Donnerstag, 28. Januar 2010

EĞER BİR ORDUNUN İÇİNDE DİNSİZ VEYA DİN DÜŞMANI VİCDANSIZLAR VARSA

EGER BIR ORDUNUN ICINDE DINSIZ VEYA DIN DÜSMANI
VICDANSIZLAR VARSA, O VICDANSIZLAR; CAMIYI DE
CEMAATI DE BOMBALAMAKTAN CEKINMEZLER!

dindarlari seven ALLAHin adiyla

"Balyoz Darbe Plani"yla ilgili olarak sayin Orgeneral Ilker Basbug:
"Düsmana 'Allah Allah' diye hücum ettiren bir ordunun askeri hic
cami bombalar mi" diye tepki verirken, bu plani desifre edenlere de
"vicdansizlar" demis.

Herseyden önce "vicdansiz olanlar", o plani desifre edip yayinlayan-
lar degil, onu yapmis ve hazirlamis olanlardir!

Ikinci olarak, soralim: "Cuntacilar, cami ve cemaatini bombalamaz
mi?"

Eger o cuntacilarin gözünü iktidar hirsi bürümüsse ve onlar dinsiz
veya din düsmaniysalar, bu halde camiyi de, cemaatini de hic ce-
kinmeden ve acimadan bombalarlar, bombalatirlar! Cünkü o plani
hazirlayan emekli general de bir din ve Islâm dostu kimse degildir.
Böyle bir kimse nicin bombalamasin, nicin vicdansiz olmasin? Üs-
telik bir de iktidari ele gecirmeyi kafasina koymussa!

Sayin Ilker Basbug bu gercekleri görerek, dinli ordu ile din düsmani
cuntacilari esitleyip, cuntacilari aklamaya calismamalidir. Siz cun-
tacilari aklamaya ve onlari himaye etmeye calistikca, ordu ve millet
karsi karsiya gelmeye devam edecek ve ikisi de yipranacaktir. Bu-
nun ilk sorumlusu da, elbette cuntacilari tasfiye etmeyenler olacak-
tir.

Hem sayin Genelkurmay Baskani sunu da unutmamalidir: Dindar
subaylardan arindirilmis bir ordunun komuta ve yönetim kademesin-
de, milletin câmisini ve cemaatini bombalayacak ve bombalatacak
cuntacilarin cikmasi imkânsiz degildir. Bunun imkânlasmis hali de;
i$te "Balyoz Cuntasi" ve onu kuran ki$idir. Siz ordudan cuntacilar
yerine dindar subaylari tasfiye etmeye devam ettikce, Türk Halki'
nin dinini bombalayacak darbeciler de eksik olmayacaktir. Cünkü
diken ekilen bir yerden ancak diken biter. Dindar subaylarin atildi-
gi bir yerde, dindar düsmani subaylar kalir. Böyle subaylara bu
Müslüman Millet, cocuklarini nasil teslim edecek?

Ama yüzde doksandan fazlasi Islâmli olan bu halk, sizin meydana
getirdiginiz eksiklige daha fazla tahammül edemez. O din ve dindar
düsmani cuntacilari siz tasfiye etmezseniz, demektir ki, bunu BIZ
MILLET yapacagiz. Dindar subaylarin ordudan atilmasini da BIZ
durduracagiz. Karsi koyabilecek olanlar varsa, ciksin ortaya!

"Biz, Türk Halki'nin partisi ve parlamentosuyuz" diyenler, haydi gö-
rev ba$ina! Bu halki darbecilerden korumak, ilk önce sizin vazifeniz-
dir ve BIZ HALK da, oylarimizla size "yetki" ve "iktidar" vermis bulu-
nuyoruz. Vazifenizi yapiniz, onlara "demokratik gücümüz"ü gösteri-
niz! Gösteriniz ki, darbeciler ve "askerî vesayetci"ler basimiza belâ
olmasinlar!

Not: $unu da unutmayiniz: Dinli bir ordunun askerleri, dindar subay-
larindan arindirilmis, din dostu olmayan üst ve komutanlarina nasil
itaat edebilirler ve onlardan nasil hazzedebilirler? Dinli askerlerin
üst ve komutanlari da dinli (daha dogrusu din dostu) olmali degil
mi? Dindar subaylari ordudan attirarak dengeyi bozmus olmuyor
musunuz?

Not 2: Türk halkinin yüzde doksandan fazlasi "Müslüman"dir. Bu o-
ranin yüzde otuzu da "dindar"dir. Bu din ve dindarlik elbette orduya
da yansiyacaktir. Eger siz dindar subaylari "irtica" bahanesiyle or-
dudan atarsaniz, o ordunun dindar askerleri $öyle düsünecektir:
"Benim dinime ve dindarima hor bakan, onu orduda barindirmayan
ve ona irtica damgasi basan bir orduya ben nicin hizmet edeyim?
Nicin onun askeri olayim?"

Cünkü; vatan kutsalsa, din vatandan daha kutsaldir. Yani din icin
vatan feda edilir. Fakat vatan icin din feda edilmez. Cünkü din, ebe-
diyet getirir. Vatan ise, gecicidir. Buna ragmen vatan korunmalidir.
Fakat, din ezilip gecilerek degil. I$te bu sebeple dini hor görülen,
dindar subayi orduda barindirilmayan bir asker, askerlikten sogur.
Dolayisiyla, askerlik müessesesinin devamini isteyenler, dindar
düsmanligini birakmalidir.

Not 3: Ordu nerelerde sabirli olmalidir?:

a- Hükümete itaatte, b- Cuntacilik ve darbecilige kalkismamakta,
c- Düsmana karsi savasta ve, d- Talim ve talimatlara uymada sabir-
li (yani dayanikli) olmalidir. Bu dört noktada sabri ta$an bir ordu,
"milletin ordusu" olamaz.

Not 4: "Bitirme", "Kafesleme" ve "Balyozlama" cuntacilari ordudan
tasfiye edilmedigi müddetce, gazeteciler TSK'nin bütün pisliklerini
ortaya dökmeye devam edeceklerdir. TSK da, bütün pisliklerinden
arinmadikca, milletin TSK'si olamaz. Dindar subaylari ordudan at-
masini bilen bir Genelkurmay, cuntacilari da tasfiye etmesini bilme-
lidir. "Suclulari barindirmayiz" diyen bir Genelkurmay Baskani, cun-
tacilari nasil barindiriryor?

Bu görüntü ve durumlardan elbette ki biz de muzdaribiz. Fakat
TSK denen ordu evini cunta isimli akrepler, yilanlar, ciyanlar dol-
durmussa; biz buna nasil seyirci kalabiliriz? Bu ev, üc-bes subay
ve generalin özel hanesi degil ki, onun icindeki dehsete göz yuma-
lim! Madem asker bu evi kendiliginden temizlemiyor, millete ait bu
haneye elbette BIZ MILLET el atacagiz.

Not 5: Balyozcu generalin gercek kimligine $u linkten ulasabilirsiniz:
http://www.haberx.com/Yazarlar/Rauf-Atilla-Polat/Ocak-2010/
GENERALIN-BAGLANTILARI.aspx

YA$ASIN! ASKERIN DINDARLIGINA
DÜSMAN OLMAYAN ORDUMUZ!


Zaman: Yeni Cag'in onu, Ocak sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Montag, 25. Januar 2010

YENİ BİR ANAYASA İSTEMEK TSK'YA VE YARGIYA KARŞI BİR SAVAŞ MIDIR?

YENI BIR ANAYASA ISTEMEK
TSK'YA VE YARGIYA KARSI BIR SAVAS MIDIR?

gizlileri ortaya cikaran ve herkesin icini disini iyi bilen ALLAHin a-
diyla


"Yeni bir anayasa degisikligi talebi"ne, baba muhalefet lideri sayin
Deniz Baykal cevap olarak özetle : "Yargiya ve TSK'ya karsi saldi-
ri ve savasin yeni acilimi" demis. Ogul muhalefet lideri sayin Devlet
bahceli de: "Anayasa'nin bu hükümet tarafindan degistirilmesinin
dogru olmayacagini" söylemis.

Bu söylemlerden anlasiliyor ki, iki muhalefet lideri; Türk Silahli Kuv-
vetleri'nin darbecilik ve cuntaciligina ve yarginin siyasallasmis olma-
sina taraftar. Peki, bu taraftarlik demokratik bir ülkede hem de siya-
siler tarafindan kabul edilebilir mi? Elbette ki edilemez! Cünkü de-
mokratik bir ülkede gecerli olan esaslar: "Halkin egemenligi", ve "e-
gemen cogunlugun hak ve adalet ve hürriyet'e uygun taleplerinin ye-
rine getirilmesi", ve "azinlikta kalanlarin da haklarinin korunmasi"dir.

Bu cikarima karsi o iki lider: "Biz de ordunun cuntacilik ve darbeci-
ligine ve yarginin siyasallasmasina ve halklar arasindaki esitsizlige
karsiyiz" diyebilirler. Eger karsi iseler -zaten karsi olmak durumun-
dadirlar-, o halde yeni bir anayasaya da "evet" demek zorundadirlar.
Cünkü eldeki darbeci mahsulü anayasa, ordunun darbecilik ve cun-
taciligina ve yarginin da siyasallasmasina engel olamiyor ve halk
kesimleri arasinda esitligi saglayamiyor. Bu arizalarin ortadan kal-
dirilmamasi ise, ic catismayi bitirmiyor, sürdürüyor. Bu da, Türk
halkinin huzur ve baris icinde ya$amasini yok ediyor.

Bu yok ediciligin ortadan kalkmasina yardim etmeyen veya karsi
koyan siyasetciler ise, kendilerini otomatikman "huzur ve barisin
düsmanlari" olarak devreye sokmus oluyorlar.

Eger o mâlûm siyasetciler bu düsmanliklarina son vermezlerse,
halk cogunlugu onlarla uzlasmak zorunda kalmaz. Demokrasinin
ilkesi olarak istedikleri anayasayi -referandum yoluyla- yaparlar.

Iki muhalefet liderinin ve partilerinin varligi, Türkiye'ye ve halkina iyi-
lik etmek olabilir ancak. Eger: "Biz, Türkiye'nin ve halkinin partileri-
yiz" diyorlarsa, bu iyiliklerini yapmalidirlar. Bu iyiligi yapmada kor-
kulacak bir sey de yoktur. Cünkü yeni bir anayasadan istenen sey-
ler: Yargi ve Ordu'nun vesayetciligine -demokrasinin geregi olarak-
son vermek ve hak ve hürriyetlerin kullaniminda halklar arasi esitligi
gerceklestirmektir.

Eger bu gerceklestirmeye Baykal ve Bahceli ve partileri engel olma-
ya devam ederlerse, onlarin bu halki catistirmaciligi karsisinda "ba-
ristiran bir anayasa" isteyen halk, gelecek secimlerde iki muhalefet
partisini bitirecektir. Yani MHP ve CHP'nin oylari yariya düsecek ve
büyük bir ihtimalle secim barajinin altinda kalarak parlamentoya bi-
le giremeyeceklerdir.

Ayrica secim baraji da düsürülmemis olacagindan AK Parti yeni-
den secilip, iktidarini sürdürecektir.

Bunlardan baska; bütün dindar ve demokrat subaylari $u an tasfi-
ye etmis bulunan ve ici cuntaci ve darbecilerle kaynayan Türk Si-
lahli Kuvvetleri, bu haliyle ancak CHP'lilerin güvencesi olabilen ve
onlarin disindaki halk cogunlugunun ise düsmani vaziyetinde bulun-
dugundan, bütün demokratlar, ordudan gelebilecek darbe tehlikele-
rine karsi silahlanip kendilerini korumak zorunda hissedeceklerdir
ve hissetmektedirler. Tabii bu durum TSK'yi, Türkiye'nin ve halkinin
"güvencesi" degil, "tehlikesi" durumuna düsürüyor ve bu hal yeni
bir anayasayla a$ilmadigi müddetce de bu kurum karsimizda bir
"tehlikeli güc" olarak duracaktir ve durmaktadir.

Yargi ise; onun hakim ve üyelerinin yüzde sekseni CHP'li veya Ke-
malist zihniyete sahip bulunduklarindan, halk cogunlugu onlarin ver-
digi ve verecekleri kararlari hukuk disi bulacak ve o kurumu "CHP'
nin hukuk bürosu" olarak görecek, bu da onlarin öfke ve düsmanli-
gini artiracak ve bu artisla da bir eyleme gecmek zorunda kalacak-
lardir.

Baristiran bir anayasanin yapilmasinin engellenmesinin doguracagi
belâlar yalniz bunlardan ibaret degildir. Bir de PKK unsuru vardir.
$u an PKK yönetim kadrosunda bulunan üyelerin ya$lari 50 civarin-
dadir. Ortalama insan ömrü ise 60'tir. Bu hesap karsisinda bulu-
nan PKK'lilar ise, ömürlerinin geri kalan 5-10 senelerini de dagda
veya hapiste tüketmek istememekte ve bunun icin de 1-2 sene gi-
bi cok kisa bir zamanda bir kurtulus beklemektedirler. Bu da, baris-
tiran bir anayasa ile mümkündür. Böyle bir anayasanin yapilisi en-
gellendigi takdirde PKK'lilar, MHP ve CHP'ye savas acmak zorun-
da kalacak ve eyleme gececeklerdir.

Bütün bunlardan cikartabiliriz ki; yeni bir anayasanin yapilisini en-
gellemekte olan MHP ve CHP, kendi kuyularini kazmakta, istikbâl-
lerini söndürmektedirler. Bununla kalsalar iyi. Bir de Türkiye'yi ve
halkini mahvetmektedirler. Bu mahvedis ise, Türkiye'ye büyük bir
ihanettir! Türkiye'yi ve halkini sevenler ise, yapilmasi gerekeni ya-
parak bu ihanetten hemen cikarlar, vatan ve millet severliklerini is-
batlarlar. Bu isbat da; baristiran yeni bir anayasayanin bir yil icin-
de yapilmasina "evet" deyip, bizim tarafimizdan yayinlanmis bulu-
nan "Toplumsal Baris Sözlesmesi"ni, Mart ayinin sonuna kadar
imzalamakla mümkündür.

"Balyoz Darbe Plani" bize neyi gösterdi?

Ordu icinde müslümanlara düsman bir zihniyetin bulundugunu bili-
yorduk. Fakat Balyoz Darbe Plani'ndaki kadar dehsetlisini bilmi-
yorduk! Taraf Gazetesi gözlerimizi acti. Onun desifre ettigi Balyoz
Darbe Plani sayesinde ordu icindeki dehsetli müslüman düsmani
rütbelilerin varligini ögrenmis olduk. Ama bu ögrenim bize: "Ordu
icindeki bu dehsetli düsmandan biz müslümanlari simdi kim koru-
yacak" sualini sorduruyor. Evet, "bizi kim koruyacak"? Bundan
sonra bu orduya nasil güvenebiliriz?

Orduya güvenebilmemizin bir tek yolu var. O da: "Bitirme", "Kafes-
leme" ve "Balyozlama" darbe planlarina istirak etmis bütün rütbe-
lileri ordudan tasfiye etmek. Fakat Genelkurmay bu tasfiyeyi yap-
maya yanasmiyor. Hükümet de bu konuda Anayasa Mahkemesi
ve Muhalefet tarafindan aciz birakiliyor. Ama Hükümet, Genelkur-
may ve Muhalefet anlasarak gerekeni yapmazlarsa, BIZ HALK'i
koruyacak tedbirleri kendimiz almamiz gerekecektir. Bu gerekli-
gin geregi olarak da: Askerdeki genclerimizi geri cagiralim ve on-
larin askere gitmesini engelleyelim. TSK da kendine parali asker
bulsun! Bulsun da, eger onlar da BIZ HALK'a karsi kullanilacak o-
lursa, bu halde devlete vergi vermeyi de kesmemiz lâzim!

Bu planimiza ne dersiniz, sayin Ordu, Hükümet ve Muhalefet yet-
kilileri?

Görüyor musunuz, orduda cuntacilari himaye etmenin ve onlari
desteklemenin sonuclarini?

Simdi söyleyin! Genclerimizi askerden geri cagiralim mi? Onlarin
askere gitmesini önleyelim mi?

Ama cabuk karar verin!

Siz kararinizi verinceye kadar biz baska bir noktaya daha temas e-
delim ve soralim:

"Anayasa Mahkemesi'nin askeri yargi kararinin sonuclari ne olacak-
tir?"

Anayasa Mahkemesi, askere sivil yargi yolunu acan yasa düzenle-
mesini iptal etti. Bu iptâl karari, ordu icindeki cuntacilari bayram et-
tirmistir. Cünkü bu kararla ordudaki bütün darbe calismalari, ceza-
dan ve sorusturulmaktan kurtuluyor. Cünkü bugüne kadar Askerî
Yargi hic bir cuntaciyi cezalandirmamistir. Aksine onlarin daima hi-
maye edildiklerini gördük. Meselâ "Bitirme", "Kafesleme" ve "Bal-
yozlama" cuntacilari. Bunlar görev(!)lerine halen devam etmektedir-
ler!

Bu görevli millet düsmanlarina karsi simdi BIZ HALK ne yapalim?

Eger Ordu ve Hükümet üzerlerine düsen görevi yerine getirmezler-
se, BIZ HALK'in bütün demokratlarina da, silahlanmaktan baska
care kalmiyor. Ne yapalim? Silahlanalim mi? Eger silahlanirsak,
bu bizim icin me$ru bir i$ olacaktir. Cünkü ortada darbecilere kar-
si bizi koruyacak bir ordu yok. Aksine, orduyu ele gecirmis ve bizi
mahvetmeye hazir, pusuda bekleyen millet haini darbeci ve cunta-
cilar var! Buna karsi silahlanmaktan baska caremiz var mi? Elbet-
te yok!

I$te Anayasa Mahkemesi'nin, askerin sivil mahkemede yargilanma-
sini engelleyen kararinin sonucu budur! Bu sonucla Anayasa Mah-
kemesi; darbeci ve cuntacilarin, ceteci ve CHP'lilerin hizmetkâri du-
rumuna düsüyor. Bu düsüs kabul edilebilir mi? Asla kabul edilemez!
Öyleyse, bu mahkemeyi ya lagvedelim, ya yüzde doksani CHP'li o-
lan üyelerinin yarisini demokrat üyelerle degistirelim, ya da yeni bir
anayasa ile onu demokratik bir hale sokalim. Yoksa bu mahkeme
de, ordu icindeki cuntacilar gibi, "millet düsmani" bir kurum olarak
karsimizda duracak ve milletin düsmanligiyla karsilasacaktir ve kar-
silasmaktadir.

Bu asimetrik karsilasma ise, hem orduyu, hem de devletin kurumla-
rini zaafa ugratmaktadir. Bu ugratilis ise ancak PKK'nin ve Türkiye
düsmanlarinin i$ine yarar.

Ey Genelkurmay! Darbecilere hakkettigini vermeyip himaye ederek
kime hizmet ettiginin farkinda misin? Yaptiklari darbe faaliyetleriyle
ordu ile milleti karsi karsiya getirmekte olan cuntacilar, vatan ve mil-
lete ihanet etmiyorlar mi? Siz de onlari koruyacak olursaniz, ayni
onlar gibi vatan ve millet haini olmaz misiniz? Öyle ise uyaniniz ve
gerekeni yapiniz!

BIZ MILLET, bizi koruyacak bir ordu istiyoruz. Bizi mahvetmeye
calisan bir ordu ise, yok olsun!

Not 1: Bütün bu sözlerden anlasilmalidir ki; yeni bir anayasa iste-
mek, TSK ve Yargi'ya degil, onlar icinde bulunan cuntacilara karsi
bir savastir. Ve bu savasimiz, o kurumlarda tek bir cuntaci kalma-
yincaya kadar devam edecektir.

Not 2: Ogullari askerde bulunan bütün demokrat aileler, cocuklari-
na $u mesaji cekmelidirler: "Ordunun herhangi bir darbe kalkisma-
si karsisinda üstlerinize itaat etmek zorunda degilsiniz. Bu itaat-
sizliginiz, me$ru bir harekettir ve hakkinizdir. Böyle bir durumda
askeriyeyi hemen terkedin veya darbecilere karsi mücâdeleye
girisin. Darbecilere teslim olmayin."

Not 3: Millet düsmani cuntaci Cetin Dogan'in demokratlara karsi
yaptigi meydan okumalarini nefretle protesto ediyor, onun saldirgan
beyanlarina medyada yer acan televizyonculari da kiniyoruz!

Not 4: Ergenekon Terör Cetesi destekcisi Sabih Kanadoglu ve CHP'
li Anayasa Mahkemesi Üyeleri ve AK Parti'yi kapattirmak icin cirpi-
nan Savci Abdurrahman Yalcinkaya kesinlikle bilsinler ki; AK Parti'
yi "darbe anayasasi"yla yargilamaya calisanlar, Türkiye'nin en bü-
yük fa$ist ve diktatörüdürler! AK Parti'yi iktidar yapmis bulunan BIZ
MILLET, onlarin lânet fa$izm ve diktatörlügüne teslim olmayacagiz!

DARBE ANAYASASINI MILLETE DAYATAN FA$ISTLER
YOK OLSUN!


Zaman: Yeni Cag'in onu, Ocak sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyandirma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Freitag, 15. Januar 2010

"F TİPİ"SİZ DEMOKRASİ VE SİYASET OLMAZ

"F TIPI"SIZ DEMOKRASI VE SIYASET OLMAZ

hakta uzlasanlari seven ALLAHin adiyla

"F Tipi"ne gelmeden önce muhalefetin "erken secim talebi"ni tarti-
salim.

Bildiginiz gibi, muhalefet partileri "erken secim" istiyor. Iyi de, er-
ken secim neyi degistirecek? $u an erkenden secime gidilecek ol-
sa, secim anketi verilerine göre iki muhalefet partisinin toplam oy
orani yüzde 35. Iktidar partisinin oy orani ise; yüzde 40. Yani iki
muhalefet partisi olan CHP ve MHP, secimi kaybetmis olarak cika-
caklar. Simdi $u soruyu soralim: Secim günü gelip bu iki parti tek-
rar sandiga gömüldügünde ne olacak? Rahat mi edecekler?

Rahatsizliklari daha da artacak?

Bu durumda ne yapalim? Iktidar partisine oy veren halk cogunlugu-
nu mu yok edelim?

Evet, sayin muhalifler ve muhalefet liderleri! Erken secim isteyebi-
lirsiniz. Ama bu istekte bulunurken öyle cok önemli bir nedeniniz
olmali ki, talebiniz memnuniyetle karsilansin. Meselâ $u soruya
bir cevap veriniz: Iktidara geldiginizde "Kürt Sorunu"nu ve Kur'anli-
larin "Kamusalalan Sorunu"nu nasil cözeceksiniz? Projeniz nedir?
Siz bize, bu sorunlari cözecek öyle bir proje gösteriniz ki, biz de:
"Tamam! Bu projeler Türkiye'nin sorunlarini cözer" diyelim ve he-
men secime gidip, sizi iktidar yapalim. Haydi, projeniz nedir, gös-
terin bize!

Olumlu bir sonuc alamayacaginiz bir secimi istemenizde size bir
hayir yoktur. Bu milleti bosuna yormayin! Ama secim vakti geldi-
ginde bunu engelleyecek bir fa$ist iktidar da yoktur karsinizda. Se-
cime mutlaka gidilecektir. Iktidar partisi de "ben secim istemiyo-
rum" demiyor.

Ey Türkiye!

Biz Millet'in bir parcasi; "Türkiye'nin sorunlarini cözmeye haziriz"
dediklerinde, iki muhalefet partisine oy vermeye ve onlari iktidar
yapmaya haziriz. Bunun icin de onlara "baris" teklifinde bulunduk.
Fakat onlar; "barisa evet", Türkiye'nin iki büyük sorununu cözmeye
evet" diyemiyorlar. Dedikleri sadece $u: "Erken secim istiyoruz".
Neden böyle diyorlar? Cünkü ellerinde, Türkiye'nin sorunlarini cöze-
cek saglam bir projeleri yok. Fakirligi ve issizligi ortadan kaldiracak
ve ekonomiyi daha iyi noktalara götürecek mucize bir formülleri de
yok. O halde ellerindeki bu yoklarla nicin secim istiyorlar ve iktidar
hayalleri kuruyorlar? Iktidara gelseler ne yapacaklar? Ancak $unu
yapabilirler: AK Parti iktidarinin kapattigi ceteleri, cuntalari acmak,
Ergenekonculari özgürlüge kavusturmak ve -28 $ubat'ta oldugu gi-
bidevletin hazinesini hortumlatmak. Ve bir de; "ceteleri, cuntalari
nicin kapattin; Ergenekon üyelerini nicin mahkûm ettirdin" diye,
AK Partililerden hesap sormak! Baska yapabilecekleri bir sey var
midir?

Yoktur! Cünkü, Türkcü bir parti, "Kürt Sorunu"nu cözemez. Dindar-
lara dost olamayan ve Türkiye'nin dindarlasmasindan ödü kopan
sözde halkci bir parti de, Kur'anlilarin "Kamusalalan Sorunu"nu cö-
zemez. Geriye yapabilecekleri ne kaliyor? Hic! Bir hic icin secim
ve iktidar istenir mi? Onlar istiyor! Cünkü, belki yarginin pencesin-
deki Ergenekoncu dostlarini kurtarabilirler! Bir de iktidarin nimetle-
rine erebilirler! Tabii halk onlara gecit verirse...

Bütün bu olumsuzluklara ragmen sorunlari cözmeyi kabullendikle-
rinde biz onlara bir sans tanimak istiyoruz. Ve baris teklifimiz,
Mart ayinin sonuna kadar gecerlidir. Bu tarihe kadar "Toplumsal
Baris Sözlesmesi"ni imzalamadiklari takdirde AK Parti iktidarini
tekrar iktidara getirmekten baska caremiz kalmayacak ve onlar da
böylece iktidar trenini kacirmis olacaklardir.

AK Parti iktidarina "sivil fa$ist" diyenler, sözlerine dikkat etmeli ve
sivil fa$izm'in hangi tarafta durdugunu iyi görmelidirler. Görmek i-
cin de simdi iyi bakiniz:

AK Parti iktidari, muhalefet partilerini mi kapattirdi? Hayir! Bunun
icin dâvâ bile actirmis degil. Aksine, muhalefet tarafindan kendisi
kapatilmayla karsi karsiya kalmistir. O halde sivil fa$izm hangi ta-
rafta duruyor?

Bu iktidar, gazeteleri mi kapattirdi? Hayir! Bugüne kadar hic bir ga-
zeteyi kapattirmis degil. Tam tersine, gazeteleri kapattirmaya ve
yazarlari tutuklattirmaya calisan ve onlari "akredite öteki" ilân edip
basin toplantilarina sokmayan, Asker olmustur. Simdi söyleyin,
sivil fa$izm hangi tarafta?

AK Parti iktidari, secimleri mi yasaklatmistir? Hayir! Bununla ilgili
bir calismasi da yoktur. Ama bunlara muhalif olarak, CHP'lilestiril-
mis kurumlarin, halkin egemenligine ve onun sectiklerine karsi sal-
dirilari vardir. O halde simdi söyleyin! Sivil fa$izm hangi tarafta?

AK Parti iktidarina "sivil fa$ist" diyenler, herhalde yönlerini sasirdi!

AK Parti iktidarina "sivil fa$ist" damgasi basmak isteyenler belki
de, Ergenekon cetesi üyelerinin hallerine aciyarak bu damgayi i-
cad etmis olabilirler. Fakat bu cetenin üyeleri gercekten mâsûm
mu? Belki bu ceteyle bilmeden iliski kurmus veya onun tuzagina
düsmüs bir kac mâsûm bulunabilir. Ama bu bir kac mâsûm kimse,
cetenin bütün üyelerini mâsûmlastirmaz. Onlari "mâsûmlar ordu-
su" haline getirmez. Cünkü bu cetenin üyeleri, 30-40 yil boyunca
iktidarlari parmaginda oynatmis ve son yirmi senedir de Türkiye'yi
terörle yönetmis ve terör örgütlerine de yöneticilik yapmis sahislar-
dir. Bunlar nasil mâsûm olabilir? Bunlara nasil "namuslu vatan ev-
lâtlari" denebilir?

Simdi, "F Tipi Siyaset"e gelebiliriz.

CHP'liler, Kemalistler ve laikciler, Gülen Cemaati'nin AK Parti'ye
destek vermesinden rahatsiz oluyorlar. Nicin rahatsiz oluyorlar?
Gülen Cemaati, Türkiye'nin bir parcasi degil mi? Onlarin da oy
kullanma hakki ve istedigini secme özgürlügü yok mu? Elbette
var. Fakat onlar, bunlarin hic birinin olmamasini istiyorlar. Veya
yalnizca kendilerine destek versin istiyorlar.

Kimileri de, Gülen Cemaati'nin partilere destek vermesi yerine,
"parti kurmasini" istiyorlar. Fakat bu cemaat, dinsel faaliyet göste-
ren bir topluluktur. -Oy verme disinda- siyasetle ugrasacak vakitle-
ri yoktur. Particilik yaparak toplumla didisecek lüksleri de olamaz.
Bu durumda onlara, siyaset sahnesinde oylarini kullanma disinda
bir i$ kalmiyor. Oylarini da, kendilerine yakin bulduklari veya Türki-
ye'nin sorunlarini cözeceklerine inandiklari partilere veriyorlar. Oy-
larini, aralarinda anlasarak, fikir birligi yaparak belirli bir partiye ver-
meleri ise, demokrasiye zit olamaz. Böyle yapan bir cok aile, der-
nek, cemaat ve sendikalar var. Alevi Cemaati de oylarini CHP'ye
vermektedir. Biz bundan rahatsizlik duymuyoruz. Cünkü herkes,
istedigi partiye istedigi sekilde oy vermekte özgürdür. Bunun icin
biz, "DISK nicin CHP'yi veya IP'yi destekliyor" veya "Alevi Cema-
ati nicin CHP'ye oy veriyor" diyemeyiz, onlari engelleyemeyiz.

Bir de, Gülen Cemaati'nin parti kurdugunu ve partisinin adinin da:
Gülen Partisi(GP) oldugunu farzedelim. Ne degisir? Cünkü Gülen
Partisi'nin alacagi oy orani: Yüzde sekiz-on'dur. Gülen Partisi bu
orani alirsa, bu halde AK Parti'nin oy orani yüzde otuza düser. Gü-
len Partisi ise, aldigi bu oranla herhalde CHP ve MHP ile degil, AK
Parti ile bir koalisyon kurmak isteyecektir. Ve bugün iktidarda yi-
ne onlar bulunacakti! Ne yapalim? Onlari yok mu edelim? Onlar
da Türk halkinin bir parcasi degil mi? Demek, Türkiye'de F Tipi'
siz demokrasi ve siyaset olmaz.

Eger Gülen Cemaati, farazî partilerinin yüzde on degil de, bunun
a$agisinda oy alacaklari düsünürlerse, bu halde nicin bir parti
kurup da kendilerini aciga düsürsünler? Bir partiyi desteklemeleri
daha akillica degil mi? Bu halde elbette secim baraji yüzde onun
altina düsmeden parti kurmaya kalkmayacaklardir. Dolayisiyla,
"Gülen Cemaati parti kursun" demek, bu cemaate kurulmus bir
tuzak olmaktadir. Tabii Gülen Cemaati de bu tuzaga düsmüyor ve
oylarini gidip AK Parti'ye veriyor. Böylece lüzumsuz parti calisma-
larindan da kurtulmus oluyorlar. (Ayrica bu tablodan, Saadet Par-
tisi'nin, "tuzaga düsürülmüs bir parti" oldugunu da görebilirsiniz.)

Eger siz, onlarin bu yönelisini hazmedemeyip, kabullenemeyip,
onlari yok etmek icin darbecilere siginirsaniz, ordu ile polis catis-
mak zorunda kalir. Eger polis de orduya katilacak olursa, bu sefer
de bu iki güc, Amerikan ordusuyla carpismak zorunda kalir. Bu
carpisma ise, Türkiye'nin üce-dörde bölünmesiyle sonuclanir. Kürt
ve PKK Ergenekonu da -Kürdistanlarina kavusabilmek icin- Türkiye'
nin bölünmesini dört gözle beklemektedir. I$te, Türkiye'nin sorunla-
rini cözmeye yanasmayan ve onun dinine, dindarina düsmanlik e-
den ve baris icin calismayan partilerin kazanacaklari bundan bas-
kasi degildir.

$imdi, nasil bir sonuc istiyorsaniz, ona göre hareket edebilirsiniz.
Secim sizin. Sonuc da sizin!

En iyi secim ise: "Bölünmeyen Türkiye"yi istemektir.

Öyle ise demeliyiz:

YA$ASIN TEK TÜRKIYE! (AMA DEMOKRATIK TÜRKIYE)!

Not 1: Türkiye icinde özerkliklerin bulunmasi, Türkiye'nin bölünmüs-
lügü demek degildir.

Not 2: Türkiye'de tasfiye edilmek istenen nedir? Birileri: "Laikliktir"
diyor. Hayir efendim, dogru söylemiyorsunuz! Tasfiye edilmek iste-
nilen; laiklik degil, "totaliter laiklik"tir. Yani "laikcilik"tir. Totaliter la-
iklik gidince, "demokratik laiklik" kalir. Halkinin yüzde doksani
Müslüman ve yüzde otuzu da dindar olan bir ülkede de ancak "de-
mokratik laiklik" ya$ayabilir. Totaliter bir laikligin ise, Türkiye'de ya-
$ama hakki yoktur. Haksiz olan gidecek, gitmezse; tasfiye edile-
cektir. Cünkü: Müslümanlari esir almis bir laiklik, Türkiye'de ya$a-
yamaz. Türkiye halki, yüzde yirmilik laikcilerin keyfine göre de yö-
netilemez. Türkiyeli müslümanlar ancak Avrupa ve Amerika'da uy-
gulanmakta olan bir laiklige razi olabilirler. Bunun icin laikci sivil
fa$izm bitecektir, bitirilecektir! Seksensekiz yildir laikci sivil fa$izm-
in esiri olarak ya$amis Kürtler ve Kur'anlilar, bu esaretlige daha
fazla katlanamazlar. Üzerlerine kapatilmis olan laikci fa$izm kafe-
sini mutlaka parcalayacaklardir. Bu parcalamayi da simdi "demok-
rasi" ile yapmaya calismaktadirlar. Demokrasinin sökmedigi yerde
ise, ihtilâl kacinilmaz olur. Ihtilâl istemeyenler, barisa razi olmak
zorundadir.

Not 3: Türkiye'deki "sagcilik"-"solculuk" kavramlarinin yenilenmesi
gerekiyor. Bu yenilenme ise $öyledir:

"Sagcilik", iyilik icin calismaktir. "Solculuk" ise, "kötülükcü olmak"
degil, "kötülüge karsi savasmak"tir. Marksist ve Leninist sol, baski
ve sömürüye karsi savasiyordu. Simdi bu sol bitmis bulunuyor. Kö-
tülüklere karsi savasan sol'un yerini ise; dindarlar, demokratlar ve
liberaller almis bulunuyor.

Adresimiz: www.kuranisthaber.blogspot.com

Zaman: Yeni Cag'in onu, Ocak ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücâdele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Montag, 11. Januar 2010

TÜRKİYE İÇİN TOPLUMSAL BARIŞ SÖZLEŞMESİ

TÜRKIYE ICIN TOPLUMSAL BARIS SÖZLESMESI

baristiran ALLAHin adiyla

(Gectigimiz yilin son ceyreginin ba$inda "Türkiye'deki siyasetin yo-
lunu ve yönünü degistirecek bir bildiri" yayinlayacagimizi vadetmis-
tik. Fakat araya giren acil gündemler nedeniyle onu yayinlamamiz
mümkün olmamisti. Simdi "tam zamanidir" diyerek o bildiriyi yayin-
liyoruz.)

Türkiye'nin cözüm bekleyen büyük sorunlari var. Bu sorunlarin cö-
zümü icin de büyük bir barisa ihtiyacimiz var. Bu baris icin de, Tür-
kiye'nin bir siyasal degisim ve dönüsüm ya$amasi gerekmektedir.
Bu degisim ve dönüsüm de, AK Parti'nin iktidardan uzaklasmasiy-
la olabilir.

Evet, gelecek secimlerin sonuna kadar AK Parti tam 9 yil iktidarda
kalmis olacaktir. Halk cogunlugu istedigi takdirde AK Parti'nin ikti-
darini sürdürmege devam etmesi, demokratikmen onun hakkidir.
Kimse onun bu hakkini elinden alamaz.

Fakat bazi sorunlarin cözümü icin bu haktan feragat etmek müm-
kündür. Türkiye de $u anda böyle büyük bir fedakârliga muhtac du-
rumdadir. Bu ihtiyacin karsilanmasi ise, Türkiye demokrasisini sü-
perlestirecektir.

Bu süperlesmenin gerceklesmesi gerekiyor. Cünkü bir partinin 9
yildan fazla iktidarda kalmasi, o partinin icinde bulundugu rejimini
cumhuriyetten cok padisahliga benzetecektir. Ama bizim demok-
rasimiz, Deniz Baykal'in CHP'deki $ahligina veya Ertugrul Özkök'
ün Hürriyet'teki padisahligina benzememelidir. Bu benzesmeyi en-
gellemek icin de AK Parti iktidarinin bir kesinti ya$amasi gereki-
yor. Bu da, iki muhalefet partisinin iktidara getirilmesiyle müm-
kündür. Bu mümkünati gerceklestirecek olan da, bir cemaatin
oylaridir.

Fakat, muhalefete iktidar vermenin bazi sartlari vardir. O sartlar ise:

1- Secimlere varmadan bir yil icinde yeni bir demokratik anayasa-
ya evet demeleri, razi olmalari. (Bu anayasayi simdiki iktidar parti-
si yapacaktir ve bir yil icinde bitmis olmalidir.)

2- Kürtlerin ve Kur'anlilarin kamusal alanda dilsel ve dinsel hak ve
özgürlüklerini tanimalari. (Kürtce ve basörtüsü ve ibadet etme ya-
saklarinin kalkmasi. Ve bunlarla birlikte alevilerin ve azinliklarin a-
lamadiklari haklarinin da iadesi.)

(Kürtler ve Kur'anlilar, kamusal alanda dilsel ve dinsel özgürlükleri-
ne kavusamadiklari müddetce, Aleviler ve diger Azinliklar, gasbe-
dilmis haklarini kazanamazlar.)

(Kur'anlilarin kamusal alanda elde edecekleri dinsel özgürlügün,
-Iran'daki gibi- baskalarinin hürriyetini iptâl etmemesi, yasalarla te-
minat altina alinacaktir.)

3- Ergenekon cetesi üyelerine af cikarilmak istendiginde, Öcalan'la
birlikte bütün PKK'lilari affa dahil etmek.

(Cikarilacak "özel af"tan ancak Ergenekon üyeleri, PKK'lilar ve ga-
zeteciler yararlanabilir. Adi suclular bu affa dahil edilemezler. Sir-
larini ve silahlarini ortaya dökmemis olan Ergenekon üyeleri de bu
aftan yararlanamazlar. Adi suclulari affa dahil etmemek, adaletsiz-
lik olmaz. Fakat "tam adalet" olmasi icin adi suclularin cezasini
yariya indirmek düsünülebilir.)

4- Cumhurbaskanligina adayligini koydugunda, simdiki basbakan
Erdogan'in cumhurbaskanligina karsi cikmamak.

Bu sartlari yerine getirmeyi taahhüt ettigi takdirde iktidar, CHP'yle
MHP'ye ait olacaktir. Bu sartlar yerine getirilmediginde ise, AK Par-
ti iktidari sürüp gidecektir.

Bir soru: "Iktidari CHP'yle MHP'ye devretmek, AK Parti iktidarindan
memnun olan halk cogunlugunu mutsuz etmez mi?"

Cevap: Mutsuz etmemelidir. Zira iktidar, bazi sartlar karsiliginda ve-
rilmekte ve bu da ic barisi gerceklestirmek icin yapilmaktadir. Ayri-
ca yüzde otuzluk muhalif kesimin iktidar degisikligiyle elde edece-
gi mutluluk, iktidar veren cogunlugu da mutlu eder. Cünkü, baska-
larini mutlu etmenin mutlulugu, bir sevinc kaynagidir.

AK Parti'liler de, muhalefete düsmeye razi olmakla hem toplumsal
barisa hizmet etmis, hem de bir dinlenme ve yorgunluk atma imkâ-
ni kazanmis olacaklardir.

Gerci biz AK Parti'yi iktidara getirmis olan halk cogunlugu, CHP ve
MHP koalisyonunun AK Parti'den daha iyi bir yönetim yapacagina
inanmiyoruz. Fakat MHP ve CHP öyle iyi bir yönetim yapsinlar ki,
bizi bu inancimizda yanilmis oldugumuzu göstersinler ve bizi utan-
dirsinlar istiyoruz. Eger bunu göstermeyi ve bizi utandirmayi basa-
rirlarsa, iktidarda kalmayi hak etmis olurlar. Aksi halde iktidardan
düserler.

Simdi, "bu 'siyasal acilim'i nicin yapmamiz gerekir"in cevabini bi-
raz daha acalim:

Mevcut anayasamiz, Türkiye'nin ellerini kollarini baglayan bir ana-
yasadir. Bu elleri-kollari baglanmisliktan kurtulabilmek icin anaya-
samizi acilen yenilemek zorundayiz. Cünkü eldeki anayasa, Tür-
kiye'deki bütün kesimlerin hak ve özgürlüklerini garanti altina almi-
yor. Almadigi icin de her kesim devlet ve iktidari ele gecirme derdi-
ne düsüyor ve durmadan bunun icin mücâdele veriyor, savasiyor.
Bu ise, Türkiye'nin en büyük "ic savasi" olmaktadir. Bu savas son
buldugu gün, Türkiye'nin elleri-kollari cözülecek ve Türkiye, ko$ma-
ya baslayacak ve süratle ilerleyecektir.

Fakat bu ilerlemenin önünde simdi büyük bir engel vardir. O da,
(herkesin bildigi gibi): CHP'dir.

Türkiye'nin önündeki engelin ne oldugunu görüp bilince, "bu engeli
nasil kaldiracagiz" sorusu ortaya cikiyor. Evet, soru budur: Türki-
ye'nin ilerlemesini engelleyen "CHP" isimli bu koca takozu Türki-
ye'nin önünden nasil kaldiracagiz?

Ilk Demokrat Parti öncesindeki "tek parti" döneminde gördügü zu-
lümler nedeniyle olsa gerek Türk halkinin yüzde sekseni 1960 ihti-
lâlinden sonra CHP'ye iktidar sansi vermedi, vermiyor. Böylece bu
takozu kücültmesini biliyor. Fakat onu yok edemiyor. Yok edeme-
digi icin de onun zulmünden kurtulamiyor. Kurtulamayisinin sebebi
ise; bu partinin yüzde onbes-yirmilik kemiklesmis bir taraftar kitle-
sinin bulunmasi ve bu kitlenin de Türkiye'nin bütün kurumlarini yüz-
de seksen dolayinda CHP'lilestirmis olmasidir. CHP'lilestirilmis ku-
rumlarin totaliterizmi ve mevcut askerî anayasanin buna yardim et-
mesi nedeniyle de Türk halki yüzde altmislik bir siyasal kuvvetle
iktidari ele gecirmesini bilse de, bir türlü "tam iktidar" olamiyor. Bu
olamazlik da iktidar partisinin hareket alanini daraltiyor. Bu daralti-
yi a$amamak da tabii Türkiye'yi yerinde saydiriyor, Türkiye ucami-
yor ve bir "ic catisma" sürüp gidiyor. Bu da bize, Türkiye'nin birinci
"ic düsmani"nin kim oldugunu acikca gösteriyor.

Bu ic düsmanimizin düsmanliklarini, yani iki büyük kesimin hakla-
rin gasbeden kurumsal totaliterizmini ise ancak yeni bir anayasa
ile yok edebiliriz. Bu da tabii haklarimiz ellerinde rehin bulunan C-
HP'lilerin insafa gelmesiyle olacaktir. Insafa gelebilmeleri icin de
onlara iktidar teklif etmekten baska care kalmamaktadir. Tabii bu
caresizligimiz de, baris istedigimizden dolayidir. Yoksa Humeyni'
nin yaptigi gibi yapmak zorunda kalacaktik. Kan dökülmesini iste-
medigimiz icin "baris" diyoruz. Dolayisiyla bu baris gerceklesirse,
Türkiye bir "kansiz ihtilâl" yapmis olacaktir. Bu ihtilâle mecburuz.
Cünkü bu ihtilâli yapmazsak, ya kanli bir halk ihtilâline, ya da as-
kerî bir ihtilâle razi olmak zorunda kalacagiz. Fakat askerî bir dar-
be ve ihtilâle izin veremeyiz. Cünkü askerî darbe ve ihtilâller, Tür-
kiye'nin sorunlarini cözmedi, cözmüyor. I$te bunun icin "baristiran
bir ihtilâl"e muhtaciz.

Eger CHP'liler bu baris elimizi tutmazlarsa, (iyi gittigi takdirde) AK
Parti kiyamete kadar iktidarda kalacak ve CHP, AK Parti'ye, CHP'
lilestirilmis bütün kurumlari ezip gecerek istedigi anayasayi yap-
ma hakki kazandirmis olacaktir.

Veya: Haklari gasbedilmis kesimlerin haklarini iade eden yeni bir
anayasayla toplumsal baris saglanamazsa (yani engellenirse), Tür-
kiye'deki halk cogunlugunun CHP'lilere karsi kanli bir ihtilâli kacinil-
maz olur. I$te bunun icin "siyasal acilim" cok önemlidir. Bu acilim,
diger acilimlari da hedefine ulastiracaktir.

Bununla birlikte, haklari gasbedilmis kesimlerin haklarini gözeten
yeni bir anayasanin kazanimi da, Türk halkinin her kesimini, "ikti-
dari ele gecirme gayreti"nden kurtaracak ve bu da, Türkiye siyase-
tinin normal mecrasinda akmaya baslamasini saglayacaktir.

Tahmin ediyoruz, baslattigimiz bu "siyasal acilim" hedefine vara-
cak ve ümid ediyoruz; "Türkiye'nin kaybetmemesi icin, partimizin
kaybetmesine raziyiz" diyen sayin Basbakanimiz ve AK Parti'liler
bu acilima muhalif olmayacaklardir.

Baris sartlarini yerine getirmeyi kabul ettikleri takdirde, Gülen Ce-
maati, oylarini hic cekinmeden CHP ve MHP'ye verebilirler ve ver-
melidirler.

(Gülen Cemaati, oylarini mutlaka CHP ve MHP'ye vermek zorunda
degildir. Burada önemli olan husus, "AK Parti'nin oylarini düsür-
mek" oldugundan, oylarin baska bir partiye meselâ Saadet Partisi'
ne ve BDP'ye verilmesi de mümkündür. Bu sekilde hem AK parti
muhalefete düsürülür, hem de iki kücük partinin koalisyona katil-
masi saglanmis olur. Sonucta CHP ve MHP iktidar yapilmis ola-
caktir. Oylarin [AK Parti disinda] hangi partiye verilecegi kararini,
Gülen Cemaati kendi belirlesin.)

AK Parti de, Türkiye'ye global degerlere uygun yeni bir anayasa
kazandirmadan erken secim karari almamalidir, iktidarini sonuna
kadar kullanmalidir.

Teklif ettigimiz bu siyasal acilim hedefine ulasirsa, Türkiye, demok-
rasisini hem süperlestirmis, hem de önderlik edecegi Ortadogu'ya
güzel bir örneklik etmis olacaktir.

TÜRKIYE'NIN BARISI VE KANSIZ IHTILÂLI KUTLU OLSUN!

Not 1: Bu bildiri, bir "Toplumsal Baris Sözlesmesi"dir. Istenen sart-
lar yerine getirildiginde, geregi mutlaka yapilmalidir.

Not 2: CHP'nin neden "birinci düsman" oldugu sorulabilir. Evet, C-
HP Türk halkinin birinci düsmanidir. Cünkü, siyasallastirdigi kurum-
lar araciligiyla Kürtlerin ve Müslümanlarin ve diger azinliklarin hakla-
rini gasbetmistir ve bu gasbindan vazgecmemektedir. Bununla bir-
likte haklarini gasbetmis oldugu halk cogunlugundan oy alamadigi
icin de onlara düsmandir. Bu düsmanligi sebebiyle de onlari "geri
zekâli", "gerici", "öteki" ve "bidon kafali" olarak görür, onlara haka-
ret eder. Cogunlugun iktidara getirdigi partiler Türkiye icin ne kadar
güzel, iyi seyler yaparlarsa yapsinlar, onlari yine de kötü görürler.
Kendi iktidarlarindan baskasini kabullenemezler. CHP'liler, yüzde
yirmilik gücleriyle azliktirlar, acizdirler; halkin yüzde seksenine kar-
si mücâdele edecek gücleri yoktur. Bu acizlik ve gücsüzlüklerini i-
se, darbelere ve darbecilere siginmakla kapatirlar. Eger TSK icin-
deki cuntalar yok edilse, bu, CHP'liler icin büyük bir yikim olur.
Cünkü cuntalar, CHP'lilerin "iktidar sigortasi"dir. Bu sebeple TSK'
nin cuntalardan arinmasini istemezler ve darbelerden korkmazlar.
Cünkü darbeyi yiyecek olan kendileri degil, onlara oy vermeyen
halk cogunlugudur. Bu yüzden de, halkin darbe kipirtilari karsisin-
daki hassasiyetini, "paranoya" olarak damgalamaktan cekinmez-
ler. Isimleri "halkci"dir. Ama halkin bir numarali düsmanidirlar. Ne
yazik ki onlari düsmanliklarindan kurtarabilmek de bize düsüyor.
Ve simdi zaman, "baris zamani" oldugu icin de, onlarin kötülükle-
rini örtecegiz.

Not 3: Eger demokrasimizi süperlestirmek istersek, yeni yapilacak
anayasaya $öyle bir demokratik ilke koymak mümkündür: "Bir par-
ti üst üste iki defadan fazla iktidar olamaz. (Veya iktidar müddeti
dokuz yili gecemez). Ücüncü defa secildiginde -sadece bir dönem-
iktidarini muhalefetle paylasmak zorundadir. Muhalefetle birlikte
olmak istemiyorsa, iktidarini muhalefete devretmelidir. Eger muha-
lefet iktidar olmayi kabul etmezse, bu takdirde ücüncü defa secil-
mis olan parti iktidarini sürdürür."

Not 4: Darbe tehditleri altinda olan bir hükümet, demokratik bir hü-
kümet olmaktan uzaktir. Ayrica CHP'lilestirilmis kurumlarin kuklasi
durumunda olan bir iktidar da, "demokratik bir iktidar" degildir. Ya-
pilacak yeni anayasa, siyasetimizi gercek demokrasiye erdirecek
bir anayasa olmalidir.

Bu anayasa: Askere darbe ve vesayet hakki vermemelidir; bütün
kesimlerin haklarini güvence altina almalidir; "degistirilemez mad-
deler" yerine, "sartlar gerektirdiginde (hakka ve adalete ve global
degerlere zit olmamak kaydiyla) her madde degistirilebilir" hükmü
konmalidir; secim baraji, yüzde bese indirilmelidir ve bu anayasa
bir yil icinde Türkiye'ye kazandirilmis olmalidir.

Not 5: Unutulmamalidir: "Toplumsal baris" hesabina Gülen cema-
ati, gecmiste Bülent Ecevit'in partisini iktidar yapti. Ama bunun
mükâfâtini Fethullah Hoca, Amerika'ya sürgün edilmekle aldi. Bu
büyük günah temizlenmeli ve Fethullah Hoca'nin sürgün hayati
sona erdirilmelidir.

TSK ICINDEKI CUNTACI GENERAL VE SUBAYLARA DUYURU!

Hukuku cigneyen adimlarinizi geri cekiniz. Millete ve onun hakim
ve savcilarina ve secilmislerine karsi yapmakta oldugunuz saldiri-
lariniza son veriniz. TSK'yi, CHP'nin veya Ergenekon'un cuntasi
olarak kullanmaya da hakkiniz yoktur, iyi bilesiniz. Ve haksizliga
yanasmayiniz. Ve silahlariniza da güvenmeyiniz. Zira, akil akildan
üstündür. Sizin silahlariniz varsa, biz de silahlaniriz. Ve gencleri-
mizi de ordudan cekeriz, askersiz kalirsiniz. Yani gücünüzün "sifir"
oldugunu bilmelisiniz. Demek, elinizdeki güc, BIZ MILLET'e aittir.
Millete ve onun sectiklerine karsi silah ceken bir asker ise: HAiN'
dir!

TSK icindeki demokrat asker ve subaylar bu hainlere firsat verme-
melidir! Onlara firsat verenler, ihanete ortak olur. Bu da TSK'yi yi-
kima ugratir. Biz Millet ise, TSK'nin zarar görmemesini istiyoruz.
Ve bunun icin de, gereken mücâdelemizi sürdürecegiz.

Not 6: MUHALEFETE UYARI!

"CHP ve MHP ile gelecek secimleri biz mutlaka aliriz. Bizim bari-
sa falan ihtiyacimiz yok" diyebilirsiniz. Ama bu ihtimalin kesin bir
garantisi yok ve barissiz bir secim sizi kurtarmaz. Cünkü alacagi-
niz toplam oy orani: Yüzde 35'dir. AK Parti'nin oy orani ise yüzde
38-40'tir. Yani yüzde 3-5 oranla bu secimi kaybedersiniz. Yüksek
secim baraji nedeniyle de Saadet Partisi'nden size bir fayda gel-
mez. Bunun tersini, yani iki muhalefet partisinin yüzde 3-5 oranla
AK Parti'yi gectigini düsünsek ve muhalefet iktidara gecse, eger
bu iktidarin, haklari gasbedilmis iki büyük kesimin haklarini iade e-
den yeni bir anayasasi olmazsa, kazanilmis iktidar Türkiye'ye ba-
ris degil, savas getirir.

Not 7: AK Parti yedi yildir iktidarda. Fakat bu iktidar, CHP'lilestiril-
mis kurumlarin totaliterizmi altinda faaliyet göstermeye mecbur kal-
digindan, ona hür ve demokrat bir iktidar denemez. Bu sebeple biz
bu iktidara: "CHP'li ve askerî totaliterizmin kuklasi olmus iktidar" di-
yebiliriz! Dolayisiyla AK Parti iktidari, CHP'li kurumsal totaliteriz-
min pencesinden kurtulabilmis degil ki, ona "sivil fa$izm" damgasi-
ni basma hakkini kazanalim!

Eger Türkiye'ye hükmetmekte olan CHP'li kurumsal fa$izm olma-
saydi, AK Parti iktidarinin uzun müddettir ayakta olmasina "sivil fa-
$izm" damgasi (muhalefete zulmettigi kanitlandigi takdirde) yaki-
sabilirdi. Ama CHP'li kurumsal fa$izm varoldugu ve iktidarin da mu-
halefete zulmü kanitlanmadigi müddetce, AK Parti iktidarina "sivil
fa$izm" denemez. Sivil fa$izm'den gercekten rahatsiz olanlar, ön-
ce CHP'li kurumsal fa$izmi ortadan kaldirmalidir ki, ondan sonra
AK Parti'nin "sivil fa$izm"inden bahsetme haklari dogsun.

Bugünkü iktidar, CHP'lilestirilmis kurumlarin kuklasi durumunda
oldugundan, demokrasimiz, gercek demokrasi olmaktan uzaktir.
Gercek demokrasiye gecebilmek icin, iktidarin, CHP'lilestirilmis
kurumlarin totaliterizminden kurtarilmasi gerekiyor.

Yani AK Parti iktidari; Cunta, CHP ve Ergenekon cetesi üclüsün-
den olusan "seytan ücgeni"nin ortasinda iktidar(!) olmaya calis-
mis bir iktidar(!)dir.

Türkiye bu seytan ücgeninden kurtulmadikca AK Parti'nin sivil fa-
$izminden bahsetmek mümkün degildir. Eger AK Parti iktidari,
secim vakti geldiginde secime gitmemekte direnirse veya secim-
leri iptâl ettirecek bir kanun cikartirsa, o vakit o iktidara "sivil fa-
$izm" diyebilirsiniz. Ve i$te o zaman onun devrilmesi hak olur.

AK Parti'nin ceteye, cuntaya ve CHP'nin kurumsal fa$izmine kar-
si verdigi savas, "muhalefete zulüm" degildir! Vergi hirsizi gazete
patronlarini cezalandirmak da zulüm degildir! Bugün asil zulüm gö-
ren, AK Parti iktidari ve onu destekleyen halk cogunlugudur. Bu
cogunlugun; muhalefetin cuntasindan, anayasa hâkimlerinden,
savcilarindan, cetelerinden ve hak gaspcisi CHP'sinden gördügü
zulüm az degildir ve bu zulüm halen devam etmektedir.

Türkiye'deki laikci ve ulusalcilar, kamusal alanda Kürtlerle ve Kur'
anlilarla esit olmak istemiyorlar veya kendi kafalarina göre bir esit-
lik istiyorlar. Daha dogrusu, ötekilere egemen bir esitlik istiyorlar.
Bu ise apacik bir "sivil fa$izm"dir. Biz önce bu fa$izmi ortadan kal-
dirmaliyiz ki, sira AK Parti iktidarininkine gelsin. Ama sira ona ge-
lemez. Cünkü o, askerî vesayetin ve CHP'lilestirilmis kurumlarin
baskisi altinda bulundugundan, onun fa$izminden bahsetmek
mümkün degildir. Mümkün görenler, kendi fa$izmlerini görmüyor
demektir.

Sayin mâlûm yazarlar! Bu milleti yaniltmaya calismayin. Hokka-
bazlik yaparak kendinizi de aldatmayin!

Not 8: Sayin Darbeseverler! Ya TSK'da pisirilmekte olan darbe ye-
meklerinin pisirilmesini durdurursunuz, ya da Emniyet Teskilâti'nin
agir silahlarla silahlanmasina razi olursunuz. Darbecilere karsi hal-
ki kim koruyacak? Elbette polis koruyacak! Eger polis korumazsa,
Amerikan askerinin Türkiye'ye girmesi ve darbecilere karsi savas-
masi kacinilmaz olur. Bir darbeye niyetli olanlar ve onlara destek
verenler, Amerikan askerinin Türkiye'ye girmesini istiyor olmasin
sakin!

TSK icinde cunta faaliyetleri devam ettigi müddetce, Emniyet Tes-
kilâti da agir silahlarla silahlanmaktan vazgecmemelidir. Hatta ye-
terli miktarda tank da satin almalidir. Ve devlete gerekli müracaati
hemen yapmalidir. Cünkü TSK icindeki cunta faaliyetleri dur durak
bilmiyor. Bülent Arinc'a suikast hazirligi da, bunun apacik yeni de-
lili degil midir?

Not 9: Iki subayin, Basbakan Yardimcisi Bülent Arinc'a suikast ha-
zirligindayken yakalanmis olmasi, acikca bir darbe faaliyetidir. Dar-
beler ise; "ben geliyorum" demez; "i$te geldim" der, aniden karsini-
za cikiverir. Bu sebeple bütün demokratlar bir darbe kalkismasina
karsi tetikte olmali; darbeye "ho$geldin" degil, "defol" demesini bil-
melidir.

Not 10: CHP'liler, iktidara gelme sanslari kalmadiginda hastalanir-
lar. Bu hastaligin tedavisi olarak da ihtilâlleri ilâc olarak görürler.
Uzun zamandir iktidar yüzü görmeyen CHP'liler $u an yine iktidar
hastaligina tutulmus bulunuyorlar. Bu hastaliktan kurtulabilmek i-
cin de 27 Mayis '60 canavarligini tekrarlattirmaktan cekinmezler.
Cetelere ve cuntalara destek vermeleri de bunun delilidir. Dolayi-
siyla, dindarlar ve demokratlar, CHP'lilere cok dikkat etmeli ve ge-
rekli önlemlerini almalidirlar. Bülent Arinc'a suikast hazirliginin al-
tindan da CHP'liler cikarsa hic sasirmamalidirlar. Sasirilmamalidir.
Cünkü, Bülent Arinc'a suikast hazirligindan anlasiliyor ki, CHP,
TSK'daki cuntalarini aktif hale getirmistir. Bu aktiviteye karsi de-
mokratlar ya kendileri silahlanacaklar, ya polisi silahlandiracaklar,
ya da Kürtlerin Irak'ta yaptigi gibi, Amerikan askerini yardima ca-
giracaklar. Eger CHP'nin TSK'daki cuntalari pasifize edilmezse,
bu üc secenekten birini kullanmaktan baska care kalmayacaktir.

Not 11: "Bitirme Plani" sanigi olan Albay Dursun Cicek: "O planin
belgesi altindaki imzanin kendisine ait olmadigini" iddia etmis. E-
ger Genelkurmay bilgisayarlarindaki suc delilleri 35 kez silinmemis
olsaydi, onun mâsumiyetine inanabilirdik. Ama durum bunun aksi
oldugu icin bu Albay ve onun arkasindaki 32 kisi, 72 milyonun (ve-
ya CHP'li ve MHP'lileri cikarirsak, 50 milyonun) önünde daima bir
"zanli" olarak kalacaklardir.

Ayrica, TSK'nin "Kozmik Oda"sinda arama yapan hâkimler de,
Bülent Arinc'a suikast hazirligiyla ilgili bir delil bulamayabilirler. A-
ma bu bulamazlik, TSK'yi zan altinda kalmaktan tam kurtarmaz.
Cünkü suc delilleri yakilmis veya silinmistir. Suc delillerini temiz-
leme faaliyeti olmasaydi, TSK kendini zandan kurtarabilirdi. Ama
simdi o daima göz altinda kalacak ve ona süphe ile bakilacak ve
Genelkurmay'in sözlerine de inanilmayacaktir!

Eger Genelkurmay, sözlerinin inanilmasini istiyorsa, cunta faaliyet-
lerine firsat vermemeli ve bu faaliyette bulunanlari yakaladiginda da
suc delillerini ortadan kaldirmalarina firsat vermeden hemen gereke-
ni yapmali ve cezalarini vermelidir. Genelkurmay ise, tam bunun ak-
sini yapmaktadir. Kozmik Oda'yi hâkimlere acti, ama suc delilleri
imha edildikten sonra!

TSK icindeki darbe calismalari karsisindaki hassasiyetimize "para-
noya" diyenler bilmelidir ki, cunta faaliyetleri devam ettigi müddetce
biz paranoyak olmaya mecburuz. Bizim bu paranoyakligimiz(!)dan
rahatsiz olanlar, cunta faaliyetlerini durdursun; biz de paranoyaklik-
tan kurtulalim! Aksi halde "ya$asin paranoya" demekten baska ca-
remiz olmayacaktir...

Not 12: Simdi bütün bunlari okuduktan sonra en ba$a dönünüz ve
Toplumsal Baris Sözlesmesi'ni tekrar okuyunuz. Ve herkes karari-
ni versin: Savas mi istiyorsunuz, baris mi? Biz: YA$ASIN BARIS!
diyoruz.

EY TÜRKIYE UYAN! DARBECILERE FIRSAT VERME!
FIRSAT VERIRSEN, VATANINI DARBELETMIS OLURSUN!


Zaman: Yeni Cag'in onu, Ocak ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Baris.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *