Donnerstag, 24. Februar 2011

LİBYA DİKTATÖRÜ KADDAFİ'YE MESAJ

LİBYA DİKTATÖRÜ KADDAFİ'YE MESAJ

Eğer Kaddafi, Libya halkını kırmaya devam ederse, bu halkı onun
zulmünden kurtarmak için ya Müslüman ülkelerden derlenecek bir
ordu ile, ya da BM veya Amerika gücüyle Libya'ya operasyon
yapılmak zorunda kalınacaktır. Eğer Libya halkı zor durumda kalır-
sa, bu üç kuvvetten birini dâvet etmek hakları olacaktır. Libya dik-
tatörü, bu operasyona gerek kalmadan, halkı katletmeye son ver-
meli ve iktidardan hemen çekilmelidir. Aksi halde onun sonu da,
Saddam'ın sonu gibi olacaktır! Biz ise, Kaddafi'nin sonunun böyle
olmasını istemiyoruz.

Halka zulmü reva görenler, şehidlik mertebesini kazanamazlar ve
diktatörlük de bir hak değildir, haksızlıktır. Bu haksızlık derhal son
bulmalıdır.

Libya'yı yikmak, Kaddafi'nin hakkı değildir. Çünkü Libya, Libya
halkınındır. Libya'nın yüzde doksandokuz virgül doksandokuzu,
Libya halkına aittir. Kaddafi ancak kendi evini ve ikdarını yıkabilir.
Onun hakkı bu kadardır!

Dünyanın gerçek sahibi yüce Allah, yeryüzündeki bütün diktatör-
lüklerin son bulmasını istiyor. Bu isteğin karşısında hiç bir diktatör
duramaz.

Not 1: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda paylaşıldı.

Not 2: Bütün Ortadoğu halkları, aşağıda linki verilen bildiriyi
okumalıdır:

http://kuranisthaber.blogspot.com/2011/02/ortadogu-halklari-bu-bildiriyi.html

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Şubat sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı.
Nitelik: Özel mesaj 9.
Mesajı veren makam: Mehdiyet Makamı.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

ORTADOGU HALKLARI BU BİLDİRİYİ OKUMALIDIR!

ORTADOGU HALKLARI BU BİLDİRİYİ OKUMALIDIR!

(Aşağıdaki bildiri, "Kuranisthaber" tarafından 2004 yılında yayın-
landı. "Bopname" olan bu bildirinin adını şimdi:

"ORTADOĞU DEMOKRASİ PROJESİ"

olarak değiştirebiliriz)

(B O P) N A M E

caglari yenileyen Allahin adiyla


Büyük Ortadogu Girisimi (BOP) hakkinda söz etmeye bas-
lamadan önce bu konuda görüslerini bildiren Türkiye
yazarlarindan Ömer Celik, Erdal Safak, Hasan Cemal,
Cengiz Candar ve bunlara yakin olan diger yazarlari
"gercegi görebilen yazarlar" olarak tebrik etmek isti-
yor ve bu kimselerin ilgili kurum ve kuruluslarimiz
tarafindan ödüllendirilmesini rica ediyoruz.

Adi malum bu proje ve girisim hakkinda herkes söyliye-
cegini söyledi. Kimi evet dedi, kimi hayir dedi. Ama
"hayir" diyenlerin cogunlukta oldugunu gördük. Simdi
bu evet ve hayir'larin üzerine cözüm cetvelimizi koya-
rak kimlerin hakli, kimlerin haksiz ve kimlerin isa-
betli veya isabetsiz hareket ettiklerine bakacagiz.

Cözüm Cetveli'miz cok basit, Hak ve Adalet ve Namus'
tan ibarettir. Bu cetveli kullanabilmek icin "BOP'a ne
gerek var" diye soracagiz. Bunu cevaplayabilmek icin
de gözlerimizi Ortadogu'nun üzerinde gezdirecek ve o-
nun haline bakacagiz. Ortadogu'nun haline baktigimizda
ne görüyoruz? Onlarin büyük bir belânin pencesinde ol-
dugunu görmüyor muyuz? Cünkü toplumlar icin en büyük
sorun ve belâ: Cahillik, fakirlik ve bölünme'dir. Iste
Ortadogu da tam bu belânin ortasindadir ve büyük bir
kurtulus beklemektedir. Bu kurtulus icin bir plan ve
projeye ve bir kurtariciya ihtiyac var. Iste Büyük Or-
tadogu Projesi bu ihtiyaca cevap olabilir.

"Olabilir" diyoruz. Bu konuda kesin seyler söylemeden
önce Ortadogu'nun gecmisine, Islâmiyet öncesine, yani
milâdî 500-600 yillarina gidelim. Bu vakitlerde Mekke
ve civarindaki toplumlar dinde, bilimde, düsüncede ve
insanlikta en karanlik caglarini yasiyordu. Yüce Yara-
tici ise bu gidisi durdurmak ve degistirmek istiyordu.
Bunun icin peygamber soylu, toplumunun gidisatini be-
genmeyen Ahmed adinda bir kimseyi(ruhuna selam ve rah-
met olsun) Mekke halkina elci ve haberci hem de bir
kurtarici olarak gönderdi. Mekkeliler ise yeni bir din
getiren Ahmed-Muhammed'in dinine girmek istemiyordu.
Alistiklari halde kalmak, asilsiz dinlerini korumak ve
gercek dinin yayilisini önlemek icin Muhammed Hazret-
lerini ortadan kaldirmak istediler. Hz. Muhammed ise,
Ilâhî inkilâbini korumak ve sürdürmek ve zulmü ortadan
kaldirmak icin bir düzine kadar savunma savasi vermek
zorunda kaldi. Bu savaslar sonunda zaferle cikti ve
inkilâbini gerceklestirmeyi basardi. Bu basari sonu-
cunda Arap toplumlari dinde, bilimde, düsüncede ve in-
sanlikta insanliga önder oldular. Essiz bir mutluluk
cagi ya$adilar. Bu ya$am icindeki ilerilik ve gelis-
mislikleri ortacaga kadar sürdü.

Bu cagdan sonra gerilemeye basladilar ve 15. asirda
halifeligi Osmanlilar'a birakmak zorunda kaldilar ve
onlarin yönetimine girdiler. Osmanli Imparatorlugu'nun
cöküsünden sonra da Bati sömürgesine düstüler. Bu dü-
süsten kurtulduktan sonra da bir türlü kalkinamadilar,
ilerleyemediler, düzelemediler. $imdi onlari yeni bir
inkilâba muhtac halde görüyoruz. Onlarin muhtac olduk-
lari bu inkilâbi ise, $u zamanlarda yeni dünya Impara-
toru ABD, "Büyük Ortadogu Girisimi" adi altinda onlara
teklif etmektedir. Acaba Ortadogulular bu teklife evet
mi demeliler, hayir mi demeliler?

Dinde yenilesmeye, bilimde ilerlemeye, ekonomide kal-
kinmaya, siyasette demokratiklesmeye muhtac olan Orta-
dogu halklarinin ABD tarafindan yapilan teklife "evet"
demekten baska careleri görünmüyor. Islâmli yazarlarin
ABD'nin teklifine "hayir" demelerinde ise fazla bir ö-
nem yoktur. Cünkü onlarin hayir'lari, Ortadogulular'in
sorunlarini cözmüyor, aksine cözümsüz birakiyor. Bu
cözümsüzlüge razi olunamaz. Cözüm, "evet"tedir. Fakat
bu evet, ABD'ye kayitsiz sartsiz bir teslimiyet de de-
gildir.

Simdi ABD'li projeye evet dememizi gerektiren sebepler
nelerdir, onlara bakalim.

Birinci sebep: Cehalet'tir.

Bu da iki türlüdür. Birincisi dinî, ikincisi dünyevî'
dir. Dinî olani, dinsel anlayisin bozulmasi ve dinin
yanlis uygulanmasiyla meydana gelmektedir. Dünyevî o-
lani ise egitimdeki noksanlik ve yetersizliklerdir.
Simdi biz önce dinî olandan baslayalim.

Bugün Ortadogu'da din, gercek kimliginden cikarilip a-
levîlestirilmis, sünnîlestirilmis ve vehhabîlestiril-
mistir. Oysa Allah'in dininde alevîlik, sünnîlik, veh-
habîlik yoktur. Burada "sünnîlik" derken, Hz. Peygam-
berin sünnetine, yani Kur'anî ya$antisina muhalif ol-
dugumuz sanilmasin. Bizim muhalefetimiz sünnîlesmeye'
dir. Sünnîlesmek ise, Hz. Peygamber döneminin sartla-
rina uygun olan yasa ve kurallari aynen getirip bu za-
mana tatbik ederek haksizlik ve adaletsizlige ve vah-
$ete sebep olmaktir. Bu da dini bozar. Bu bozuma mey-
dan vermemek icin Allah'in Mehdisi'ne uyup, zamanimi-
zin sartlarina uygun gerekli yorum ve ictihadi yaparak
haksizlik ve adaletsizligi ve vahseti ortadan kaldir-
mak gerekir.

Hz. Peygamber'den sonra Halifeler bu sekilde hareket
etmisler, haksizlik ve adaletsizlige meydan vermemis-
lerdir. O halde dinde düstügümüz cehaletten kurtulmak
icin Allah'in gercek dinine dönüp vehhâbîlikten, ale-
vîlik ve sünnîlikten soyunmaliyiz. Allah Kur'anda dog-
rulugu emrediyor. En önemli dogruluk ise; dini egrilt-
memek, onu dogru tutmaktir. Öyle ise dini dogrultalim.
Bunun icin de alevîligimizi, sünnîligimizi ve vehhâbî-
ligimizi birakip gercek dine dönelim. Gercek din ise,
"Allah'in indirdigi" dindir. Bunun da özeti: Yaratan'
in, yaratilisin ve yaratilmislarin yasalariyla ve za-
manin sartlariyla uyum ve baris icinde olmak ve ya$a-
maktir. Yani, yanliz Yaratan'in yasalarini kabul edip
yaratilisin ve yaratilmislarin yasasina sirt dönmek
veya sadece yaratilisin ve yaratilmislarin yasasina u-
yup Yaratan'in yasasini reddetmek ve dislamak gercek
dinden cikistir.

Yirminci asirda cehalet, ilimden geliyordu. Bu da din-
sizlige sevkediyordu. Simdi ise cehalet dinden geli-
yor. Yani dini yanlis anlama, yorumlama ve uygulama
söz konusudur. Bu da dini tahrip etmekte, baglilarini
saptirmaktadir. Dinin alevîlestirilmesi, sünnîlesti-
rilmesi ve vehhâbîlestirilmesi bugün El-Kaide'yi meyve
vermistir.El-Kaide ise Allah'in Kitabi'ni "terör kita-
bi" haline getirmistir. Oysa Allah'in Kitabi, terörü
ortadan kaldirmak icin indirilmistir. Demek din agaci-
mizin zehirli meyveler* vermesini önlemek zorundayiz.
Bunun icin de Allah'in gercek dinine dönmek sarttir.
Bu da, Allah'in Mehdisi'ne uymakla olur.

(*Zehirli meyveler: Dinde cehaletin bir meyvesi de Ta-
liban'dir. Bizler Kur'anli olsak da, Allah'in $eriati'
ni vah$îlestiren rejim ve yönetimlere razi olamayiz.
Böyle bir seye Allah da razi olamaz. Bunun icin yüce
Allah, tirnaklarina oje sürdü diye kiz cocuklarinin
parmaklarini kestiren Taliban rejimini ABD eliyle sil-
di, ortadan kaldirdi.

El-Kaide bu dersi iyi anlamalidir. Yani bu kâinatin
Sahibi, halklarinin yönetimini, O'nun dinini vah$îles-
tirenlerin ve O'nun yasalarina düsmanlik edenlerin e-
line birakmaz. Öyle ise El-Kaide ve Taliban militanla-
ri, Allah'in Mehdisi'ne itaat ederek intikam eylemle-
rine son vermeli, kendilerini Mehdi Hazretleri'nin
buyruklari dogrultusunda düzeltmelidirler.)

Âlemlerin aydinlaticisi olan yüce Allah, her asirda
bir yenileyici gönderdigi gibi, yirmibirinci yüzyili
aydinlatacak bilgi ve isigini da göndermis bulunuyor.
Bu bilgi ve isik, Hz. Mehdi'nin mânevî $ahsiyetidir.
Artik Kur'anlilar bu mânevî $ahsiyete uymak ve baglan-
mak zorundadir. Dinde cehalete düsmekten kurtulmak ve
cehaletten kurtulus bu zorunlulugu yerine getirmekle
mümkündür. Bu mümkünü yerine getirirken, Ortadogu
halklari egitim ve ögretimdeki eksiklikleri, kusur ve
noksanliklari ve gerilikleri de ortadan kaldirmalidir.
Bunun icin de bir plan, program ve projeye gerek var.

Simdi de Cehalet'in dünyevî yönü olan "egitim" sorunu-
na bakalim: Ortadogu ülkesi insanlarinin mensubu oldu-
gu Islâm dini, mensuplarina okumayi, düsünmeyi, ilim
sahibi olmayi ve insanlikta ilerlemeyi sart kosuyor.
Bu sartin geregi olarak en basta dinsel cehaletten
kurtulmak ve okur-yazarligin yayginlastirilmasi icin
egitim ve ögretime önem vermek gerekiyor. Bu gerek i-
cin iyi bir egitim sistemine ihtiyac var. Bu sistem
de, insani insan eden bir sistem olmalidir. Bunun icin
de din ve dünya ilimleri birlikte okutulmalidir. Ancak
böyle bir sistem sayesinde ögrencilerin bir kismi yo-
bazliga düsmekten, bir kismi da insanliktan cikmaktan
kurtulur. Yine ancak böyle bir sistem ile elkaidelerin
ve frankenstaynlarin yetismesi önlenir ve ancak böyle
sistemle Mevlânalar ve Einsteinlar yetistirmek mümkün
olur. Bu konuda Fethullah Gülen'in egitim hareketinden
yararlanilabilinir.

BOP'u gerektiren ikinci sebep: Fakirlik'tir.

Fakirlik icinde bulunan Ortadogu ülkelerinin baglisi
oldugu Islâmiyet'in sayginligi, Allah'in adini yücelt-
meyi gerektiriyor. Allah'in adini yaymak ve yüceltmek
ise, medenîlesme icinde ekonomik kalkinma ile mümkün-
dür. Ekonomik kalkinmanin recetesi ise; dogrulukla ca-
lismak, iyi ve kaliteli bir üretimde bulunmak, tasar-
ruflu olmak, paylasmak ve yardimlasmaktir. Paylasma ve
yardimlasmanin yolu ise, zenginlerden alinacak servet
vergisini kanunlastirip uygulamak. Yani zenginlerden,
ihtiyac fazlasi mallarindan her yil yüzde üc veya bes
kadar bir vergi alip, bunu muhtac olan fakirlere ak-
tarmak. Yalniz bu sistem sadece Ortadogu ülkelerinde
degil, bütün dünyada, özellikle Avrupa ve Amerika'da
yürürlüge konulmalidir. Aksi takdirde fakirlerin imda-
dina kosmak mümkün olmaz. Üretemeyen, üretecek bir
seysi olmayan, meselâ gidasizliktan ölen Afrikalilar'
in haline seyirci kalamayiz. Gerekli vergi sistemi ol-
mazsa ve bütün dünyada etkin bulunmazsa, fakir ülkele-
rin kalkindirilmasi mümkün olmaz. Bugün dünyada hergün
35 bin insan acliktan ölmekte imis. Bu korkunc rakamin
derhal yok edilmesi gerekiyor. Bu rakam yok edilmedik-
ce keyfimizce ya$amaya devam etmemiz ve tok olarak u-
yumamiz insanlik disi ve insanliktan cikis olur. Bu
cikis son bulmali.

BOP'u gerektiren ücüncü sebep: Bölünmüslük'tür.

Ortadogu halklarinin mensubu oldugu dinin kitabi Kur'
an, baglilarina "birlik olmayi" emrediyor. Öyle ise bu
halklar birlesmelidir ve onlarin Avrupa birligi gibi
bir birlige kavusmalarina yardim edilmelidir. Fakat bu
birligin saglikli bir birlik olabilmesi icin o halk-
larin önce diktatörlük gibi baskici rejimlerden kur-
tulmasi ve kurtarilmasi gerekiyor. Kurtarilmalidir,
cünkü bu halklarin, kendi kendilerini kurtarmalarinin
mümkün olmadigi görünüyor. Bunu, Saddam'in devrilmesi
olayinda cok acik gördük.

Ortadogu halklari diktatörlüge razi olamaz ve olmama-
lidir. Cünkü onlarin dinlerine göre; insanlar birbir-
lerini Rab edinemez, kula kul olunamaz, Allah'tan bas-
kasina tapilamaz. Bu da; Hakk'a, Adalet'e ve Namus'a
dayali tam bir hürriyeti gerektirir. Öyle ise dikta-
törlüge boyun egilemez.

Yine onlarin dinlerine göre; i$ ve yönetimleri de ara-
larinda danisma, görüsme, anlasma ve uyusma iledir.
Bunlar da Hürriyet ile beraber Demokrasi'yi gerekti-
rir. Öyle ise Ortadogu halklari, altinda bulunduklari
baskici rejimlere son vermek durumundadirlar. Durum
böyle olmasina ragmen, Ortadogulular'in imanlarinda
güc kalmamis, ya da dogru dinlerinden uzaklasmis ola-
caklar ki, "Allah'tan baska Rab yoktur" diyemiyorlar,
diktatörlerin rabligina ses cikaramiyorlar. Onlarin
sahte rablari da, rabliktan vazgecmek istemiyor. Ama
halklarin gercek sahibi yüce Allah bu cirkin tabloya
razi olmamaktadir. Bu durumda onlarin yardimina kos-
maktan baska care kalmiyor. Care ise, BOP olmaktadir.

Iste son Irak savasina da daha cok bu noktadan bakmak
lâzimdir. Saddam cekilmek istemiyordu. Irak halkinin
da Saddam'i devirecek gücü, cesareti yoktu. ABD ve Is-
rail'in güvenlik sorunu vardi. Müslümanlarla Kürtler'
in ise diktatörlerden kurtulma arzusu bulunuyordu. Iki
ihtiyac birlesince aniden Irak savasi meydana geldi.
Simdi artik hersey olmus bitmistir, istenilen hedefe
varilmistir. Bundan sonra "savas iyi olmadi" diye tar-
tismanin, savasi lânetlemenin, Amerika'ya düsmanlik
etmenin faydasi yoktur. Zaten savas karsitlarinin da
Saddam'i devirecek gücleri, ona gecirecek sözleri yok-
tu. Allah'in Mehdisini dinlemeyen bir Saddam, onlari
mi dinleyecekti! Bu durumda olanlarin itirazlari, Ame-
rika düsmanligindan öte bir anlam tasimiyor. Bütün o-
lanlar Allah'in izni ve emriyle olmustur. Amerika da
bu savasin bir âleti ve askeridir. Cünkü hepsinin öte-
sinde Allah'in takdiri var. Savas karsitlarinin ve
menfaatleri zedelenenlerin bu sözlere de verecekleri
bir karsiliklari olabilir. Ne yapalim? Muhalefetsiz
demokrasi olmaz ki! Tatmin bulacak olanlar, konusur...

Buraya kadar gördük ki, Ortadogu'nun cözüm bekleyen
Cahillik, Fakirlik, Bölünme ve Diktatörlük olmak üzere
üc büyük sorunu var. Hakk'in geregi ise bu sorunlarin
halledilmesini istediginden, bu sorunu cözecek bir
projeye hayir demenin hakliligi kalmiyor. Bu durumda
Amerika bu projeden vazgecse dahi biz ondan vazgecme-
meliyiz.

Bu projeyle ilgili cevaplanmasi gereken sualler var.
Simdi onlari cevaplayalim.

1-Bu projenin ABD tarafindan hazirlanmis olmasi ve
gündeme getirilmesi isabetli mi, yani Amerika'nin böy-
le bir seye hakki var mi?

Hakki var. Cünkü bir dünya egemeni olarak dünyanin dü-
zeniyle ilgilenmek, onun sorumlulugunu gerektiren bir
görevdir. Hem ABD'nin Ortadogu kaynakli bir darbe ye-
mis olmasi da ona gerekli izni ve mesruiyeti kazandir-
maktadir.

2-Ortadogulular kendi iradelerine birakilsa ve kendi
kendilerine düzelseler olmaz mi?

Hem olur, hem olmaz. Olur, fakat Ortadogu halklarinda
gerekli uyaniklik yok. Uyandirilmalari da cok uzun za-
man alabilir. Dünyanin az kalmis ömrü, onlarin uyanma-
sini bekleyemez. Olur'una baktik, bir de olmaz'ina ba-
kalim.

Olmaz, cünkü bu halklar baskici rejimlerin tasallutu
altinda oldugundan kendi kendilerini kurtaramazlar.
Krallar ve diktatörler de kendiliklerinden tahtlarini
birakmazlar. Bunu Saddam örneginde gördük. "Cekil" de-
dik, cekilmedi. Savasa kalkisti ve maglup oldu.

Baskici rejimlere karsi halk ayaklanmasi ise, bu da,
ordu ile milletin catismasini netice verir, yüzbinler-
ce cana mal olur. Bunu da Iran devriminde ve Saddam'
in, ayaklanan Kürtler'i bastirmasinda gördük. Ama bü-
tün bunlara meydan vermeden halkin yavas yavas uyanma-
sini beklemek ise, buna cok zaman gerek oldugundan,
uygulanamaz. Eger 50 yil öncesinde olsaydik, bu olabi-
lirdi. Ama simdi kiyamete cok az vakit kaldigindan de-
mokratiklesme sürecinin hizlandirilmasi gerekiyor. Bu-
nun icin de ABD'nin müstebit rejimlere yüklenmesi sart
olmaktadir.

Bunun ardindan sorulabilir: "Zorla demokrasi olur mu?"
Elbette olmaz! Fakat bizim gayretimiz, Irak'i zorla
demokratiklestirmek degildir. Biz sadece demokrasinin
yolunu aciyoruz. Gerisini Irak halki kendi kendine ba-
saracaktir.

3- Amerikasiz BOP olur mu?

"Babasiz cocuk olur mu" gibi bir sual bu! Yani bazi
kimseler diyebilir: Ortadogu kendi kendine düzelsin.
Amerika'ya ne gerek var?

Ba$siz beden olmayacagi gibi, Ortadogu da ba$siz ola-
maz. Orta cagdan 19. asira kadar Ortadogu'nun ba$i,
Osmanlilar idi. Osmanlilar'dan sonra Ortadogu'ya Bati
sömürgesi ba$ oldu. Bu ba$ gitti, simdi de diktatörler
ba$ olmus vaziyette. Tabii bu ba$ da insan bedeninde
bir canavar kafasi gibi durmaktadir. Bu ba$in gitmesi
gerekmektedir. Fakat Amerika da Ortadogu bedenine uy-
gun bir ba$ degildir. Cünkü dinine, diline, tarihine
uygun olmadigi icin kan ve doku uyusmazligi vardir.
Kan ve dokusu uyusabilecek kafanin ise, Ortadogu'nun
eski Halifesi Osmanli'nin mirascisi olan Türkiye oldu-
gu görülmektedir. Fakat bu kafanin da Ortadogu bedeni-
ne hakim olabilecek bir gücü yoktur. Bu durumda Türki-
ye, Ortadogu bedenine mânevî ba$ olarak gelebilir. An-
cak maddî yönünün de Amerika tarafindan doldurulmasi
gerekiyor. Amerika olmazsa, mânevî kafa olabilecek
Türkiye'nin de bir etkinligi kalmaz. Demek Amerika ol-
mazsa, BOP olmaz. Cünkü Ortadogu'daki terör ve dikta-
törlüklerle ba$ edebilecek güc ve projeyi koruyacak ve
finanse edecek kuvvet simdilik ancak Amerika olabilir.

4- Türkiye BOP'a sahip cikmali midir?

Türkiye BOP'a sahip cikmalidir. Cünkü Ortadogu halkla-
ri Türkiye'nin önderligine muhtactir. Türkiye olmadan
BOP olmaz.

5- Türkiyesiz BOP olur mu?

Türkiyesiz BOP olmaz. Türkiye de Amerika'siz olmaz.
Demek BOP'un kanatlari Türkiye ve Amerika'dir. Türkiye
ve Amerika'nin $ef ve patronlugu olmadan, BOP Ortado-
gu'nun kurtulus kartali olamaz. Eger Ortadogu halklari
Türkiye'yi reddederlerse, Amerika'nin eline kalirlar.
Eger Amerika'yi da reddederlerse, diktatörlerin elin-
den kurtulamazlar. Ama Amerika buna izin veremez. Al-
lah'in Mehdisi de izin vermiyor. Bunun icin Ortadogu
Müslümanlari, Allah'in Mehdisi'nin emri olarak, BOP'un
icrasinda Türkiye'nin $efligini kabul etmelidirler. A-
merika da Türkiye'siz hareket etmemelidir. Türkiye'nin
etkili olabilmesi icin, Amerika Türkiye'nin elini si-
yasal, ekonomik ve askerî acidan kuvvetlendirmelidir.

6- Türkiye BOP'a sahip cikarsa ta$eron mu olur?

Amerika karsisinda eziklik psikolojisi icinde olanla-
rin itirazidir bu. Yani "Türkiye taseron olamaz" veya
"Türkiye taseron mu olacak" gibi vehim ve kuruntular.

Önce $u gercek bilinmelidir: Bugün egemen güc olarak
ABD dünyanin yeni imparatoru mevkiindedir. Siz bu im-
paratora ya muvafik olursunuz, ya da muhalif. Madem
imparator degilsiniz, sizin yapacaginiz muvafik olmak-
tir. Eger muhalif olursaniz bir kazanciniz yoktur, a-
ma zarariniz cok olur. Eger El-Kaide gibi düsmanlik
ederseniz, yok edilirsiniz.

Simdi Ortadogu'nun yeni patronu ABD'dir. ABD'nin, BOP'
u uygulamaya koyabilmesi icin -bir patron olarak- bir
"$ef"e ihtiyaci vardir. Cünkü patronlar bir fabrika-
nin usta ve iscileriyle dogrudan dogruya muhatap ol-
mazlar. Patron ile ustalar arasinda $efler bulunur.
ABD Ortadogu'da hem Patron hem $ef olamaz ve olamiyor.
Bu durumda $ef kim olacak? $efin ancak Türkiye olabi-
lecegini gördük. Türkiye'den baskasi Ortadogu'ya $ef
olamaz. Simdi Türkiye bu mevkiyi kabul etmeyip de ne
yapmali? Ortadogu'nun i$cisi ve hizmetcisi mi olmali,
yoksa patronun düsmani mi? Elbette Türkiye'ye yakisan,
Ortadogu'nun $efi, önderi olmaktir.

Eger Amerika: "Ben Ortadogu'nun dilini, dinini, yazi-
sini, gidisini ve herseyini degistirip kendime benze-
tecegim. Sen de bana yardim edeceksin" dese ve Türki-
ye de buna "tamam efendim" cekerse, bu halde Türkiye
Amerika'nin taseronu olur.

Amerika'nin istekleri belli, Türkiye'nin oynayacagi
rol belli olduguna göre, Türkiye nasil taseronlukla
suclanabilir! Türkiye, Ortadogu'da yapabilecegi ve
yapmasi gerektigi bir aktörlügü alacaktir ve rolünü
oynayacaktir. Ortadogu da buna muhtactir. Bu ihtiyac
karsisinda Türkiye bir seyirci olarak kalamaz. ABD'nin
taseronu degil, $efi olacaktir. Eger Türkiye'nin Ame-
rika gibi bir gücü, zekasi ve zenginligi olsaydi, o
zaman mevkii de baska olacakti. Simdi Türkiye'nin e-
linde ne varsa, Türkiye o olabilir. Hakki olmayan se-
ye göz dikemez, vazifesini de ihmal edemez. Ama ileri-
de Yüce Yaratici Türkiye'nin rütbesini yükseltirse, o
baska. Biz simdi yapilmasi gerekene bakmaliyiz. Türki-
ye kendini kücük görmemeli, verilen $efligi de kücüm-
sememeli. Vazifesini yapmali.

7- Türkiye Ortadogu'ya örnek olabilir mi?

Baskasina örnek olacak bir $ahsin bazi üstünlüklere
sahip olmasi gerekiyor. Ülkesel sahis olan Türkiye'nin
iyilik, güzellik ve mükemmellikleri varsa, elbette
örnek olabilir. Türkiye'nin, örnek olabilecek mükem-
mellikleri var midir? Buna cevap olarak Türkiye; düze-
lim icindeki demokrasisiyle, dinsel yenilesmedeki ile-
riligiyle ve laikligini de Ilimlilastirarak Ortadogu'
ya örnek olabilir.

8- Kemalizm Ortadogu'ya model olabilir mi?

Kemalizm, Osmanli'nin bir Avrupa dogurmasina hizmet
etmis bir ideolojidir. Türkiye'yi Batililastiran bu
ideolojiye Ortadogu'nun ihtiyaci var midir? Ortadogu'
nun ihtiyaci, Batililasmak degil; dinini, dilini, ta-
rihini terketmeden degismek, yenilesmek ve modernles-
mektir; özgürlesmek ve demokratiklesmektir. Ortadogu'
nun Kemalizm'e degil, yenilestiren bir Kur'anizm'e*
ihtiyaci vardir. Bunu da Allah'in Mehdisi karsilamaya
baslamistir.

(*)Kur'anizm: Kur'an ideolojisi, Tanrisal fikir. Bu i-
deolojinin özeti: Hak ve Adalet ve Namus'tur ve bunla-
ra dayali Hürriyet, Demokrasi ve Lâyiklik'tir.

Lâyiklik: Dini devletten dislamamaktir. Din ve devlet-
in barisik olmasidir. Yani Türkiye laikliginin ziddi-
dir. Cünkü Türkiye laikligi, dini ve dindari devletten
dislayan bir laikliktir. Bu tür laiklige: "Negatif la-
iklik" denir. Positif laiklik ise, dini devletten dis-
lamaz. Buna "Lâyiklik" diyebiliriz. Osmanli laikligi
bir lâyiklikti. Yani ne devlet tamamen dinsel bir oto-
ritenin elindeydi, ne de din devletten dislaniyordu.
Ikisi birbiriyle barisik idi. Iste Irak'a model olabi-
lecek laiklik budur. Yoksa Türkiye laikligi Irak'a mo-
del olamaz.

Türkiye laikligi demokrasiyle uyusmuyor. Demokrasiyle
uyusmayan bir laiklik, Irak'a model olamaz. Islâm la-
iklikle degil, Türkiye laikligi Islâmla uyusmuyor.
Türkiye laikligi demokrasiyle uyussa, Islâmla da uyu-
sabilir. Bunun icin Irak'a Türkiye laikligi degil, Os-
manli laikligini götürmek zorundayiz. Türkiye laikli-
gi, diktatör kalintisi bir laikliktir. Bu laikligin
demokratiklesmesi gerekiyor. Demokratiklesmemis laik-
lik yüzünden bugün Türkiye'nin dindar kadinlari aci ve
iskence cekmektedir ve egitimleri engellenmektedir.

Türkiye'de "Islâm Cumhuriyeti" kurulacak mi?

Türkiye'de bir Islâm Cumhuriyeti kurulmayacak. Osman-
li'da böyle birsey olmadi. Onun devami olan Türkiye
Cumhuriyeti'nin geleceginde de olmayacaktir. Ama Türk
devleti bütün kurumlariyla Islâm diniyle barisik hale
getirilecektir. Osmanli'daki gibi din ve devletin ba-
risik oldugu bir sisteme sahip cikilacaktir. Fakat I-
ran'daki gibi bir Cumhuriyet kurmak hedefimiz degil-
dir. Ancak halk cogunlugu böyle bir Cumhuriyet ister-
se, ona da saygi duymak gerekir. Ama biz, Türkiye'deki
halk cogunlugunun, Osmanli tipi bir din ve devlet ba-
risikliginin egemen oldugu bir sisteme sahip cikacagi-
ni düsünüyoruz.

Allah'in Mehdisi Âhirüzzaman, Ortadogu'da önce demok-
rasinin yerlesmesini istiyor. Demokrasi yerlestikten
sonra eger halk cogunlugu Islâmî bir yönetim isterse,
Islâm Cumhuriyeti kurulabilir. Ama saglikli bir dindar
cogunluk olmadikca dinsel yönetimlere gecilmemelidir.
Demokrasi kültüründen mahrum insanlarin kuracagi Tali-
banvari $erî yönetimlerden hayir cikmaz. Yüce Allah
da, dinini vah$îlestiren böyle yönetimlere riza göste-
remez. Zaten Hz. Muhammed(sav) döneminin siyasal yöne-
timi de -o günün sartlarina göre- vah$î degil, medenî
idi. Teokrasiden cok demokrasiye yakindi. Cünkü bütün
insanlarin, hic degilse halk cogunlugunun mutlu edil-
mesi hedef aliniyor ve bunun icin gayret ediliyordu.

Bunun icin Ortadogu'ya önce demokrasi yerlesmeli, Müs-
lümanlar bunun icin calismalidir. Irak'ta bilhassa $i-
îler buna dikkat etmelidir. Önce birlikte ya$iyacakla-
ri baska insanlarin mutlulugunu düsünmelidirler. Bu da
demokrasiyi gerektirir. Demokrasi ve lâyikligin ege-
men, din ve devletin de barisik oldugu sistemler, i-
nanclilar icin daha mutlu edicidir. Mutluluk Cagi'nin
kurulusunda bu sistemler tercih edilmelidir ve ancak
bu tür sistemler bizi Mutluluk Cagi'na götürebilir.

Demek, Ortadogu'nun kurtulus kapisini acacak anahtar:
HÜRRIYET, DEMOKRASI VE LÂYIKLIK'TIR.
Bunlar da; Hak ve Adalet ve Namus'a dayali olmalidir.

9- Ortadogu'ya demokrasi gelirse kaos mu olur?

Pakistan ve Afganistan'da El-Kaide cogunlugunu örnek
gösterip, Ortadogu'ya demokrasi getirildiginde kaos
getirilmis olacagini iddia ederek buralara demokrasi-
nin gelmesini engellemek ve demokrasi savascilarini
korkutmak isteyenler var.

Bir kere bütün Ortadogu'da El-Kaide cogunlugu yoktur.
Bir iki yerde muzirlarin ve $erî yönetim isteklileri-
nin cogunluk olmasi, Ortadogu'ya demokrasinin gelmesi-
ni engelleyemez. Muzirlarin cogunlugu elde ederek ku-
racagi yönetime de demokrasi denemez. Diktatörlüge e$
olan böyle bir yönetim, global sisteme intibak edeme-
yeceginden reddedilir. Reddedilen bir yönetim dagilma-
ya mahkûmdur.

Kabul edilecek bir demokrasi, Hak ve Adalet ve Namus'
u temel alip global degerleri kabul ederek halka hiz-
met eden, onu mutlu eden demokrasidir. Yoksa demokra-
siyi diktatörlük olarak uygulayanlarin yönetimi demok-
rasi degildir. Muzirlarin elindeki cogunluga demokrasi
denemez.

10- BOP bir din degistirme midir?

BOP bir din degistirme degil; demokratiklesme, özgür-
lesme, kalkinma, modernlesme ve dinde yenilesme hare-
ketidir. Bu hareket gerceklestirilirken Ortadogu'nun
dinine, diline ve yazisina dokunulmayacaktir. Ama din-
de yenileme olacaktir. Bu da Hz. Mehdi'nin kontrolün-
de yapilacaktir.

11- BOP, BIP midir?

Büyük Ortadogu Projesi'nin, "Büyük Israil Projesi"
oldugunu iddia edenler var. Bu bir vehimdir, dogru de-
gildir. Israil'in, Ortadogu'yu israillestirmek gibi
bir hayali olabilir. Fakat her hayal gercek olmaz. Is-
railliler icin vadedilmis topraklar falan yoktur. Bu,
Israilliler'in bir hayalidir. Allah bu dünyayi ancak
iyilere miras birakir. O iyiler ki, Hak ve Adaletle
hükmederler, insanlari yurtlarindan cikarmazlar, zulüm
ve bozgunculuk etmezler. Israil'in iyiligi nerededir
ki, Allah onlara toprak vadetmis olsun? Bugün Asya ve
Avrupa halklarinin yüzde altmisi, Israil'i dünyanin
basina bir belâ olarak görmektedir. Israilliler, Isra-
il denen o topraklarda bile -Filistin sebebiyle- huzur
icinde yasiyamamaktadir. Bu durumda bir Israil nasil
Ortadogu'yu isgal ediverecek? Buna kim izin verebilir?
BOP, Israil'in güvenligine hizmet edebilir ve etmeli-
dir de. Fakat Ortadogu'yu ele gecirmesine yardim et-
mez, buna izin verilmez. Israil, nükleer gücüne güve-
nip bir yaramazliga kalkismasin. Israil'in nükleer
silahlari varsa, Allah'in da meteor bombalari vardir.
Israil bunu unutmasin.

12- BOP'un basarisi Filistin sorununun cözümüne mi
baglidir?

Filistin $u anda terör tarafindan yönetilmektedir. Bu
yönetimin son bulmasi icin kurtulus mücadelesi veren
Hamas gibi örgütlerin sivillere yönelik intihar eylem-
lerine(1) son vermeleri gerekiyor. Filistin yönetimi-
nin bu eylemleri durdurmaya gücü yetmeyecegine göre,
baska bir gücün bu eylem sahiplerini durdurmak icin
devreye girmesi kacinilmaz olmaktadir. Intihar eylem-
lerini yapan örgütler de, kendilerinin durdurulmasi i-
cin Israil'e gereken me$ruiyeti kazandirmaktadir. Bu
durumda Filistin, Israil'in yönetimine girmis oluyor.
Israil'in yönetimi de hic iyi olmamaktadir.

Amerika, Yahudi lobisinin tesirinden kurtulup Filis-
tin sorununu kesin cözüme ulastiramaz. Bu durumda Fi-
listin sorununun kesin cözümü icin ya Amerika'nin ya
da Yahudi lobisinin etkilerini kaybetmesi gerekiyor.
O vakte kadar gecici cözümler bulunabilir, barislar
kurulabilir. Gecici bir cözüm ve baris icin bizim bir
teklifimiz $udur: Israil, 1967'den itibaren, isgal et-
tigi topraklarin 40 yillik kira bedelini -eger Filis-
tin halki da razi olursa- Filistin halkina ödemeyi ve
o topraklarda kiraci olmayi kabul etsin. Bundan sonra-
si icin 15 yillik bir kira kontrati imzalansin ve Is-
rail kira ödemeye devam etsin. Bu zaman zarfinda is-
gal topraklarinda ikamet etmekte olan Israillilerin
nereye tasinacagi düsünülsün ve yavas yavas veya 15
yilin sonunda isgal topraklarini terketsinler.

Bu teklif veya BM'nin öngördügü baska bir baris plani
da kabul edilmezse, artik Amerika'nin gücünü kaybetme-
sini ve Israil'in arkasindan cekilmesini beklemekten
baska care kalmiyor. Bu caresizlik 15-20 yil sürebi-
lir. Bundan sonra ise, Müslüman ülkelerle Israil ara-
sinda ya$anacak siddetli bir savastan baska $ey bu kör
dügümü cözemez. Bu savasi temenni etmiyoruz. Ancak
baska care kalmazsa, Israil, yapilacak baris anlasma-
larini bozarsa, bu savas kacinilmaz olacaktir. Dünya-
nin son savasi olacak ve Mutluluk Cagi'ni acacak olan
bu "kiyamet savasi"nda Israil'in zalimleri, Hz. Mesih-
in kiliciyla, yani Avrupa Ordusu ve NATO gücüyle idam
edilecekler. Israilli yöneticiler bunu iyi bilsin ve
Filistinli örgütler de silahlarini biraksin. Filistin
ve Israil'in masum halklari 15 yil daha sabretsinler.

Bu durumda Filistinli örgütlerin, Filistin halkinin
huzurunu ön plana cikarip silahli eylemlere son verme-
leri ve siyasal calismalara gecmeleri akillica bir i$
olur.

$u unutulmasin: Filistinli örgütler ne yaparsa yapsin-
lar Filistin'i kurtaramayacaklardir. Filistin ancak
Mehdi ile Mesih'in eliyle kurtarilabilecektir.

Amerika Israil'in arkasindan cekilmezse ne olacak?

On yil sonra Amerika'nin ba$ina bir kadin gececek ve
bu kadin, Allah'in Mehdisi'ni dinlemeyerek Amerika'yi
cöküse götürecek. Eger günün birinde bir porno veya
seks yildizi Amerika'nin ba$ina gecerse hic sasirma-
yin!

Demek BOP'un basarisini, Filistin sorununun cözümüne
baglayamayiz. Cünkü BOP'un hemen i$leme konulmasi ve
gerekenin yapilmasi gerekiyor. Ortadogu da buna muh-
tactir.

Amerika'nin Irak'i demokratiklestirme calismalarinin
simdiki sonucunu basarisizlik olarak nitelemek dogru
degildir. Cünkü henüz kesin sonuca varilmamistir. He-
le bir üc-bes sene gecsin ondan sonra karar verebili-
riz, basarili mi oldu, basarisiz mi oldu? Demek BOP'u,
Irak'in gidisatina da baglayamayiz.

(1)Intihar eylemleri: Savasta düsman ordusunu yok et-
mek icin yapilan intihar eylemleri, intihar degildir.
Fakat dogrudan dogruya sivillere yönelik yapilan inti-
har eylemleri bir cinayettir. Bu iki hususu ayird et-
meden bütün intihar eylemlerinin bir "$ehadet eylemi"
olduguna hükmeden hoca, imam ve âlimlerin fetvalari
gecersizdir.

13- Ilimli Islâm nedir?

Ilimli Islâm, radikalizmden yani ifrat ve tefritten
yani bütün a$iriliklardan arinmis Islâm'dir. Gercek
Islâm da, Ilimli Islâm'dir. "Islâm'in Ilimlisi, Ilim-
sizi olur mu?" diyenler olabilir. Maalesef, bir din
geldigi gibi kalmiyor. Insanlar onu radikallestirebi-
liyor ve pasifizelestirebiliyor. Biz de bu durumda
gercek Islâm olan "normal Islâm"a "Ilimli Islâm" de-
mek zorunda kaliyoruz. Bizim, "Ilimli Islâm" dememiz-
den, "normal Islâm" veya "gercek Islâm" anlasilmali-
dir. Daha acik ifade etmek istersek; El-Kaide Islâmi
degil, Muhammed Mustafa Islâmi demeliyiz. I$te bizim
Ilimli Islâmimizdan kasit budur.

Avrupali ve Amerikalilar'in Ilimli Islâm'dan bahset-
melerinden de rahatsiz olmamaliyiz. Cünkü onlar ger-
cek Islâm'in ne oldugunu bilemezler. Bilseler de, ya-
$anan Islâm'a bakarlar. Ya$anan Islâm nedir? Burada
ya El-Kaide'nin Islâmini ya da onun karsisinda olan
normal müslümanlari göreceklerdir ve onlara bakacak-
lardir. Bu durumda elbette ki, kendileri icin en za-
rarsizina yönelecekler ve onu sececeklerdir. Bunun i-
cin onlarin sectikleri ve muhatap kabul ettikleri,
"Ilimli Islâm" olmaktadir. Hata degil, isabet etmek-
tedirler. Onlarin bu isabetini yanlis yorumlamamali-
yiz.

14- Müslümanlar, Isevî ve Musevî dindarlariyla diyalog
yapabilir mi?

Dininizi oyun ve eglence edinmeyen, ona saygili olan
ve sizinle yakinlasmak isteyen dindar Hiristiyan ve
Musevîlerle diyalog yapabilirsiniz. Allah'in Mehdisi
buna izin vermektedir.

"Allah'in Mehdisi" kimdir?

Görev adi: Mehmed Nur'an'dir. Lâkabi: Âhirüzzaman'dir.
Türkiyelidir ve Avrupa'da yasamaktadir. Allah'tan bil-
gi, isik ve elcilik almistir. 11 Eylül Olayi'ndan son-
ra global capta vazife basi yapmistir. $öhretten ve
büyük taninmaktan hoslanmadigi ve güvenliginin tehli-
keye girmemesi icin onun kimligi hakkinda fazla bilgi
verilmeyecektir ve kendisi de dünya barisini kurunca-
ya ve Hz. Mesih göreve baslayincaya kadar gizli kal-
mak istiyor. Ona biat etmek isteyenler, bunu giyaben
yapabilirler. O, bu konuda: "Önemli olan benim $ahsim
degil, önemli olan dâvâmizdir, problemlerin cözülme-
sidir ve dünya barisinin saglanmasidir" diyor.

15- Care BOP mu, Islâm Birligi mi?

Ortadogu'nun kurtulusu icin ilk care BOP'dur. Cünkü
Ortadogu'nun birinci sorunu: Egitim, kalkinma, demok-
rasi'dir ve terörden arinmadir. Diktatörler uzaklasma-
dan egitim ve kalkinma sorunu cözülemez. Egitim ve
kalkinma sorunu cözülmeden de terör üretimi önlenemez.

Ortadogu baskici rejimlerden kurtulmadan Islâm Birligi
dogamaz. "Islâm Birligi" derken ne anlamaliyiz? Bu de-
yiste iki türlü birlik karsimiza cikiyor: Birincisi,
Ortadogu'daki bütün Müslümanlarin inanc ve fikir bir-
ligi ederek birlesmeleri. Ikincisi, Müslüman ülkelerin
birlestirilmesi.

Islâm Birligi icin önce birinci birlige ihtiyacimiz
var. Bu birlik de ya bir ideoloji etrafinda ya da ger-
cek Islâm etrafinda toplanip birlesmekle olur. Yani
"kimin ve neyin etrafinda birlesecegiz" dendigi zaman
verilecek cevap: Alevîligin etrafinda veya Sünnîligin
etrafinda veya Vehhâbîligin etrafinda olamaz. Olabile-
cek olan: "Gercek Islâm'in etrafinda" olabilir. Bunun
icin herkesin; Alevîliginden, Sünnîliginden, Vehhâbî-
liginden soyunmasi ve gercek Islâm'a dönmesi gereki-
yor. Gercek Islâm'i da ancak Allah'in Mehdisi bildire-
bilir.

Bu birlik nicin olacaktir?

Yeryüzüne Hakki ve Adalet'i yerlestirmek; dostlugu,
barisi, kardesligi gerceklestirmek ve "Mutluluk cagi"
ni kurmak icin. Yoksa düsmanlik icin degil. Düsmanli-
ga vaktimiz yoktur ve onu sevemeyiz.

Birligin ikinci yönü ise, Müslüman ülkelerin birlesme-
sidir. Bu birlik icin önce diktatörlüklerin ortadan
kalkmasi ve demokrasinin yerlesmesi gerekiyor. Basta
diktatörler bulundugu halde yapilacak bir birlik, Müs-
lümanlari degil, ancak diktatörleri kuvvetlendirir.
Yani dogru ve saglikli bir birlik olmaz. Dogru ve sag-
likli bir birlik icin diktatörlüklerin gidip demokra-
sinin gelmesi gerekiyor. Bunun icin de birinci birligi
hemen gerceklestirmek ve BOP'a sahip cikmak ve gerek-
lerini uygulamak zorundayiz.

Israil, Islâm Birligi'nden korkmali midir?

Hakk'a ve Adalet'e riayet edenlerin bu birlikten kor-
kusu olmaz. Zulüm ve haksizlikta diretenlere ise, Hak
ve Adelet'in geregi yapilacaktir. Hak ve Adalet'in ge-
reginden korkulmamalidir.

16- Dünyayi kim yönetmelidir?

Bugün dünyayi, iyi de olsa kötü de olsa, hosumuza git-
se de gitmese de Amerika Birlesik Devletleri yönetmek-
tedir.

Eger bugün Amerika yok edilse, onun yerine ya Rusya-
Cin, ya Avrupa, ya da El-Kaide dünyaya egemen olur.
Rusya ve Cin Allahsizdir. Avrupa Allahlidir, ama ihti-
yar ve zayiftir. El-Kaide e$kiyadir. Müslüman ülkeler
ise; fakir, gücsüz ve diktatörlerin elindedir.

Bunlardan hangisi Amerika'nin yerinde olsa iyi olurdu
acaba? Eger Amerika'nin yerinde Avrupa olsaydi, El-Ka-
ide veya baska gücler Avrupa'yi coktan ele gecirmis o-
lurdu. Bunlari hesap edersek görürüz ki, Amerika düs-
manliginda fayda yoktur. Ama bu da, "Amerika ne yapar-
sa yapsin ses cikarmayalim" demek degildir. Haksizlik
ve adaletsizliklerine elbette ses cikaracagiz. Fakat
diktatörleri yola getirmek ve terörle savasmak, hak-
sizlik ve adaletsizlik degildir. Bu hususta ABD, Hz.
Mesih'in kilici olarak vazifesini yapmasi gerekiyor.

Dün Osmanli'nin olmasini istemeyenler vardi. Bugün de
Amerika'nin olmasini istemeyenler var. Amerika olma-
saydi onun yerinde Rusya, Cin veya AB olacakti. Bugün
Amerika iyi de olsa, kötü de olsa, ona yine de muhale-
fet edilecektir. Cünkü yalniz kötülere degil, iyilere
de muhalefet edenler cikar. Iyiler de kötüler de düs-
mansiz olmaz.

"Dünyayi kim yönetsin" diye bir kamu oyu yoklamasi ya-
pilsa,dünya halklarinin en az yüzde altmisi, dünyanin
Israilliler tarafindan yönetilmesini istemez. Yine ya-
ridan fazlasi Rusya-Cin-Hindistan tarafindan da yöne-
tilmek istemez. Cünkü onlar Allahsizdir.* (Allahli o-
lurlarsa durum degisebilir.) Avrupa, Amerika ve Orta-
dogu Allahlidir. Allahlilar Allahsizlar tarafindan yö-
netilemez. Avrupa ise, o da fazla oy alamaz. Cünkü ih-
tiyar ve zayiftir. Müslümanlar ise, onlarin da durumu
mâlum. Bugünkü haliyle onlar da fazla oy alamaz, dün-
ya liderligine secilemez. Geriye bir tek Amerika kali-
yor. Onu da secmezsek kimi sececegiz?

([*]Allahli-Allahsiz: Iyi Allahlilar yoksa, Allah'a i-
nanmayan fakat iyi ve güvenilir olanlarin yönetimine
girilebilir. Allah'a inandiklari halde kötü, zalim ve
güvensiz olanlarin yönetimine -eger secme imkâni
varsa- girilmemelidir. Allah'a inanan, iyilikci olmak
zorundadir. Allah'a inanmadikca da gercek iyi olunmaz.
Cünkü iyinin iyiligini tasdik edecek Tanri gibi bir
tasdikci ve dayanak olmazsa, o iyilik bo$ ve bo$lukta
kalir, anlamsiz olur. Bunun icin iyi Allahsizla kötü
Allahli esittir. Bu esitligin bozulmasi icin Allahli-
nin iyilikci, Allahsizin da inancli olmasi gerekir.)

Insanlarin belirli bir ömrü oldugu gibi, devletlerin
ve imparatorluklarin da belirli bir ömrü vardir. Va-
kitleri geldiginde dünya sahnesini terkederler. Bu, A-
merika icin de gecerlidir. Amerika da 15-20 yil icin-
de askerî, ekonomik ve siyasal güc kaybina ugrayabi-
lir. Veya dogal bir felâket onu, dünyayi yönetemiyecek
duruma sokabilir. Amarika bunlari düsünerek simdiden
yerine gececek olan kuvveti bilmeli ve belirlemeli ve
onlari dünya yönetimine hazirlamalidir. Cünkü Amerika
yönetici güc olarak dünya sahnesinden cekildiginde A-
merikan halki da zararli unsurlar tarafindan yönetil-
mek istemez. Bunun önleminin simdiden alinmasi gere-
kiyor.

Gelecekte dünya liderligini alacak gücler, Asya Islâm
Birligi ile Avrupa Hiristiyan Birligi olabilir. Bu iki
birlik muhtemelen dünya yönetiminin yeni lideri ola-
caklardir. Amerika bu iki birligi, sag ve sol kolu o-
larak görüp gelecege hazirlasa hic de fena olmaz. Dün-
ya barisi da bu iki kuvvetin birligiyle saglanabilir.
Merak etmeyin, 15 yil icinde bütün Müslüman ülkeler
demokratiklesecektir. (Henüz kurulmamis olan) Asya Is-
lâm Birligi'nin basinda $u anda Hz. Mehdi bulunmakta-
dir. 15 yil sonra da Avrupa Hiristiyan Birligi'nin ba-
sinda Hz. Mesih bulunacaktir. Avrupa ve Islâm Birligi-
ne ne dersiniz?

Bu iki birligin halklari: "Allah'tan (yani tek Tanri'
dan baska) Tanri yoktur. Isa, Musa, Muhammed Allah'in
kulu ve elcisidir." sözünde inanc birligi yapacaklar-
dir. Genc nesiller ise bu sözü: "Allah'tan baska ilah
yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'in kulu ve elcisidir."
seklinde ifade edeceklerdir.

Ey Ortadogulular!

Sizin düsmaniniz ne Amerika'dir, ne Avrupa'dir, ne de
Israil'dir. Sizin düsmaniniz: Cahillik, fakirlik, bö-
lünme ve diktatörlüktür. Bu düsmanlara karsi bilim,
teknik ve sanat, dinsel yenilesme, birlik ve demokrasi
silahiyla mücadele ediniz. Iste sizin cihadiniz bu
düsmanlara karsidir. Öyle ise bu düsmanlarinizi yok
ediniz.

Ey $ii ve Sünnî kardesler!

Sizin vazifeniz, direnis degil, demokratiklesmeye hiz-
met etmektir. Direnisinizin me$ruiyeti yoktur. Cünkü
Irak halkinin yüzde sekseni Demokrasi istiyor. Buna
karsi siz de, Amerika'nin Irak'tan cikmasini isteyebi-
lirsiniz. Ama Amerika olmasaydi demokrasinin yolu aci-
lamazdi. Amerika iste bunun icin orada. I$i bitince
elbette gidecektir. Fakat vaktinden önce onu oradan
cikaramazsiniz. Direnisiniz bosuna... Bu konuda Al-
lah'in Mehdisi'ne itaat etmelisiniz. Allah'in Mehdisi
ise, bu direnise izin vermemektedir. Bunun icin dire-
nisinizin me$ruiyeti yoktur. Me$ruiyeti olmayan bir
direnis, fitnedir, bozgunculuktur. Bu bozgunculugunuz,
Irak halkina zarar vermekten baska bir i$e yaramaz.
Bu yaramaz i$e son vermelisiniz.

Irak'ta $iileri ve baska yerlerde baska Müslümanlari
ayaklandirmaya calisanlar dikkat etsinler! Bozguncu-
luk olmaktan öteye gitmeyen bu tür ayaklanma ve ayak-
landirmalarla, ellerinde nükleer bir güc bulunan ordu-
lari maglup edemezsiniz. Sadece Müslüman halklarin
mahvina sebep olursunuz. Acizlerin bir tek silahi var-
dir. O da duadir. Haydi, Allah'a kabul ettirebilecek
bir duaniz varsa, edin. Bakalim kabul ettirebilecek
misiniz? Allah'in Mehdisi'ne itaat etmedikce dualari-
nizi kabul ettiremezsiniz. Öyle ise, izinsiz direnise
son veriniz.

Allah'in Mehdisi'nin emrine itaatta bin hayir vardir.
Cünkü onun, sizin zararli gördügünüz bir emri, siya-
seten daha büyük bir zarari gidermek oldugundan fayda-
dir. Bunun icin Hz. Mehdi'nin emrine itaat etmeyenler
büyük zararlara ugrarlar. Öyle ise Mukteda, Allah'in
Mehdisi'ne iktida etmelidir. Allah'in Mehdisi'ne ita-
at etmeyenlerin Allah'a verecekleri cetin bir hesap
var!

$u da iyi bilinmelidir: Irak'ta demokrasinin kapisini
actik. Bu kapinin kapatilmasina izin vermeyiz.

Not:Allah'in Mehdisi, bu bildirinin "Ortadogu Hutbesi"
veya "Asya Hitabesi" olarak Müslüman ülkelerin bütün
camilerinde okunmasini istiyor.

Not 2: Irak'ta direniscilerin sebep oldugu cami yikil-
ma olayini Müslümanlar büyütmemeli. Büyütüp de daha
büyük felâketlere sebep olmamalilar. Orada ölenler i-
cin büyük bir mükafat oldugu unutulmayip sâkin olunma-
lidir. Müslümanlar, direniscilere degil, Allah'in Meh-
disi'ne uymalidir. Allah, asâyisi koruyanlari sever.

Not 3: El-Kaide'yi uyariyoruz!
Basinda El-Kaide'nin Roma'da eylem yapacagi yolunda
bildiriler dolasmaktadir. Eger siz Vatikan'i vurursa-
niz, Baskalari da Mekke'yi vurur, Mescid-i Aksa'yi vu-
rur. Bunun sonu nereye varir düsünüyor musunuz? Zaten
üc bin insani sorgusuz sualsiz katlederek yeteri ka-
dar zulüm kazandiniz. Zulüm defterinizi daha fazla ka-
bartmayiniz. Allah, barisi koruyanlari sever; barisi
yikanlari da kahreder!

Not 4: Amerikan askerlerine hitap:
Ey Amerikan askerleri! Sizler, iyi bir i$ icin orada-
siniz. Eger ölür ve öldürülürseniz, Allah katinda si-
zin bir mükafatiniz vardir. Bu mükafati düsünerek i-
nancla ve korkmadan vazifenizi sürdürmelisiniz. Gay-
retiniz karsiliksiz kalmayacaktir. Allah'a inancla
biraz daha sabredin. Demokrasi kazanincaya kadar.

OGULSUZ VE ORTAKSIZ ALLAH EN BÜYÜKTÜR
O YÜCE TANRIYA HADSIZ $ÜKÜR OLSUN
ISA, MUSA VE MUHAMMED'IN RUHLARINA SELAM
OLSUN
INSANLIGIN SABAHI HAYROLSUN!

Zaman: Yeni Cag'in dördü, Nisan ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Bilgilendirme.
Boyut: Muranizm.

(Muranizm: Modern Kur'anizm)
(Muranist: Modern Kur'anist)

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Not: Eğer Allah'ın Mehdisi, devrilmesini istemeseydi, Saddam
Hüseyin bugün hâlâ iktidarda olacaktı. Yani: Ortadoğu'nun
demokratikleşmesine, Saddam'ın devrilmesiyle start verildi.
Yedi yıl önce verilmiş bu startı şimdi Ortadoğu halkları yeniden
baslatmış bulunuyor. Diktatörleri devirmek, Ortadoğu halklarının
hakkıdır. Bu hakkın kullanımı engellenemez. Şimdi Ortadoğu
halkları, yıktıkları zulüm rejimlerinin yerine, İslâmiyeti vahşileştir-
meyen ve diktatörleştirmeyen bir rejim koymak zorundadırlar.
Ortadoğu halklarının devrimi kutlu olsun!

Bu not, 24 Şubat 2011 tarihinde konuldu.

Not 2: Libya diktatörü Kaddafi'ye çağrı!

Eğer Kaddafi, Libya halkını kırmaya devam ederse, bu halkı onun
zulmünden kurtarmak için ya Müslüman ülkelerden derlenecek bir
ordu ile, ya da BM veya Amerika gücüyle Libya'ya operasyon
yapılmak zorunda kalınacaktır. Eğer Libya halkı zor durumda kalır-
sa, bu üç kuvvetten birini dâvet etmek hakları olacaktır. Libya dik-
tatörü, bu operasyona gerek kalmadan, halkı katletmeye son ver-
meli ve iktidardan hemen çekilmelidir. Aksi halde onun sonu da,
Saddam'ın sonu gibi olacaktır! Biz ise, Kaddafi'nin sonunun böyle
olmasını istemiyoruz. Halka zulmü reva görenler, şehidlik mertebesi-
ni kazanamazlar ve diktatörlük de bir hak değildir, haksızlıktır. Bu
haksızlık derhal son bulmalıdır. Libya'yı yikmak, Kaddafi'nin hakkı
değildir. Çünkü Libya, Libya halkınındır. Libya'nın yüzde doksando-
kuz virgül doksandokuzu, Libya halkına aittir. Kaddafi ancak kendi
evini ve ikdarını yıkabilir. Onun hakkı bu kadardır! Dünyanın gerçek
sahibi yüce Allah, yeryüzündeki bütün diktatörlüklerin son bulmasını
istiyor. Bu isteğin karşısında hiç bir diktatör duramaz.

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri

Freitag, 18. Februar 2011

BESTE İLÂNI

BESTE İLÂNI

Yazarımız bestekâr Hüseyin Avdıç, Fethullah Gülen Hoca'ya ait
"Avare Gönül" isimli bir şiirini bestelemiş bulunuyor. Beğeneceğinizi
umuyoruz.

Bu besteyi, You Tube'den dinleyip izleyebilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=RXMFpDIfAso


Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Şubat ortası.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Dienstag, 1. Februar 2011

İNSANLAŞMANIN ON EMRİ

İNSANLAŞMANIN ON EMRİ

İnsanlaşmak isteyenler, aşağıdaki on emre uymalı ve onları uygu-
lamalıdır:

1- Allah'ın yarattıklarını Allah'a ortak yapmamak.

2- Ana babaya iyilik etmek, kötülük etmemek. Haklı olduklarında
itaat etmek.

3- Fakirlik korkusuyla çocukları öldürmemek.

4- Kötülükten uzak durmak. İyilikçi olmak.

5- Haksız yere insan öldürmemek. Öldürülmesi gerekeni de devlet
ve adalete bırakmak.

6- Milletin ve yetimlerin malına haksızlıkla yaklaşmamak. (Çalma-
mak).

7- Ölçü ve tartıyı ve konuşmayı adaletli yapmak.

8- Namuslu olmak.

9- Doğru olmak ve doğrulukta kalmak.

10-Sözünde durmak

Bu on emri yerine getirenler, insanlaşmayı kazanmış olur. Çiğne-
yenler ise, çiğnedikleri kadar insanlıktan çıkar.

Zaman: Yeni Çağ'ın onbiri, Şubat başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *