Montag, 23. November 2009

BİZ MİLLET EMREDİYORUZ: EY CUNTACILAR TSK'DAN DEFOLUN!

BIZ MILLET EMREDIYORUZ:
EY CUNTACILAR TSK'DAN DEFOLUN!

zalimleri kahreden ALLAHin adiyla

Cuntacilar ve Ergenekoncular tarafindan ele gecirilmis gözüken
TSK'nin kara, deniz, hava kuvvetlerinde Türkiye Milleti'ne karsi
darbe planlari, milleti bitirme ve kafesleme operasyonlari hazir-
laniyor, yani Ergenekon destekli cuntacilar Türk Halki'na "HAVA"
dan, "KARA"dan, "DENIZ"den saldiriyor, ama Türk Halki hâlâ ses-
sizligini ve suskunlugunu bozmuyor. I$lermis gibi görünen hukuk
bir i$e yaramiyor. Cünkü suclari belli hain cuntaci sanik(?)lari hâ-
lâ elini kolunu sallaya sallaya görevlerinin ba$inda oturtuluyor. Bu-
nunla âdeta suc delillerini ortadan kaldirmalarina ve yeni darbe p-
lanlari hazirlamalarina firsat veriliyor.

Milletin bu suskunlugu ve hukukun bu i$lemezligi pek hayra âlâ-
met degil. Bu sessizlik ve hukuk i$lemezligini firsat bilen cuntaci
hainler millete bir son darbe daha indirecekler. Cünkü $u an buna
cok muhtac durumdadirlar. Cünkü suclarini örtecek ve bastiracak
bir kurtariciya muhtaclar. Ve ne yazik ki $u anda TSK ve Genel-
kurmay, "bitirme plani"nin yargiya sevkedilememis yapimcisi cun-
tacilarin elinde. Yani cok büyük bir tehlike altindayiz. Biz Millet ve
Hükümet'in cok dikkatli olmasi gerekiyor. Ama yine ne yazik ki,
Hükümet, darbecileri hukuka havale etmekten baska bir sey yapa-
miyor. Hukukî sürec ise; aylar, yillar sürer. Bu süre icinde TSK'yi
ele gecirmis bulunan ve hâlâ görevlerinin ba$inda tutulan cuntaci-
lar, daha onlarca "bitirme" ve "kafesleme" planlari yapar ve milleti
darbelemeyi deneyebilirler. Ama biz de onlarin bu deneme kalkis-
masina karsi tetikte olacagiz ve tetikteyiz ve gözlerimiz üzerlerin-
dedir.

Kendi elleriyle ürettikleri millete ihanet belgelerini yalanlama ve in-
kâr etmeleri onlari kurtarmayacaktir. Eger bu hainane komplo ve
planlar Atatürk'e yapilmis olsaydi, simdiye kadar bütün cuntacilar
idam edilmis olurdu. Ama onlarin düsman olduklari AB ve ABD'nin
idami kaldirtmis olmasi sayesinde yine düsmanlarinin "merhame-
ti"yle kelleleri kopmaktan kurtuluyor! Ama artik bu saatten sonra
kopmaktan kurtulmus o kelleler, TSK'ya ba$ olamaz, olmamalidir.
Cok cirkin bir sekilde siritip duran bu tehlikeli kurtulmus kelleler,
TSK'dan defolmalidir, defedilmelidir.

Bir avuc cuntaci hain tarafindan koskoca bir millet darbe korkusu
altinda tutuluyor ve baski altinda ya$atilmaya calisiliyor. Bu baski-
ya karsi biz de: "Keske Hükümetimizin ba$i bir Atatürk olabilseydi
de, bu korku, baski ve tehdit altindan kurtulmus olsaydik" demek
istiyoruz, ama diyemiyoruz. Cünkü geri dönmek yani "mürteci ol-
mak" istemiyoruz. Cünkü bu zamanda kurtulus, "Atatürk'e benze-
mek"te degildir. Cünkü biz, Atatürk'ten cok daha ileri olmak zorun-
dayiz. Bunun icin de hangi sart altinda olursa olsun, darbecilere
karsi demokrasiyi koruyacagimiza and iciyoruz. Onlar bir darbeye
kalkisirsa, biz de onlari darbelemeye hazir olacagiz, haziriz!

Ortada güvenlikten mahrum bir millet duruyor. Cünkü cunta kurdu
ordunun bünyesine girmis. Bu kurt koskoca bir orduyu da yiyip bi-
tirmektedir. Cuntacilardan arindirilmadikca bizim de orduya güven-
memiz mümkün degildir. Bu durumda Müslüman Millet'e, Allah'
tan baska bir siginak kalmiyor. O'na duamiz: "Allahim! Cuntacilari
kahret. En kisa zamanda onlara belâlarini buldur!"

Not: Türkiye Milleti cogunluk olarak "Kur'anli" bir millettir. Kur'anli
bir millet, ancak iyilikci atalarin pesinden gider. Atalari kötülükcü
olmussa, onlarin yolunu terkeder. Dolayisiyla "Dersim Gercegi"yle
Kemalizm devri kapanmistir.

Simdi bize, üzerinde güvenle yürüyebilecegimiz yepyeni bir yol lâ-
zimdir. Bu yol; "Biz Millet"in diniyle, diliyle, kültürüyle, azinlik ve
cogunluklariyla, sagcisi ve solcusuyla, Türk'ü ve Kürd'üyle, Alevi ve
Sünnisiyle, Ordusu ve Milletiyle uyumlu ve barisik olmak zorunda-
dir.

Bu zorunlugu karsilayacak yeni rejimimizde cumhuriyetimizin, laik-
ligimizin, demokrasimizin de yenilenmesi gerekiyor. Bu yenilenme
icin de cumhuriyetimizin Biz Millet'i kucaklayici; laikligimizin, dini-
mizi icleyici; demokrasimizin de, darbeci tecavüzünden korunmus
olmasi gerekmektedir. Simdiye kadar cumhuriyetimiz Biz Millet'i
kucaklayici olmadi; Kürd'ü ve Kur'anliyi ezdi, Türk'ü ve Kemalist'i
yüceltti. Laikligimiz, dinimizi ve dindarimizi disladi; onlari camiye
hapsedip, kamusal alanda hürriyet vermedi. Demokrasimiz de her
on yilda bir darbelendi, tecavüze ugradi; siyasetimiz ordu vesaye-
tinden kurtulamadi.

Simdi bu yenilenmenin geregi olarak Türkiye'nin cogunlugu Biz Mil-
let emrediyoruz: Ey Ordu! Demokrasimizden elini cek, ona tecavü-
züne son ver; siyasal egemenligimiz üzerindeki vesayetini kaldir.

Ey Genelkurmay! TSK ve kendi icindeki cuntacilari gizleme, yargi-
ya teslim et. Eger suclu sensen, kendin teslim ol. Yoksa bizim or-
dumuz ve Genelkurmayimiz olamazsin. Sen kimin Genelkurmayi-
sin? Icinde cuntacilari barindirdigin müddetce "Türkiye'nin Genel-
kurmayiyim" diyemezsin.

Ey Türkiye'nin yargi ve hukuku olan HSYK, YARSAV ve BARO-
LAR! Siz de kendinizi Ergenekonculardan arindiriniz, onlari hemen
ihrac ediniz ve Biz Mlllet'e komplo kurmakla ugrasan cuntacilarin
yakasina yapisiniz. Yoksa, sizin ve onlarin yakasina biz yapisaca-
giz!

Ey AK Parti Hükümeti! Sen ise; "cuntacilari yargiya havale ettim"
demekle yetinme. Daha fazlasini yap. Meselâ: Ordu icindeki "kara
cicekler"i kopar, at. Cünkü onlar ya$adikca, sen de, biz de güven-
de degiliz. Bu güvenligi saglamak senin görevin. Bunun icin de; or-
dunun siyaseti ele gecirmesine firsat vermeyecek yasalar yaptir.

Ey Muhalefet Partileri! Bugün AK Parti'ye yapilanlar size yapilsay-
di ne yapardiniz? Sizler de bu gercege göre tavir aliniz. Ergenekon
avukatligini birakiniz. $eytanla dostluktan size hayir gelmez.

Ey TSK icindeki "kara cicek"ler! TSK'yi derhal terkedin. Yoksa bu-
nu biz gerceklestirmek zorunda kalacagiz.

Ey STK'lar! Protestolarinizi yogunlastiriniz. Sesinizi yükseltiniz. Se-
siniz cikmazsa, cuntacilarin cesareti artar. Öyle ise sesinizi cikari-
niz. Onlari protestolarinizla bogunuz. Bu bogma ile de demokrasini-
zi koruyunuz.

Ey Türkiyeliler! Haydi, hep birlikte yenileselim. Eski'yi, i$e yarama-
zi da tarihin mezarina gömelim. Bu mezarda dökecegimiz ya$lar,
sevinc gözya$lari olsun. Cünkü yenilesmek senin hakkin ve ilerili-
gin ve iyiligindir. Bu iyiligine ve ilerlemene hic kimse engel olama-
yacaktir. Cuntacilar da, Ergenekoncular da!

Kahrolsun, demokrasimizin düsmani cuntacilar ve Ergenekoncular!

YA$ASIN TÜRKIYE VE TÜRKIYELILER!


Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Kasim ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Protesto ve Uyandirma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Dienstag, 17. November 2009

CUNTACI SANIKLARINI SERBEST BIRAKAN HAKİMLERE DUYURU!

CUNTACI SANIKLARINI SERBEST BIRAKAN HAKIMLERE DUYURU!

kötülüklere sessiz kalmayan ALLAHin adiyla


Cuntaci sanigi albay Dursun Cicegi serbest biraktiran sayin Hâkimler!

Bu sanigi tutuklandiktan 43 saat sonra birakmanizin nedeni olarak "ad-
resinin belli ve kacamaz" oldugunu bildirdiniz. Peki, bu sanigin yeni
darbe planlari hazirlamayacagindan ve henüz tutuklanmamis olan diger
saniklarla birlikte bir darbe yapmayacaklarindan emin misiniz? Emin o-
labileceginize dair bir teminat gösterebilir misiniz? Evet! Teminatiniz ne-
dir? Biz Türkiye Milleti olarak sizden bir teminat bekliyoruz. Bu temina-
ti göstermediginiz müddetce, hukuk disindasiniz demektir. Bu hukuk
disilik karsisinda da biz Milletin, adaleti gerceklestirmek üzere hareke-
te gecmemiz ve bütün zanlilari yakalayip hapishanemize doldurmamiz
gerekir. Sizin yaptiklariniz karsisinda baska care gözükmüyor... Ne
dersiniz sayin Hâkimler? Bir teminat gösterecek misiniz? Yoksa gere-
keni biz Millet mi yapalim?

Karsimizda müslümanlar, dindarlar, aleviler, Kürtler, azinliklar ve biz
Millet aleyhinde; icinde komplolar hazirlanmakta olan bir TSK ve cun-
tacilar dururken, biz nasil güven icinde ya$ayabiliriz? Sayin Hâkimler,
lütfen bu sorumuza bir cevap veriniz! Cuntacilar karsisinda huzur ve gü-
ven icinde ya$iyabilecegimize ve kayitsiz sartsiz bizim olan egemenlik
hakkimizin gasbedilmeyecegine dair teminatiniz nedir? Üc gün icinde
bu teminati sizden bekliyoruz. Ya teminat gösterirsiniz; gösteremiye-
cekseniz zanlilari tekrar tutuklatirsiniz, ya da gerekeni biz Millet yapa-
riz. Cünkü ortada, hukukun hukukcular tarafindan yok edilisi vardir. Bu
durumda hukuku yeniden var etmek görevi de biz Millet'e düser.

O halde biz Millet'le alay etmeye son veriniz, sayin Hâkimler! Darbe
yapma firsat ve ihtimalleri varken, cuntaci zanlilari nicin kacsinlar? Ad-
reslerinin "belli" olmasinin ne önemi var? Bu gercegi göremeyecek ka-
dar kör olamazsiniz herhalde? Öyleyse ne yapmak istiyorsunuz? Yok-
sa milletin ayaklanmasini mi bekliyorsunuz? Unutmayiniz, bir halk a-
yaklanmasi basladiginda hersey gec olabilir; koltugunuzun üstünde de-
gil. altinda kalirsiniz!

Sayin Basbakan R. Tayyip Erdogan!

Cogunluk olarak (bu cogunluga CHP'liler dahil degildir. Eger onlar da:
"Biz de TSK'nin darbeciligine karsiyiz ve cuntacilarin ordudan ihracina
taraftariz" derlerse, bu cogunluga dahil olurlar. Bu halde cogunluk, "bü-
tün millet" olarak karsimiza cikar) biz Türkiye Milleti bu iktidarinizi si-
ze, "bizim egemenlik hakkimizi koruyasiniz" diye verdik. Ama sizin, e-
gemenlik hakkimiza tecavüz ve kastedmekte olan cuntacilara firsat ver-
mekte oldugunuzu ve onlara yumusak davrandiginizi görmekteyiz.

Sayin Basbakan! Bu yumusakliginizin sebebi nedir acaba? Yoksa dar-
becilere yeni bir darbe firsati kazandirmaya mi calisiyorsunuz? Belge
ortada, imza ortada, suclular ortada ve bir $ahit de ortadayken daha
neyi bekliyorsunuz? TSK icindeki ismi, cismi ve eylemi belli cuntacila-
ri nicin görevden almiyorsunuz? Yoksa, sizin kellenizi almalarini mi
bekliyorsunuz? Siz, sizin kellenizin gitmesini bekleyebilirsiniz, ama
biz Millet, bizim kellemizin gitmesini bekleyemeyiz! Alinmasi gereken
kelleleri siz alamayacaksaniz, söyleyin, biz alalim...

Not 1: Biz Millet, siyasal egemenligimizi ve demokrasimizi korumak
zorundayiz. Bu zorunluk sebebiyle de, üc gün icinde istedigimiz temi-
nat verilmedigi veya gereken yapilmadigi takdirde, bütün sivil toplum
örgütleri, dernekler, kurumlar, dindarlar, demokratlar, liberaller ve ay-
dinlar, protesto eylemi icin harekete gecmeli ve bu eylem de, Genel-
kurmay Baskanligi önüne "CUNTACI MIKROPLARI TSK'DAN DEF-
OLUN!" dövizli bir kara celenk konularak baslatilmalidir. Ve, TSK'daki
"kara cicekler" kopartilincaya kadar da bu eylemlerimiz devam etmeli-
dir. Eger eyleme gecmezsek, egemenligimiz elden gider. Cünkü kar-
simizda darbeye hazir cuntacilar ve onlari korumakta olan hâkimler,
savcilar ve rütbeliler bulunmaktadir. Bu büyük tehlikeyi kücük gören-
ler, egemenliklerini kaybetmeye mahkûm olurlar.

Not 2: Sayin Hâkimler! Biz Millet'le alay etmeye son vermelisiniz. Bu-
nun icin de; bize göre "gercek" oldugu kesin olan mâlûm belgenin sah-
teligi(!) isbatlanana kadar, bütün cuntaci saniklarini hic degilse ev hap-
sine mahkûm etmeli, telefon görüsmelerini de dinleme altina aldirmali-
siniz. Bununla da (belki) biz Milletin "aptal" olmadigini göstermis olur-
sunuz. Evet, biz aptal degiliz. Herhalde siz de aptal degilsinizdir! Aksi
halde görevinizin sona erdirilmesi gerekecektir. Isterseniz, istifa etme
hakkinizi da kullanabilirsiniz...

Not 3: Ey TSK icindeki kahraman askerler! Siz de bize yardim ediniz.
Icinize sizmis ve yuvalanmis olan alcak cuntacilari elbirligiyle yok ede-
lim. Peygamber ocaginizi darbe ocagi haline getirmis bulunan o millet
düsmanlarina yeni bir darbe firsati vermeyelim. Onlari bize ihbar ediniz!
Aksi halde "güvenilir asker" olmayacaksiniz. Ama siz bizim güvenlik
gücümüzsünüz. Karsimizda, güvenilir asker istiyoruz. O halde "güve-
nilir" olmak zorundasiniz. Sizin bu güvenirliginizi yok edenleri de yok
etmelisiniz!

Not 4: Bu bildirimiz, askerî okul ögrencilerine, askerlere ve konuyla
ilgili hâkim ve savcilara iletilmelidir.

TSK'DAKI KARA CICEKLER KOPARTILSIN!
YOKSA ONLARI BIZ KOPARTACAGIZ!

Siz, sizin degil, bizimsiniz sayin Basbakan! Bizi dinlemelisiniz: Igsiz'
lari, Migsiz'lari emekli etmelisiniz.

CUNTACI VE ERGENEKONCU MIKROPLARI
EGEMENLIGIMIZIN PARTISINI KAPATTIRAMAYACAKTIR!

Ey savci Yalcinkaya, kendine gel! Ergenekoncularin oyuncagi olma! E-
ger senin de bir Ergenekoncu oldugunu anlarsak; elimizden cekecegin
var...

ERGENEKONCULAR TÜRKIYE'DEN DEFOLUN!

HSYK ve YARSAV icindeki Ergenekoncular ihrac edilmeli. Bütün Er-
genekoncularin telefonu dinlenmeli.

BIZ MILLETIZ! APTAL DEGILIZ...

KAHROLSUN CUNTACILAR! YA$ASIN DEMOKRASI!

Islak Imza: (Türk)iye MILLETI


Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Kasim ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyari ve Eylem.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Dienstag, 10. November 2009

"İSA ALLAH'IN RUHU" MU?

(Vatikan Kendini Sorgulamalidir)

"ISA ALLAH'IN RUHU" MU?


cocuksuz ve ortaksiz ALLAHin adiyla

Isa "Allah'in ruhu" degildir. Aksine, Isa "Allah'tan bir ruh"tur. Ikisinin
arasindaki farki görmek zorundayiz.

Yani: "Isa Allah'in ruhudur" dediginiz zaman, Allah ile Isa'yi e$itlemis
olursunuz. Allah ise bu e$itlenmeyi kabul edemez. Cünkü yaratik Ya-
ratan'a e$it olamaz. Allah da "teklik" ister, ortakliktan ve yarattiklariy-
la e$itlenmekten hoslanmaz.

Kur'anda Nisa suresinin 171. ayetinde bu hakikatin temeli $öyle bil-
dirilmis: "... Isa Meryem'e atilmis bir kelime ve Allah'tan bir ruhtur."

"Allah'tan bir ruh olmak" nedir?

"Allah'tan bir ruh olmak", Allah'in Kendisi olmak degil, Allah'tan cik-
mis bir "eylem" olmaktir. Yani nasil, kitap Yazar'dandir; ama kitap,
Yazar degil ve Yazar da kitap degilse, Isa da Allah'tan bir "ruh"tur,
ama bu ruh, Allah degildir. Yani Allah, Allah'tir; Isa da, Isa. Yani
Tanri Tanri'dir, insan da insan. Ikisi birlesik degil ve birlestirilemez.
Ancak Isa ve insan, kendi ba$ina varliklar degil, Allah'in "yaratmasi"
dirlar.

Bütün insanlar ve hayvanlar, melekler ve seytanlar Allah'tan bir ruh
ta$ir. Bu ruh ise, Allah'tan bir "emir"dir. Bu emir ise, varliklarin kendi
vücutlarini yönetme ve hareket ettirme kanunudur. Hic bir varlik, Allah'
tan bir ruha sahip olmakla Allah'la e$it olamaz.

Meselâ insan, biyolojik canli bir robot yapsa, bu robot insana e$it o-
labilir mi? Hayir, olamaz! Cünkü bu robot, insanin bir "yaratigi" ve bir
"üretimi"dir. Eger insan kendini, ürettigi robotla e$it kabul ederse, in-
san kendini ve yaraticiligini silmis olur. Bu ise kabul edilemez. Eger
robot da: "Ben artik seninle e$idim" dese, onun yaraticisi olan insan:
"Hop! Dur bakalim. Yaratik oldugunu unutma ve haddini a$ma. Sen
benim e$idim degil, ancak yaratigimsin" diyecektir.

I$te insanin ve Isa'nin Allah karsisindaki durumu da budur. Isa'nin in-
sandan tek farki ise, onun babasiz olarak yaratilmasi ve Allah'in El-
cisi olmasidir. Insan hem anneli ve hem babali olarak yaratilmaktadir.
Ilk insan Âdem ise, hem annesiz ve hem babasiz olarak yaratilmistir.
Bu durumda biz: (Asla olamaz!) "Âdem'in anne-babasi Allah'tir" mi
diyecegiz? Kesinlikle hayir! Cünkü Allah Âdemi "yaratti", "dogurma-
di". Cünkü ezelî ve ebedî bir varlik olan Allah'in dogmaya ve dogur-
maya ihtiyaci yok. Hem Âdem de Allah'tan bir ruh ta$ir. Ama bu ruh,
Âdem'i "Allah'in oglu" haline getirmez ve getirmemistir ve getiremez.
Cünkü yaratik, Yaratan'a ogul olamaz! Cünkü Yaratan bir baba gibi
dogurtmaz, ancak bir Tanri gibi dogurtturur. Yani Tanri, babanin da
üstündedir.

O halde "Isa'nin gercek dini"ne ulasabilmek icin, Isa'yi "Allah'tan bir
ruh" olarak kabul etmeliyiz. Ama Allah'in Kendisi ve e$idi olarak de-
gil. Eger onu Allah'in Kendisi ve e$idi olarak kabul edersek, bu, Al-
lah'in ilahligina tecavüzdür. Allah da, bu tecavüzü siddetle cezalandi-
racagini bildirmistir.

"Dogurma" ile "yaratma"yi bir sayabilir miyiz?

Bir sayamayiz. Cünkü "dogurma", canlilarin varliklarini sürdürebilmele-
ri icin Allah tarafindan konulmus bir kanun ve bu kanunun erkek ile di-
$inin birlesmesiyle meydana gelen bir i$lemidir. "Yaratma" ise, zihinde
tasarlanan ve üretilen ve zihin di$inda meydana getirilen bir sanatkârlik-
tir. Bunun icin meselâ kitap "dogurulmaz", ancak yazilir veya yaratilir.
Bir Yazar'in -hakiki anlamda- kitap "dogurabilmesi" icin, önce kitabin
bir annesinin olmasi ve Yazar'in da bu anneyle "birlesmesi" gerekir. Bu-
nun tabii gercekle bir ilgisi yoktur ve olamaz. Böyle tabirler hakiki an-
lamda degil, ancak "mecâzi" anlamda kullanilabilir. Bir Yazar'in "cok
dogurgan" oldugu söylenirse, bunun "cok yazan", cok üreten", "cok
yaratan" demek oldugunu anlamaliyiz. Ama böyle mecâzi tabirler
Allah hakkinda kullanilamaz.

I$te bu yüzden ne fiziksel anlamda ne de ruhsal anlamda Hz. Isa'nin,
"tanriogullugu"yla ve Allah'in da "babalik"la bir ilgisi yoktur ve olamaz.

Hem Tanri (yukarida da bahsettigimiz gibi) bir erkek gibi dogurtmaz,
ama bir Tanri gibi dogurtturur. Cünkü O'nun erkeklik ve disilikle bir
ilgisi yoktur. O, cinsiyet üstü bir varliktir; cinsiyetin ve bütün spermle-
rin de yaraticisidir. Isa'nin babasiz dogumunu da bu gercekle deger-
lendirmeli, inancimizi düzeltmeliyiz. Tanriyi insanlastiran yakistirma ve
ifadelerden uzaklasmali, O'nun yüceligini cüceltmemeli ve kirletmeme-
liyiz.

Dolayisiyla Hiristiyanlar Isa hakkinda ancak; "o, Allah'tan bir kelime-
dir; o, Allah'tan bir ruhtur; o, Allah'in bir mûcizesidir ve o, Allah'in bir
Elcisi'dir" diyebilirler. Bundan fazlasini, yani o, "Allah'in ogludur" veya
"Allah Isa'dir, Isa da Allah'dir" veya "Isa ile Allah birdir" diyemezler.
Derlerse, Hz. Isa'nin gercek dinini bozmus ve onu Allah katinda ge-
cersiz hale getirmis olurlar.

"Ücleme"yi savunan Hiristiyanlar: "İncil'e göre, üç ayrı Allah değil, üç-
lübirlik (Baba, ogul, ruhül kudüs)ten oluşan tek Allah vardır" diyorlar.
Peki, bu ne demektir? Yani: Üc ayri Allah yoktur. Ama "Isa ile Ruhül-
kudüs Allah seviyesindedir" demektir. Yani yaptiklari, Allah'in tekligi-
ni sözde parcalamiyorlar, ama Allah'i üc parcadan meydana getirip,
(sözde) O'nu bütünlestiriyorlar! Yani "Allah tektir. Ama bu teklik, üc
(parca)dan olu$an bir tekliktir. Yani "Isa ve ruhülkudüs olmasa, Allah
Allah olamaz" gibi bir mânâyi üretmis oluyorlar. Eger kasdettikleri mâ-
nâ gercekten buysa, bu, Allah'in ilahligina tecavüzdür. Cünkü Allah,
Allahlik icin Isa'ya ve Kudüs'ün ruhuna muhtac bir aciz degildir.

Öyle ise dikkat edelim: Isa'yi yüceltmek hakkimizdir. Fakat onu, Allah
seviyesine cikarmaya ve O'nunla e$itlemeye hakkimiz yoktur. Hiristi-
yanlarin yapmakta olduklari ücleme de, Isa'yi Allah'la e$itlemekten
baska birsey degildir. Allah ise bu e$itlenmeyi kabul edemez ve etmi-
yor. Cünkü, yaratikla Yaratan bir ve e$it olamaz. Isa ile Allah da bir
ve e$it degildir. Cünkü Isa, Meryem'den dogmus bir "yaratik"tir, ezelî
bir varlik degildir. Bunu kabul edenler: "Isa Allah'in kulu ve elcisidir"
demek zorundadirlar. Yoksa, "Allah üc kisiden meydana gelmistir"
diyenler, dinlerini bozmus olurlar ve bozuyorlar.

Evet, Islâmiyette de: "Hersey Allah'tan ibarettir" veya "kâinat yoktur,
Allah vardir" veya "Allah ile kâinat birdir" diyen tarikatci mânevî sar-
hoslar vardir. Fakat biz Kur'anlilar, onlarin sözlerini dinin esasi haline
getirmiyoruz ve buna izin vermiyoruz. Cünkü onlarin sarho$ca sözleri,
Kur'anin "birleme" ögretisine zittirlar. Hiristiyanlar da Allah'in ilahligina
tecavüz olan üclemeyi, Isa dininin esasi olmaktan cikarmalidirlar. Ve
ancak bu cikarma ile dinlerini "Gercek Din" haline getirmis olurlar.

Eger Hiristiyanlar dinlerini "Gercek Din" haline getirmek isterlerse, söy-
leyecekleri $udur: "Isa Allah'in kelimesidir", "Isa Allah'in mûcizesidir",
"Isa Allah'in Elcisidir", "Isa Allah'tan bir ruh'tur". Bu sözler disinda bir
gercek yoktur.

Eger Hiristiyanlar Isa'nin "Gercek Dini"ne ulasmak isterlerse, $u nok-
tayi da iyi ayirdetmek durumundadirlar: "Isa, Allah'in ruhu degil, Allah'
tan bir ruhtur." Bu iki ifadenin arasindaki fark $udur:

"Isa, Allah'in ruhudur" dediginiz zaman; (ilk ba$ta da degindigimiz gibi)
"Allah Isa'dir, Isa da Allah'dir" demis olursunuz. (Nitekim onlar da bu-
nu böyle kabul ediyorlar.) Fakat bu kabullenis dogru degildir. Cünkü
Isa, Allah'taki ruhun tamami degil, O'ndan sadece kücük bir soluktur.
Yani: "Isa Allah'in ruhu degil, Allah'tan bir ruhtur."

Bu böyle kabul edilmedigi takdirde, Allah ile Isa aynilastirilmis olur.
Fakat bu aynilastirma, Allah'in tekligine ve ortaksizligina tecavüzdür,
inancta sapmadir. Cünkü: "Ogul babadandir. Ama baba ogul degildir.
Ogul da baba degildir." Yani baba, babadir; ogul da oguldur. Ikisi
birlestirilemez. Baba ile ogulu bir ve ayni görmek, bir hatadir. Allah
ile insan arasindaki farki görmemek ise, ondan daha büyük hatadir.

O halde ayni sekilde (fakat Allah ile insan arasindaki farki gözeterek):
"Isa, Isa'dir; Allah da Allah'dir. Allah Isa, Isa da Allah olamaz" demeli-
yiz. Cünkü Isa, "Allah'in ruhu" degil, "Allah'tan bir ruh"tur. Yani Allah'
in bütün ruhu Isa'da degil, O'ndan sadece kücük bir soluk Isa'dadir.

Demek Isa, "Tanri'nin ruhu" olamaz. Ancak "Tanri'dan bir ruh" olabilir.
"Tanri'dan bir ruh" olmakla, "Tanrioglu" olmak da ayni seyler degildir.
Fakat bazi Hiristiyanlar bunlari ayni seyler olarak görmekte ve göster-
mektedir. Ama ayni seyler degildir. Cünkü: "Tanri'dan bir ruh" olmak,
"Tanri'ya ait olmak" demektir. "Tanrioglu olmak" ise, "ogul büyüdügün-
de ve baba öldügünde, ogul babanin yerine gecer" demektir. Tanri ö-
lümsüz olduguna göre, bu ne demek oluyor? Hiristiyanlarin anlayisina
göre bu; "Isa, Tanri'nin yaninda, Tanri'ya e$ ebedî veliaht" olur. Ama
burada sormak durumundayiz: "Tanri insan gibi aciz bir varlik mi?
Yoksa mutlak kadir mi?" Elbette ki Tanri, "mutlak kadir"dir. Mutlak
kadir olmazsa, o Tanri olamaz.

Öyle ise demektir ki: "Allah'tan baska ilah yoktur. Isa, Allah'in kulu ve
elcisidir."

I$te Isa Dini'nin Allah hakkindaki gercek $ahitligi budur.

Bu gercekler i$iginda bütün Hiristiyanlar ve Vatikanlilar inanclarini göz-
den gecirmeli ve neye inanip neye inanmayacaklarina karar vermelidir-
ler.

Hiristiyanlar ve Vatikanlilar bu gercekleri kabul etmezlerse ne olacak?

Olacak olan $udur: Gercek gercegi göstermek icin Hazret-i Isa'nin
gökten yere inmesinden baska care kalmayacak. Ve bu gercegin orta-
ya cikmasi icin Allah onu cok yakinda mutlaka yeryüzüne indirecektir.
Fakat o gökten indigi ve yeryüzünün mânevî kralligini ele aldigi zaman,
Vatikan'in fonksiyonu bitecek. I$te kiyamet yaklastiginda "kilisenin
göge cekilmesi olayi"nin ic yüzü budur. Cünkü o zaman ortada apacik
canli bir Hz. Isa bulunacagindan, Vatikan'in ve Papalig'in bir anlami
kalmayacak ve Papalik da sona erecektir. Bununla birlikte Hz. Isa'nin
öldürülüsünü sembolize eden Haç'in da bir anlami bulunmayacak ve o
da Hz. Isa tarafindan kirilip atilacaktir. Böylece Hz. Isa'nin "Gercek
Dini" de ortaya cikmis olacak ve modernlesmis Islâmiyetle birleserek,
insanlik "Yeni Din"ine kavusacaktir.

Hz. Isa gökten yere inmeden, Vatikan neler yapmalidir?

10 yil icinde gökten yere inecegini düsündügümüz Hz. Isa'nin tekrar
dönüsünden önce Vatikan kendi icinde bir "ic sorgulama" yapmalidir.
Bu sorgulamada kendine yöneltecegi sualler $unlardir:

1- Hz. Isa gökten inip: "Ben, Allah'in oglu degil, sadece Elcisi ve Mû-
cizesiyim" dediginde, Vatikanlilar buna ne cevap vereceklerdir?

2- Hz. Isa'nin "Allah'in ruhsal oglu" oldugu nasil gercek olabilir? Ilâhî
Ruh, "dogurur" mu, "yaratir" mi? Eger Ilâhî Ruh sadece yaratirsa, Isa'
ya yakistirilan "ogulluk" sifati nasil gercek olabilir? Cünkü Hz. Muham-
med'den önceki bilgisiz Hiristiyanlarin, Isa'nin "babasiz dogumu" karsi-
sinda ona "Tanrioglu" sifatini yakistirmalari normal olabilir. Fakat Hz.
Muhammed'den sonraki Hiristiyanlarin Kur'an'da bildirilen Hz. Isa ger-
cekleri ve özellikle tibbin gerceklestirdigi babasiz dogum olan "tüp be-
bek" olayi karsisinda Hz. Isa'yi hâlâ "Tanrioglu" olarak görmeleri nasil
normal olabilir?

3- Isa Tanri'nin e$idi ve ortagi midir? E$idi ve ortagiysa, Isa bu e$id-
lik ve ortakligi hangi hakla kazanmistir? Ve Tanri, bölünemez olan tek-
ligini hangi gerekceyle parcalamis ve bu parcalardan birini Meryem'
den dogma Isa'ya yüklemistir? Yoksa Tanri, acze veya ölme ve öldü-
rülme korkusuna mi düsmüstür de, Isa'yi ogul ilân edip Tanriligin gele-
cegini saglama almak istemistir? (Ama unutmayalim: Ölümlü ve aciz
olana Tanri denemez.)

4- Vatikan'in elinde bulunan "secilmis Inciller"in kaynagi olan bütün es-
ki Inciller, Isa'nin "Tanrioglu" oldugu hakkinda mutabik midir? Muta-
bik degilse ve Tevrat'ta da Tanri herhangi bir "Babalik" ilâninda bulun-
mazken ve Kur'an'da da Tanri, Isa'nin babasi olmayi reddederken ve
Isa da, Incil'de kendini cok büyük bir cogunlukla "insanoglu" diye ta-
nimlarken, Vatikan daha hangi delile dayanarak Isa'yi "Tanrioglu"
kabul etmektedir?

Evet, Vatikan bu sorgulamayi yapip, sonucunu dünya kamuoyuna a-
ciklamali ve Hiristiyanlik inancinin ne oldugu hakkinda insanligi bir net-
lige kavusturmalidir.

GERCEKLERI GÖSTEREN
COCUKSUZ VE ORTAKSIZ ALLAH'A HAMDOLSUN!

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ekim sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Inceleme ve Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Montag, 9. November 2009

İNTİHARIN HELÂL YÖNÜ HAKKINDA HÜKÜM

INTIHARIN HELÂL YÖNÜ HAKKINDA HÜKÜM

hükmedenlerin en iyisi ALLAHin adiyla

(Yazarimiz Hüseyin Avdic'in, intiharin helâl yönü hakkinda bir ilâhi-
yat profesörüne verdigi cevap.)

Degerli Hocam,

Cuma günkü makalenizde Ahmet Ergün isimli okuyucunuzun intiharla
ilgili sualine Nisa sûresi'nin 30. ayetini de dikkate alarak cevap verir-
sek, sual soranin sikintisini gidermis oluruz.

$öyle ki: Nisa 29. ayette: "...Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin" dedik-
ten sonra, devam eden ayette de: "Kim zulüm ve düsmanlikla bunu
yaparsa" diyerek, önceki ayete bir $art koymaktadir. Yani bu ayete
göre "zulüm ve düsmanlikla olmayan intiharlar haram olmaz" demektir.
O halde hak icin, Allah icin ve O'nun izniyle olan intiharlarin, "helâl in-
tiharlar" olacagini ve bunlarin da bir cezasi olmayacagini düsünebiliriz.
Nasil adam öldürmenin bir "haksiz yere" olma sarti varsa, yani hakli
yere öldürme izni verilmisse, intiharin da "zulüm ve düsmanlikla" olma
sarti vardir. Demek, hakli yere intihar helâldir, haram olmaz ve ceza
görmez.

Not: Bu hüküm, (sartlari yerine getirildiginde) "ötanazi"nin de haram
olamayacagini aciklamaktadir.

Hüseyin Avdic


Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Kasim ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam:Ictihad.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Dienstag, 3. November 2009

EY CUNTACI ASKER! KALK HESAP VER!

EY CUNTACI ASKER! KALK HESAP VER!

suclulardan hesap soran ALLAHin adiyla


Ey Türk Silahli Kuvvetleri icindeki darbeci ve cuntaci askerler!

Zaman, hesap verme zamanidir. Cünkü demokrasiye ve millete
karsi hazirladiginiz komplonun belgesi, (size göre hain, bize gö-
re kahraman olan) bir arkadasiniz tarafindan ortaya serildi ve suc
üstü yakalandiniz.

Simdi hesap verme zamanidir. Biz de hesap soruyoruz. Cünkü
biz; "millet"iz. Cünkü siyasal egemenlik kayitsiz sartsiz bizimdir.
Siz de, egemenligimize göz dikmis haydutlarsiniz. Ve haydutluk
yaparken yakayi ele verdiniz. Simdi sucunuzun hesabini vermek
zorundasiniz. Biz de, "hakki cignenmisler" olarak sizi dâvâ ediyo-
ruz.

Eger hesap vermekten kacar ve kacirilirsaniz; eger cesitli oyun
ve dalaverelerle yargi önüne cikmaktan kurtarilirsaniz ve haketti-
giniz cezayi bulmazsaniz, bu : "Siz (yani cuntacilar), millete kar-
si her türlü komployu kurabilir, ona düsmanlik edebilirsiniz" de-
mektir.

Bu ise: "Biz de (yani millet olarak), size karsi kendimizi korumak
ve (hukuk önünde hesap vermekten kactiginiz ve kacirildiginiz tak-
dirde) sizleri birer birer avlayip yok etmek zorundayiz" demek o-
lur. Yani "bize komplo kuranlara karsi kendimizi savunmak" bir
hak olarak dogar.

Eger bu hakki kullanmamizi istemiyorsaniz, kendinizi adalete tes-
lim ediniz, sizi adaletin elinden kurtarmaya calisan üstlerinizi ve
diger yardimcilarinizi dinlemeyiniz. Eger onlari dinleyip adaletin e-
linden kendinizi kurtarirsaniz, bu da demek olur ki; millet de ada-
letsizlik yapabilir ve sizin cezanizi kendi elleriyle onlar kesebilir.

Darbecilikleri ve kendini devlet yerine koymasi ve siyasete karis-
masi yüzünden biz Türkiye halki, TSK'ya güvenmiyorduk. Dindar-
lara ve demokrasiye karsi hazirladigi Komplo Belgesi'nin ortaya
cikmasindan sonra ona güvenimiz tamamen ortadan kalkti. Eger
bize karsi hazirladiginiz komplonun hesabini vermezseniz ve hak-
ettiginiz cezayi almazsaniz, icinde barindiginiz kurum olan TSK'
ya güvenmemiz hic bir zaman mümkün olmayacaktir. Böyle bir
sey kabul edilebilir mi?

Cünkü o kurum, devlet ve adaletten sonra güvenilebilecek en ö-
nemli bir kurumdur. Ama siz, darbecilik ve komploculuklarinizla
o kurumun güvenirligini yok etmisseniz, biz millet ne yapalim?
Yoksa Avrupa ve Amerika'dan yeni bir ordu ve TSK mi getirelim?
(Cünkü onlar hic olmazsa sizin gibi darbecilik yapmiyor ve siya-
sete karismiyorlar ve ayrica sizinkinden cok daha mükemmel
silahlari da var...)

Eger böyle bir seye razi degilseniz, adalete teslim olup cezanizi
cekiniz ve bununla biz millete ait olan o kurumunuzu aklandiriniz.
Bu aklandirma olmadan, TSK'ya güvenmemiz mümkün olmaya-
caktir.

Unutmayiniz!

Komplolar kurarak biz millete ve biz milletin en önemli unsurlari
olan dindarlara düsmanliginiz, Türkiye'ye düsmanliktir. Bu düs-
manliginizi kirmalisiniz. Cünkü Türkiye'nin en önemli güvenlik un-
suru, kurumumuz ve kurumunuz olan TSK degil, "Dindarlar"dir.
Cünkü ordu, milleti ancak düsmandan korur. Ama dindarlarin var-
ligi, bir ülkeyi dogal felâketlerden ve batmaktan korur. Evet, za-
man zaman bazi kücük felâketlere maruz kaliyorsunuz. Eger
dindarlar olmasaydi, ugradiginiz felâketlerin daha büyügüne ugra-
yacaktiniz. Allah sizin apoletlerinizi ne yapsin! Allah sizin inanci-
niza ve dindarliginiza bakar. Eger dindarlar olmasa veya onlara
bir zarar verseniz, yeryüzünün gercek sahibi Allah o ülkenizi ba-
$iniza yikar. Böyle bir yikilisa karsi TSK bir hictir!

Öyle ise, dindarlara zarar vermekten uzak durunuz, felâh bulunuz.

Biz Türkiye milleti, siz bize düsmanlik eden komploculari bir tek
sartla affedebiliriz. O sart da: Sucunuzu itiraf edip biz milletten ö-
zür dilemeniz ve bir daha komploculuk ve darbecilige kalkisma-
yacaginiza dair söz vermenizdir. Bu sözün teminati olarak da;
darbeciliginize ve siyasete karismaciliginiza engel olacak yasa-
larin cikarilmasina kurumunuzun ve siz komploculara destek ver-
mis parti ve kurumlarin razi olmasidir. Bu riza gösterilmezse ve
gerekli yasalar cikartilmazsa, affedilmeniz mümkün olmaz.

$unu da unutmayiniz: 27 Mayis'ta, 12 Mart'ta ve 12 Eylül'de ka-
yitsiz sartsiz bizim olan egemenligimizi, siz komploculara ve
millet düsmanlarina birer kere kaptirdik. Ama bir kere daha onu
size kaptirmak niyetinde degiliz. Bunun icin de gerekeni yapa-
cagiz. Belki icinize casuslar da sokacagiz. Ve gözlerimiz dai-
ma üzerinizde olacaktir. Ne yapalim? Baska caremiz kalmadi!

Eger tekrar size güvenmemizi istiyorsaniz, kendinizi yasal süre-
ce teslim ederek, gerekeni yapiniz, TSK'yi aklandiriniz. Bu ak-
landirma yapilmazsa, "yeni bir ordu" veya yeni bir TSK kurmak-
tan baska care kalmayacaktir. Cünkü komplocu ve cuntacilar-
dan arinmamis bir TSK, milletin TSK'si degildir. Biz ise, "bizim
olan bir TSK" istiyoruz.

Özetle: Kayitsiz sartsiz bizim olan egemenligimizi askerle pay-
lasmayiz ve egemenligimiz üzerinde asker egemenligini kabul
edemeyiz. Cünkü "Cumhuriyet"in anlam ve geregi budur.

Bak, Cumhuriyet'i biz senden iyi koruyoruz. Zaten darbecilik ve
siyasetcilikleriyle Cumhuriyet'in irzina gecmekte olan askerler-
den Cumhuriyet koruyuculugu bekleyemeyiz. Öyle ise, rejim
muhafizligina da son veriniz. Onu korumak sizin vazifeniz degil.
Sizin vazifeniz, vatan ve millet koruyuculugudur. Ötesine karisma-
ya hakkiniz yoktur. O halde haddinizi biliniz! Ve bize laiklik türkü-
leri de okumaya kalkmayiniz. Biz, onu da sizden iyi bilir ve siz-
den iyi koruruz.

Öyle ise, Cumhuriyet'in ya$amasini isteyenler bize hak vermeli
ve hakkimizi teslim etmelidir.

EY ASKER! DARBECILIK VE KOMPLOCULUKLARINLA BIZ
MILLETI YIPRATMAYA SON VER! YOKSA, BU SENIN SONUN
OLACAKTIR!

Not 1: "Dindarlari ve demokrasiyi bitirme plani"nin belgesini ihbar
eden mektupta, bu planin destekcileri olarak CHP'lilerin de adi
gecince, Sayin Deniz Baykal: "Bu, CHP'ye ve orduya yapilmis
bir komplodur" demis. Sayin Muhalefet Lideri! Bunun bir komplo
olmadigini, tam aksine apacik bir gercek oldugunu siz bizden iyi
biliyorsunuz. Cünkü biz millet aptal degiliz. Sizi de, orduyu da
iyi taniyoruz. Eger bu tanimamiz olmasaydi, aptalca gider oyla-
rimizi size verirdik. Size oy vermedigimizden anlayiniz ki, biz ap-
tal degiliz! Komploculara destek verenlerin, "bize komplo yapili-
yor" demeye haklari yoktur. Belgeyi ihbar eden demokrasi ajani,
biz millete komplo hazirlayan askerlere destek veren CHP'li isim-
leri de aciklarsa ne yapacaksiniz? Sizin söyleyeceginiz söz:
"Icimizde bu hain plana destek vermis kimseler varsa, onlari CH-
P'de barindirmayiz" olmaliydi. Ama siz, biz milleti aptal yerine
koyacak sözler sarfetmeyi tercih ettiniz. Belki bu da, bir suc
bastirma refleksidir... Kim bilir?

CHP'liler $unu akillarindan cikarmasinlar: CHP'liler ne kadar CH-
P'liyse, "Dindarlari ve Demokrasiyi Bitirme Plani"nin belgesi de
o kadar gercektir. Eger CHP'liler CHP'li degilseler, bu takdirde o
belgeyi de cöpe atabilirsiniz. (Ama biz, bu belgenin, CHP'lilerin
CHP'li olmasindan daha gercek olduguna inanmaktayiz. Cünkü
hersey ortada!)

Not 2: Siyasal egemenligimizin ve iktidarimizin temsilcisi olan
AK Parti, konu ile ilgili yasal süreci derhal baslatmalidir. Suclu
askerlerin kendiliklerinden teslim olmalarini bekleyemeyiz. Cün-
kü cogu suclular kendiliklerinden adalete teslim olmazlar. Bu-
nun icin onlari zorla adalete teslim etmek zorundayiz.

Eger AK Parti yapilmasi gerekenleri zamaninda yapmazsa, ordu
icindeki mikroplar daha derin ve etkili planlar hazirlayarak iktidar
partisini bitirebilirler. Hattâ simdi dahi suclarini örtebilecek bir
darbe yapabilmek icin can atiyorlardir. Aman dikkat! Cünkü:

$u an TSK, "en tehlikeliler"in elindedir. Bu "tehlikeli eller"den ge-
lebilecek bir darbe tesebbüsü karsisinda TSK'yi me$ru sayma-
yacagimizi ve millet olarak gereken savunmamizi yapacagimizi
herkes bilmelidir. Emniyet Teskilâti da bu muhtemel tehlike kar-
sisinda teyakkuzda bulunmali ve TSK'dan gelecek emirleri dinle-
memelidir. Biz millete karsi komplo kurmus cuntacilara gereken
yapilmadikca veya kendilerini dürüstlükle aklandirmadikca bu
gercek degismeyecektir ve de-gi-se-mez!

Not 3: Cuntaci ihbarcisi kisi, mahkeme gününden önce ortaya
cikmamali ve hükümet de ona gereken korumayi yapmali ve Tür-
kiye'ye yaptigi bu iyiliginden dolayi da onu mükâfâtlandirilmalidir.

Not 4: Sayin Basbakan son konusmasinda: "Bazi kurumlari yip-
ratmayalim" demis. Peki sayin Basbakan! Biz milleti yipratan
kurumlar ve millet ile askeri karsi karsiya getirmis bulunan apo-
letliler ne olacak? Ya o cuntaci mikroplari, (daha öncekiler gibi)
adaletten yakalarini siyirmayi basarirlarsa, biz ne yapalim?

Not 5: 10 Kasim'da cuntacilari Atatürk'ün ruhuna sikayet edelim
desek, Atamiz kalkip bize yardim edemez. O kalkamaz ama,
biz millet kalkmasini biliriz. Cünkü henüz ölmedik!

Not 6: "Biz iktidara secimsiz gelecegiz" diyenler $unu iyi bilsin
ki: Secimsiz gelenler, kellelerini kaybederek giderler. Gelecegi-
niz varsa, göreceginiz de var demektir!..

Not 7: Kurban Bayrami yaklasti. TSK da bu bayramda o 33 cun-
taciyi kurban ederse, kendini kirli kandan temizlemis olacaktir...
Aksi halde bu kani temizlemek, biz millete düsecektir.

EY DINIMIZIN, MILLETIMIZIN, DINDARIMIZIN VE DEMOKRASI-
MIZIN DÜSMANI CUNTACILAR! TSK'DAN DEFOLUN!

Imza: Türkiye Milleti

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Kasim ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyari.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *