Donnerstag, 30. Juli 2009

İÇKİNİN HARAMLIĞI HAKKINDAKİ ÖLÇÜ NEDİR, NE OLABİLİR?

(Yazarimiz Hüseyin Avdic'in, mustafaakyol.org
sitesinde bazi tartismacilara verdigi cevaptir.
Bazi ekleme ve degistirmeler yapilmis halde
yayinliyoruz.)

ICKININ HARAMLIGI HAKKINDAKI ÖLCÜ NEDIR, NE OLABILIR?

Icki ile ilgili ayetler:

1- “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah,
hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha
büyüktür.” (Bakara Sûresi, 219)

(Yani: Ickinin faydasi da vardir, ama azdir. Zarari faydasindan cok
oldugu icin de terkedilmelidir.)

2- “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye
kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa Sûresi, 43)

(Yani: Sarhos iken namaz kilinamaz. Ama her icim de insani sarhos
etmez. Bunun icin sarhosluk sinirina varmamis olan ickicilerin namaz
kilmasi mümkündür.)

3- “Ey iman edenler! İçki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar,
fal okları ancak şeytan i$i birer pisliktir. Onun için bunlardan
kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide Sûresi, 90) ve

4- “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek,
sizi ALLAH’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık
siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?” (Maide Sûresi, 91)

(Yani: Ickide insani seytanlastiran bir etki vardir. Bu etkiye kapilma-
mak icin ickiden uzak durmak gerekir. Ancak Allah'i anmaya ve na-
maz kilmaya engel olmayacak miktarda icki kullanmaniz mümkün-
dür. Cünkü ickinin her ölcüsü insani sarhos etmez.)

Yüce Sahibimiz, Maide 91. ayetiyle toplumun huzurunu bozacak ve
ibadete engel olacak bir icki kullanimindan "vazgecmemizi" istiyor.
Dikkat edersek, burada Kur'anin Göndericisi, tehditler savurmadan
ve despot bir ifade kullanmadan gayet demokratikce: "Artik vazgec-
tiniz degil mi" diyerek; "Beni anmayi engelliyecek bir icki icimini lüt-
fen terkedin" diyor. Yani, âdeta "rica" ediyor... Bu da tabii O'nun
merhametinden kaynaklaniyor.

Ama bazi kimseler de O'nun bu ricasini despotizmle yogurarak her
icki iceni cehenneme postalamakta ve onlari müslümanliktan cikar-
maktadir! Bu cikaris ise kabul edilemez. Cünkü bu hareket büyük
bir ölcüsüzlüktür. Ölcüsüzlük ise, adaletsizlik'tir. Allah ise, adil'dir;
adaletsizligi kabul edemez.

Öyle ise burada, "ickinin tamami mi, yoksa sadece zararli kismi mi
yasaklanmistir" diye sormak gerekiyor ve sorulabilir. Cünkü (anlas-
mali olma ve imtihan etme haricinde) sebepsiz bir yasaklama, des-
potizmdir. Ölcüsüz bir yasaklama ise, adaletsizliktir. Yüce Rabb'in
getirmek istedigi yasaklama, "sebepli" bir yasaklamadir. Sebep ise:
"Ickinin zararli olusu" yani "ibadete engel olmasi ve toplumsal huzu-
ru bozmasi"dir. Fakat bu istenen yasaklamanin "ölcüsü" nedir?

Bu suali cevapliyabilmek icin önce yüce Allah'in sözüne bakilir. O'
nun Maide 90-91 isimli sözlerinden anlasilan ise: Toplumsal barisi
bozan ve ibadete engel olan bir icki kullanimindan O'nun rahatsiz
olmakta olusudur. Bunun icin de icki kullanimindan vazgecilmesini
istemektedir.

Fakat biz, her icki icenin toplumsal barisi bozmadigini ve her ölcü
ickinin de namaza engel olmayacagini da biliyoruz. Icki ile ilgili aye-
tin "artik hepiniz vazgectiniz degil mi" kisminda ise; "ickinin tamami-
nin mi, yoksa sadece ibadete engel olan tarafinin mi terkedilecegi"
ne dair kesin bir hüküm de bulunmadigindan, biz (hüküm cikaricilar)
gecmis ayetlere bakarak gerekli ölcüyü bulabiliriz.

Ikinci olarak da tabii ki O'nun Elcisi(sav)nin uygulamasina bakaca-
giz. Fakat onun uygulamasina bakabilmek icin günümüzün hal ve
sartlari ile o zamanin hal ve sartlarinin esit olmasi gerekir. Esit degil-
se, o zamanin ayni uygulamalarini bu zamana tatbik edemeyiz. Yani
her icki kullanan kimseye "80 sopa" vuramayiz. Vurursak, adaletsiz-
lik etmis oluruz. Cünkü her ölcü icki insani sarhos etmez ve ibadete
engel olmaz. Burada bir ölcü konulmasi gerekiyor. Ölcüsüz hareket
edilirse, adaletsizlik dogar. Adaletsizlik ise, kabul edilemez.

"Cogu haram olanin, azi da haramdir" sözüne de dikkatli yaklasma-
liyiz. Cünkü cogu zararli olan bir seyin az faydasinin da terkedilme-
sini istemek, (her zaman) isabetli degildir. Cünkü icki, "zehir" gibi
"mutlak zararli" bir nesne degildir. Cok icildiginde zarari vardir,
ama az icildiginde faydasi da vardir. Ve bazi insanlar da bu fayda-
dan yararlanmak istiyor ve onu terkedemiyor veya terketmek iste-
miyor.

Evet bir dindar müslüman o az faydayi da terkedebilir, ama o ter-
kedisi baskalarina dayatamaz. Yeni yetismis Islâm Bilginleri de böy-
le bir dayatmada bulunamaz. Cünkü Allah'tan kesin bir ayet alma-
mislardir. Allah (CC) ise, ickinin az faydasini kabul etmistir. O'nun
bu kabul edisini yok sayamayiz. Bunu yok sayamazken tabii O'nun
büyük hakkini da gözetmek ve icilecek ickinin ibadete engel olma-
masina ve toplumsal huzuru bozmamasina da riayet etmek gereki-
yor.

Bunun icin de, meselâ trafige cikacak sürücülerin alacaklari ickinin
belirli bir promili a$mamasi gerektigi gibi sinirlamalar ve yasaklar
getirilebilir ve getirilmektedir.

Bu konuyu sosyolojik acidan da ele almaliyiz:

Hazret-i Peygamber(SAV)in zamaninda hayat basit ve tekdüze idi.
Bizim zamanimizda ise hayat modernlesmis, cok cesitlenmis ve ihti-
yaclari cogalmistir.

Allah Elcisi'nin toplumu dindar ve dindarlasma yolunda olan bir top-
lumdu.

Islâmli ülkelerden biri olan Türkiye'nin ise, yüzde doksan kendini
"müslüman" kabul edenlerden ancak yüzde otuz kadari dindardir.
Yüzde altmisi ise dindarliktan uzaktir ve bunlarin yarisi da belki
dindarliktan uzak ya$amak istemektedir. Böyle farkli bir inanis
yelpazesinde bulunan dindarlarin kendi aralarinda ickiyi yasakla-
malari uygun olabilir. Fakat bu yasagi diger toplum katmanlarina
da uygulamalari dogru olmaz.

Cogunlugun hakkini korumak icin azinliga yasaklar konulabilir. Fa-
kat bu yasaklar onlarin hak ve özgürlüklerini yok etmemelidir. Azin-
likta kalanlar (onlar cogunluk da olabilir) baskasina zarar vermeye-
cek ölcüde ickisini kullanabilmelidir. Ayni sekilde azinligin haklarini
korumak icin cogunlugun hak ve özgürlükleri de cignenmemelidir.

Bugün Türk halkinin yüzde yirmisi icki kullanmaktadir. Bu yüzdenin
yaridan fazlasi kendini "müslüman" kabul ediyorsa, onlara: "Ya icki-
yi tamamen terket, ya da git Hristiyan ol" denemez. Böyle birsey,
Islâmiyetin cogalma ve yayilma siyasetine darbe olur. Dindar müs-
lümanlar bu darbecilikten uzak durmali, Allah'in dininin yayilmasina
ve dindarlarin cogalmasina engel olmamalidir.

Allah'in adaleti, merhameti ve hosgörüsü; ickiyi ölcülü kullananlari
hor görmez, onlari Islâmiyetten dislamaz ve dislamiyor. Allah disla-
miyorsa, O'na teslim olmus bir kimse de haddini bilmelidir.

Bunun icin kendini müslüman kabul ettigi halde icki kullanan bir
kimse: "Ben icki icen bir adamim. Öyleyse dindarliktan da uzak
kalmaliyim" dememelidir.

Allah'in verdigi (daha dogrusu ayetinden cikan) ölcü, yani "ibadete
engel olmayacak ve sihhati bozmayacak miktar" a$ilmadiktan son-
ra (benim cikardigim sonuca göre) korkuya mahal yoktur. Bu hal-
de (ickicilik sebebiyle) dinden ve dindarliktan kacmaya da gerek
kalmaz. Yeter ki ölcüyü kacirma.

Ickiden vazgecemeyenler iciciliklerini, ancak ickiyi külliyen helâl
saymadan ve Allah'in adalet ve merhametine ve hosgörüsüne sigi-
narak ve gerekli ölcüyü koruyarak sürdürebilirler.

"Peygamber Hazretleri(SAV)nin icki icenleri cehennemle tehdit
etmesini ve onlarin cehennemlik olacagini bildirmesine ne diyecek-
sin?" denebilir.

Allah Elcisi (SAV) elbette dogru söylemis. Fakat (Allah'in adaleti
sebebiyle) her icki icen cehennemlik olmaz. Cehennemlik olacak
olanlar ancak sunlar olabilir: Icki sebebiyle dinden ve dindarliktan
uzak kalanlar. Namazi terkedenler. Toplumun huzurunu bozanlar
ve aile ici siddet uygulayanlar. Eger bunlar tövbe edip kendilerini
düzeltmezlerse, cehennemlik olurlar.

Dikkat ederseniz bu makalede ickiyi helâl saymadim. Allah(CC)in
verdigi ilim ve ilhamla Kur'ana dayanarak ickinin sadece haramlik
ölcüsünü gösterdim. Eger bilim bugün isbatli olarak ickinin faydala-
rinin zararlarindan fazla oldugunu söyleyebilseydi, bu halde icki ic-
mek Allah(CC)in izniyle helâl hale gelebilirdi. Ama $u an bilim de
din gibi ickinin zararlarinin faydasindan cok oldugunu söylemekte-
dir. Biz de bu söylemi dinlemek zorundayiz.

Bilimin isbatli sözlerini nicin dinlemek zorundayiz?

Cünkü bilim, "Yaratilis"in sözcüsüdür. Hem yüce Mevlâmiz da:
"Bilgisizce i$ yapmayin" demektedir. Bu ve baska sebeplerle in-
sanlik dogru yolu bulabilmek ve Gercek Din'den isabetli hükümler
cikarabilmek icin Yaratan'in, Yaratilisin ve Yaratilmislarin yasasini
dinlemek ve bu üc yasanin (yani din, bilim ve aklin) hükümlerini
birbirleriyle uyusturmak zorundadir. Bu zorunlugu yerine getirme-
yenler ve o üc yasadan birinin hükmünü cigneyenler dogru yolu
bulamaz ve isabetli karara varamaz.

Diyenet Isleri Baskanligi'nin ve yeni Islâm Bilginlerinin ve Mücte-
hidlerinin bu noktalara dikkat etmelerini rica ediyorum.

Not: Dindarlar, sarhos etmeyen ve sihhati bozmayan ickiler ürete-
bilirler.

Hüseyin Avdic

***
(Üstteki yazima karsi elestirilerde bulunan):
Fatih Bey,

Sizin de hakli oldugunuz noktalar var ve onlara katiliyorum.
Fakat, bir kisim insanlari belirsizlik, ölcüsüzlük ve korku
icinde birakmak ne derece dogrudur? Herkes ölcüsünü
bilse, ona göre hareket etse daha iyi olmaz mi?

Belirsizlik ve ölcüsüzlük yüzünden önemli bir kitlenin dinden,
dindarliktan uzak durmasi da hakka uygun mudur?

Icki kullananlar, hangi ölcü ickinin sarhos edip etmedigini iyi
bilirler ve kendilerini ayarlayabilirler.

Gencler ise, genclik vakitlerinde dinle fazla bir ilgileri olmaz;
"ickiden, sigaradan uzak durun" sözlerine de pek aldiris etmez-
ler ve onlari mutlaka denerler. Yani "benim gösterdigim ölcü
onlari pek etkilemez ve tehlikeye atmaz" diye düsünüyorum.

Siz kendinize bir damla ickiyi bile haram edebilirsiniz. Bu icti-
hadinizin sevabi da, günahi da size aittir. Fakat bu cikarimi bas-
kalarina da dayatip zorluk ve zorbalik cikarmamak gerekir.

Bence; (burada dikkat edelim: "Ickili iken" demiyor). "Sarhos
iken namaza yaklasmayin" ayeti, ickinin haramlik ölcüsünü
vermektedir. Bu ölcü meydandayken, insanlari zorda birakma-
nin bir anlami yoktur.

"Allah size dinde güclük yüklemedi", "Allah size kolaylik diler,
zorluk dilemez" ayetleri de, yukaridaki ölcüye yesil i$ik yak-
maktadir. Ama siz; "onlar sözün en iyisine, en güzeline uyarlar"
ayetine bakarak, ickinin az faydali kismini da terkedebilirsiniz.

Yani karsimiza iki fikih mezhebi ve iki yol cikmakta. Herkes
istedigine uysun...

Not: Din, Yaratan'in elcisi oldugu gibi, bilim de Yaratilis'in
elcisidir. Insanlik bu iki elciyi de dinlemek zorunda oldugundan,
Ikinci elcinin icki ve sigaranin zararlarini bildirmesi karsisinda,
benim gösterdigim ölcünün ickicileri fazla cesaretlendirecegini
düsünmüyorum.

Ayrica; "Islâmiyet, kimseye kendini begendirmek zorunda degil-
dir", fakat bu din; "âlemlere rahmet" olmasi icin gönderilmis bir
din oldugundan, onun "rahmet" olabilmesinin bir geregi de, des-
pot olmamak ve demokrat olmaktir. Demokratligin geregi de,
az faydaliya yasak koymamaktir.

Hüseyin Avdic


Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Temmuz sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hüküm cikarma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *