeki Ergenekon yapılanması, polis içinde olduğu iddia
edilen Cemaat yapılanmasından on bin defa daha tehlikelidir!

Hür Gazeteciler ve Demokratlar adına: Ali Coşkun

Sonntag, 27. März 2011

YAZARIMIZDAN "İMAMIN ORDUSU"YLA İLGİLİ BİR NOT

YAZARIMIZDAN "İMAMIN ORDUSU"YLA İLGİLİ BİR NOT

Ergenekon Terör Örgütü'nün Gülen Cemaati'nin "Polis Teşkilâtını
ele geçirmeye çalıştığını" iddia eden "İmamın Ordusu" gibi kitapları
niçin yazdırttığı ve bu konu üzerinde niçin ısrarla durduklarını çok
iyi düşünmeliyiz. Çünkü Ordu içindeki darbeci ve Ergenekoncular
bir darbe yapmak isterlerse, Polis Teşkilâtı'nın mukavemetiyle
karşılaşmamalıdırlar. Bunun için de Polis Teskilâtının şimdiden
pasifize edilmesi gerekir. Bu da, "İmamın Ordusu" gibi kitaplarla
sağlanır. Bütün bunlardan da çıkartabiliriz ki; TSK içindeki darbeci
Ergenekoncular hâlâ aktif haldedir ve yeni bir darbenin çalışması
içindedirler. Çünkü ordu, Kemalistlerin elindedir. Bunu,
www.kuranisthaber.blogspot.com adresinden görebilirsiniz.
Kemalistler de, ETÖ'nün elindedir. Çünkü onların ordu içinde
henüz deşifre edilmemiş yüzlerce subayı bulunmakta ve deşifre
olmuş generalleri de vazife başındadır. Bu durum karşısında
demokratlar çok dikkatli olmak zorundadırlar. Tehlike henüz
geçmiş değildir. AKP'nin iktadarı tekrar kazanmasıyla, bu
tehlikenin dozu da artacaktır.

"İmamın Ordusu"nu okurken, "Ergenekon'un Ordusu"nu
görebilmeliyiz.

Hür Gazeteciler ve Demokratlar adına: Ali Coşkun.

Samstag, 26. März 2011

"İMAMIN ORDUSU"

"İMAMIN ORDUSU"

Savcılıkça el konulmuş bulunan Ahmet Şık'a ait "İmamın Ordusu"
isimli "sırlı" kitabın içeriğinin ne olduğunu biz de merak ediyor ve
bu merakımızın aklımıza ilk getirdiği şeyin de; "Fethullah Gülen'in
orduyu ele geçirmeye çalıştığını iddia eden" bir çalışma olabilece-
ğini görüyorduk. Nitekim kitabın içeriği ile ilgili medyada son çı-
kan haberlerde de buna şahit olduk.

Şimdi bu kitabı çok merak edenler ve onu hemen okumak isteyen-
ler, kitabı okumadan önce şu ön bilgilere sahip olmalıdırlar:

Türk Ordusu'ndaki subay ve generallerin yüzde sekseni Kemalist
ve CHP'lidir. Geri kalan yüzde yirmisinin içinde de milliyetci, dindar
müslüman, liberal, demokrat ve vesaireler bulunur. Ordunun rütbe-
siz er kısmı ise, bunun tam tersidir. Yani yüzde sekseni milliyetçi,
müslüman, liberal, demokrattır. Yüzde yirmisi de Kemalist ve CHP'
li olabilir.

Ordu içindeki dindar subaylar ise; Ergenekon Terör Örgütü, Batı
Çalışma Grubu, Kemalistler ve CHP'liler tarafından ihraç edilmiş,
atılmıştır. Yani bu tablodan, Ordunun "emin eller(!)de", yani CHP'li
ve Kemalistlerin elinde olduğunu görebiliriz. Bundan da, Ordunun
kimlerin tarafından "ele geçirilmiş olduğunu" çıkarabiliriz.

Şimdi sormalıyız: "Orduyu ele geçirmek, CHP'li ve Kemalistlerin
hakkı mıdır?" "Böyle bir hak olacaksa, bütün Türkiye halkının hak-
kı olmalı değil mi?" Ama birileri, bu hakkı Türkiye halkına çok gör-
mekte veya onun hakkından korkmaktadır ve bununla birlikte Türk
Silahlı Kuvvetleri içindeki henüz deşifre edilmemiş yüzlerce Ergene-
kon Terör Örgütü üyesinin gizli kalmasını sağlamaya ve yazdıkları o
mâlûm kitaplarla da darbeci ve Perinçekci subay ve generalleri ko-
rumaya çalışmaktadırlar.

Eğer Perinçek konuşturulabilseydi, TSK içindeki bütün gizli ele-
manlar açığa çıkartılmış olacaktı. Ne yazık ki, o darbeci ve Erge-
nekoncular, "susma hakkı"nı kullanarak bu gizliliği sürdürebiliyorlar.

Bu halde dikkatlerimiz "İmamın Ordusu"na çekilirken, orduyu asıl
ele geçirmiş bulunan unsurları, yani TSK içindeki "Doğan'ın ve Pe-
rinçek'in Orduları"nı unutmamalıyız. Ve korkulacaksa, Türk halkı
asıl bunlardan korkmalıdır. Çünkü bir darbe yapabilirler ve zaten
ordu, halkçı ve Kemalist azınlığın elindedir.

Eğer demokratik bir anayasa yapabilirsek, bu korkulardan kurtula-
cağız. Çünkü o zaman Ordu, "Türkiye Halkı'nın ordusu" olacaktır.
Ama birileri bunu engellemek için var gücüyle çalışıyor ve bu mille-
te korku yutturuyor ve bu yutturmayla da kendilerinin orduyu ele
geçirmişliğini gizlemeyi başarıyor. Bunun için "İmamın Ordusu" ya-
zarlarına tebrikler!

Eğer içeriğinde çok büyük yasal bir suç bulunmuyorsa, "İmamın
Ordusu" derhal serbest bırakılmalı ve yayınlanmalıdır. Bir Avcı,
Fethullah gülen hakkında bir iftira kitabı yazarak 1,5 milyon lira
kazandı. Bir 1,5 milyon da, "İmamın Ordusu" kazansın! Ne olur
sanki? Fakat Fethullah Gülen'in de, müfterilerin tepesine binmesi-
nin yasal hakki olduğu unutulmamalıdır.

Not: Fethullah Gülen'in, "orduyu ele geçirmek" gibi bir düşünce ve
çalışması olamaz. Çünkü, Türkiye halkı, demokrasiyi benimsemiş-
tir. Fethullah Gülen de demokrasiden rahatsız değildir. Ancak,
TSK'yı "Ergenekon mikropları"ndan temizlemek de bu milletin hak-
kıdır. Bu hak gasbedilemez.

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Mart sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyandırma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Freitag, 25. März 2011

NATO OPERASYONLARINA MUHALEFET EDENLERE DUYURU!

NATO OPERASYONLARINA
MUHALEFET EDENLERE DUYURU!

Libya diktatörü Kaddafi'ye karşı yapılmakta olan NATO Operas-
yonu'na muhalefet etmekte olan bir kısım laiklerin ve müslümanların
nazarlarına şu iki noktayı arz etmek istiyoruz:

Birincisi: İran lideri Ayetullah Humeyni, İran Şahını devirirken 30
bin devrım muhalifini yok etti. Bu kadar insanı yok etmek, İran Li-
deri'ne helâl miydi, haram mıydı? Şimdi Libya diktatörünün isyancı
halkı ezmesi karşısında NATO'nun, Kaddafi'ye savaş açması, niçin
haram olsun?

Denilebilir: "Onunkisi İslâmiydi."
Biz de deriz: NATO'nunki de "insanî"dir.
Buna da itiraz edilip denebilir: "Hayır! NATO'nunki şeytanîdir.
Çünkü bazı menfaatleri için bu operasyona katılıyorlar."
Bu halde biz de sorarız: Diktatörlerin zulmüne kim dur diyecek?

İkincisi: NATO'nun Ortadoğu'da bulunması istenmiyorsa, bu hal-
de Türkiye, bütün sorumlulukları üstüne alarak: "Diktatörlüklere
karşı gereken savaşı ben veririm" deyip, diktatörlüklerden kurtul-
mak isteyen Ortadoğu halklarına arka olsun ve gereken operas-
yonları yapsın. Acaba Türkiye yalnız başına böyle büyük bir yükün
altına girebilir mi? Girmek ister mi? Baş edebilir mi? Eğer "ederiz"
derse, buyursun, hemen işe koyulsun! NATO da bir kenarda dur-
sun, karışmasın... Tabii buna cevap verilirken, bir PKK'yı bitireme-
miş Türkiye'yi göz önüne alarak cevap verilsin. Acaba hangisi daha
isabetlidir? NATO ile birlikte hareket etmek mi, yoksa yalnız başı-
na kalmakla mı? Yoksa hem kendisi birşey yapmamak ve hem de
NATO'yu durdurmak mı?

Hem Türkiye'nin vermiş olduğu kararı da unutmayalım: "Türkiye,
Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır!" Yani Türkiye,
Libya diktatörüne karşı olsa da silahlı bir eylemde bulunmayacak-
tir. Eeee! Bu zalim diktatöre karşı kim savaş verecektir? Halkın ye-
terli gücü yoksa, baskaşından yardım isteyecektir tabii ki. Çünkü
diktatörlerin polisi ve askeri vardır. Halk belki buna karşı bir silah
da bulamayacaktır. Ne yazık ki bazı devrimler kansız ve savaşsız
olamıyor. Her diktatör de hemen kaçıp gitmiyor.

Ortadoğu diktatörlüklerden temizlenmeden de İslâmlı ülkelerin birli-
ğinden söz edilemez. Bu durumda bu bölge temizliğine kavuşuncaya
kadar NATO'nun onun üzerinde söz sahibi olmaya devam etmesi
kaçınılmaz görünüyor. Bu görüntü karşısında Türkiye, NATO'yu
dizginleyen bir güç olabilir.

Not: Ortadoğu'nun sıhhatine kavuşabilmesi için, onun diktatörlük-
lerden arındırılması gerekiyor. Bu arındırma için de, Türkiye'nin
liderliği ve önderliği gereklidir. Türkiye bunu kabul etmezse, bu
boşluğu Avrupa ve Amerika doldurmak zorunda kalacaktır. Bunu
da o bölgenin müslüman halkları kabul edemeyeceğinden, iş yine
Türkiye'ye kalır. Türkiye, bu yükümlülüğünden kaçmamalıdır.

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Mart sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Duyuru.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Dienstag, 22. März 2011

NATO ÜYESİ ÜLKELERİN DİKKATİNE

NATO ÜYESİ ÜLKELERİN DİKKATİNE

zalimlerin karşısında mazlûmların yanında olan ALLAHın adıyla

Eğer "İslâmlı" olan Ortadoğu ülkeleri diktatörlüklerden arınmış
olsaydı, bugün Libya'nın başına gelenler, büyük bir ihtimalle ya-
şanmayacaktı.

Şimdi Libya diktatörü Kaddafi'ye karşı yapılmakta olan askerî
harekât, bir "haçlı seferi" değil, Libya halkını Kaddafi'nin zulmün-
den kurtarma gayretidir. Bu gayret, Kaddafi devrilene kadar de-
vam etmelidir. Bu saatten sonra Kaddafi ve Libya halkı kendi
başına bırakılamaz. Kara hârekâtı gerekiyorsa, yapılmalıdır.
Ancak buna, NATO ülkelerinin çoğunluğu karar vermelıdır.

Türkiye, zulüm gören Libya halkının yanındadır. Ama diktatörlerin
yanında olamaz. Bu yüzden ve hem NATO üyesi olmasından da,
Kaddafi'ye karşı yapılacak bir harekâtta tarafsız kalamaz ve üzeri-
ne düşen yükümlülüğü de yerine getirmek zorundadır. Eğer bugün
İslâmlı ülkelerin bir birliği olsaydı, böyle bir durumda NATO'nun
yapmak zorunda olduklarını kendileri yapacaktı. Öyle bir güç ve
birlik olmadığına göre, iş, NATO'nun üzerine kalıyor.

NATO üyeleri, üzerlerine düşeni yapmalıdır. Gerekeni yaparken
de, gayri meşruluklara düşmemeliler ve Libya halkını uğrayacakları
zarardan koruyabilmelidirler. Bu konuda da Avrupa İnsan Hakları
Örgütü gözlemci ve gözetici olabilir.

Not: Libya'daki aşiretler, Kaddafi devrilirken birbirleriyle çatışma-
ya girmek yerine, halkın sesine kulak verebilecek bir lider ortaya
çıkarmak için anlaşabilirler. Eğer Kaddafi teslim olmayıp savaşma-
ya devam ederse, onun silahlandıracağı birliklere karşı savaşmak,
"Libya halkına karşı bir savaş" olarak nitelenemez.

Not 2: Libya'ya yapılacak operasyon, Kaddafi devrilene kadar
devam edebilir.

Not 3: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda paylaşıldı.

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Mart sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı.
Nitelik: Özel mesaj 10.
Mesajı veren makam: Mehdiyet Makamı.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *